5

840 90 75
                                    

"Dene ve gör." Ellerimi beline koyduğumda vicudu kasılmıştı. Donmuş kalmıştı.

"Durdur da göreyim." Yavaşça beline sarmıştım kollarımı. Belinin hiç bu kadar ince olduğunu fark etmemiştim. Elini elime götürüp ellerimden kurtulmaya çalışmıştı.

"Bırak."

"Ne o hocam? Yoksa siz de sözü söyleyip icraatı yapamayanlardan mısınız? Oysa çok iddialıydınız."

"Bırakmazsan göstereceğim ben sana icraatı."

"Bırakmıyorum, göstersene." Birden bana dönmüş ve beni tezgahın yanındaki duvarla arasına almıştı. Bir eli duvarda, bir eli de belimdeydi. Sıkıntı şu ki, benim belime zaafım var... "Hassiktir."

"Al sana icraat. Bırakıyor musun, bırakmıyor musun?"

"Bırakmıyorum anasını satayım." Bir elimi belinden çekip belimdeki eline koymuştum. Elini oradan çekmiş ve belindeki elimle onu kendime biraz daha çekmiştim. Evet, duvarla arasındaydım ama benim elimde olan oydu. Benden kurtulmaya çalıştığında sırıtmıştım. "Nerede kalmıştık? Ha evet, şu konu. Hadi, dizginlesene beni." Duvardaki elini duvardan çekip bana yaklaştırdığında o elini de tutmuşttum. Tek elimle iki elinin bileğini tutuyordum. Diğer elim hâlâ belindeydi. Pişkince sırıtmıştım. "Eee? Nasıl gidiyor hayat?"

"Seni eve alan aklımı sikeyim ben."  Kıkırdayıp onu biraz daha kendime çekmiştim.

"Sakin olun hocam. Biraz gevşeyin, kendinizi çok kasıyorsunuz." Belindeki elimle hafifçe belini okşadığımda vicudu daha da kasılmıştı. "Büyüleyiciyim, değil mi?" Cevap vermemişti. "Ah pardon, zaten az önce telefonda konuşurken ne kadar seksi ve yakışıklı olduğumu düşündüğünü söylemiştin." Gözlerini büyütmüştü.

"Sen onları da mı dinledin?!"

"Dinlemek demeyelim de, kulak misafiri oldum diyelim." Oflamıştı.

"Hay sikeyim." Başımı yana eğmiştim. "Tamam yeter bu kadar şaka. Bırak artık."

"Halimizin farkında değilsin galiba?" Başını eğip birbirine yapışık olan bedenlerimize bakmîş ve yutkunmuştu. Daha yeni farkına varıyordu. Şu an olduğumuz durum, şakadan çok uzaktı...

"Müdür... Daha fazla zorlama, iyi yerlere gitmiyor bu iş."

"Farkındayım."

"Neden uzatıyorsun o zaman?" Gözlerine bakmıştım. O da benim gözlerime bakıyordu. Yavaşça önce belini, sonra da ellerini bırakmıştım.

"Bana kahve yapma, istemiyorum." Sözümü bitirir bitirmez hızla çıkmıştım mutfaktan. "Sikeyim böyle işi..." Oturma odasın geçip kendimi tekli koltuğa atmıştım.

Az önce ne yapmıştım öyle?

Telefonumu elime alıp saate bakmıştım. 23.14 olmuştu.

Ben yılbaşını kutlamazdım. Uyurdum her seferinde. Yine uyuyacaktım. Ama şu an onun yanına gidip nerede uyuyacağımı sormak yapmak istediğim son şey bile olamazdı.

Bir süre düşündükten sonra elime telefonu aldım ve Hyunjin'i aradım.

"Alo-"

"Kanka ben gerizekalıyım." Bir süre sessizlik olmuştu.

"Ne oldu lan?"

"Hani biz bununla şakadan flörtleşiyorduk ya."

"He, evet."

"Az önce şaka sınırını aştım."

"Ne?! Öpüştünüz mü?"

"Yok, daha fena."

Matematikçi / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin