22

770 73 58
                                        


(Minho)

Günlerden cuma... Son ders saati... Zaman bir türlü geçmiyor... Zilin çalmasını bekliyorum ama daha çalmasına 32 dakika 46 saniye var...

45... 44... 43...

Sıkılıyorum!

Evet, öğretmenler de sizin gibi her cuma zilin çalmasını sabırsızlıkla bekliyor.

Aslında üst katımdaki sınıfta sevgilim ders anlatıyor olmasaydı, görüşmeyeli 1 gün olmuş olmasaydı ve ben özlemden delirmeseydim bu bekleme işi daha basit olabilirdi.

Yanına gitsem beni öldürür mü?

Sadece bakıp çıksam?

Kapı deliğinden baksam?

Dumanla haberleşsek?

Bir bakıp gelsem bir şey olmaz bence.

Yavaşça odamdan çıkmış ve üst kata çıkmıştım. Sınıfın kapısının önünde durmuş ve alt dudağımı ısırmıştım.

Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde Jisung hariç herkes bana bakmıştı.

Jisung masaya kafasını yaslamış bir şekilde uyuyordu.

Uyuyordu?

Çocuklara bakmıştım.

"Ne oldu oğlum hocanıza?"

"Ya hocam halsizdi biraz. Biz de 'hocam biz pazartesi olan sınava çalışalım, siz de uyuyun' dedik." Kafamı olumlu anlamda sallamıştım.

"İyi yapmışsınız, fırsatçılar sizi. Siz çalışın, ben hocanızla ilgileneceğim." Boş bir sırayı alıp Jisung'un yanına çekmiş ve yanına oturmuştum. Yavaşça gözlerini açmış ve bana bakmıştı.

"Minho?"

"Neyin var?" Doğrulmuş ve omuz silkmişti.

"Üşüttüm herhalde, bilmiyorum. Biraz halsiz hissediyorum." Elimi yüzüne uzatmış ve ateşine bakmıştım. Yanıtordu resmen.

"Ateşin var. Hastaneye gidelim mi?"

"Çok mu var?"

"Şöyle anlatayım. Kaloriferleri kapatıp seni okulun ortasına koysak okul ısınır, öyle bir ateş. Hadi kalk, hastaneye gidelim."

"Gerek yok, okuldan sonra gideriz."

"Bebeğim, rengin solmuş. Gözlerin de kanlanmış, üzme beni. Hastaneye gidelim, hadi lütfen." Kafasını iki yana sallamıştı. Çok inatçı... "Jisung..."

"Dersten sonra gideriz."

"Balım ders işlemiyorsun zaten, gitsek bir şey kaybetmezler."

"Sen bana 'balım' mı dedin?" Sırıtmıştım.

"Evet, dedim." O da sırıtmıştı. "Hadi, gidelim şu hastaneye."

"Yok, gitmem."

"Sınıfın önünde seni kucaklamamı istemiyorsan kendin kalkıp tıpış tıpış gidersin."

"Yapamazsın."

"Yapabileceğimi biliyorsun."

"Yapamayacağını biliyorsun." Göz devirmiş ve ayağa kalkmıştım. Çocuklara bakmış ve sırıtmıştım.

"Gençler, az sonra göreceğiniz şeyi görmemiş gibi yapın." Tek hamlede Jisung'u kucağıma aldığımda oflamıştı. Çığlık atmasını beklemiştim ama o çığlık atamayacak kadar hasta ve halsizdi. "Hocanızı hastaneye götürüyorum, siz çalışın burada. Anlaşıldı mı?" Hepsi bana şaşkınca bakıyordu. "Anlaşıldı mı dedim."

Matematikçi / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin