11

666 77 60
                                    


(Jisung)

Son dersin son dakikalarına gelmiştik. Bugün 2 sınava girdikleri ve yarın da sınavları olduğu için çocukları dinlenmesi için serbest bırakmıştım. Sınıfın ortasında durmuş ve onların eğlenmesini izliyordum.

Sınıfın kapısı birden sertçe açıldığında herkes şaşkınca oraya bakmıştı. Minho neredeyse gözlerinden alev çıkaracak gibi bakıyordu.

"Buraya gel." Beni bileğimden tutup hızla sınıftan dışarı çekmiş ve sınıfın kapısını kapatıp beni kapıyla arasına almıştı. O kadar sinirliydi ki... Daha önce onu tonlarca kez sinirlendirmiştim ama hiç bu kadar sinirlenmemişti.

Arkadan bir öksürme sesi geldiğinde ikimiz de arkaya bakmıştık. Temizlik görevlisi abla bize tip tip bakıyordu.

"Kolay gelsin abla."

"Sağ ol." Minho beni hızla yandaki boş sınıfa çekmişti. Sınıf boştu çünkü sınıf beden dersindeydi. Beni sınıfa fırlatırcasına ittiğinde neredeyse düşecektim. Kendimi toparlayıp ona baktığımda sert adımlarla üzerime doğru geldiğini görmüştüm. Bunu yumuşatmazsam bu okuldan cesedim çıkar...

"Minho..." Tatlı bir ses tonuyla konuştuğumda üstüme gelmeyi bırakmış ve olduğu yerde durmuştu. Aramızda en fazla bir adımlık mesafe kalmıştı. Sakinleşmek adına derin bir nefes alıp vermişti ama hiç de işe yaramış gibi değildi. Ne yaptığımı bilmediğim için nasıl sakinleştireceğimi bilmiyordum.

"Sikeceğim onu!" Ona birazcık daha yaklaşmış ve ellerimi omuzlarına koymuştum. Gözlerim gözlerini bulduğunda biraz da olsun sakinleştiğini hissetmiştim.

"Kimi?" Tekrar derin bir nefes vermişti.

"Changbin itini! Ne söylediğini biliyor musun?!" Kaşlarımı çatmıştm. Acaba ne söyledi de bunu bu kadar delirtti. "Çok güzelmişsin, öyle söyledi!" Kafamı yana eğmiştim.

"Değil miyim?" Bir süre susmuştu.

"Konu o mu Jisung?"

"Evet, konu o. Sence güzel değil miyim?" Bana bakarak iç çekmişti. Ulan adamı 5 dakikada sakinleştirdim, helal olsun bana.

"Güzelsin."

"Neden kızıyorsun o zaman?"

"Ben senin güzel olmadığını söylemiyorum. Sinirlendiğim şey bunu onun dile getirmesi." Gülümsemiştim.

"O zaman git Changbin'e bağır, bana değil." Dilini dudaklarında gezdirmişti.

"Dövdüm onu." Şaşkınca gözlerimi büyütmüş ve ellerimi omuzlarından çekmiştim.

"Ne?!"

"Dövdüm." Bir küfür savurmuştum. Sınıftan çıkmak üzere arkamı döndüğüm sırada beni kendine çekmiş ve duvarla arasına almıştı. "Hak etti." Ellerimi göğsüne koymuş ve onu itmeye çalışmıştım ama işe yaramamıştı.

"Sen delisin!"

"Yeni mi fark ettin?" Oflamıştım. "Hiç oflama, hak ettiği için dövdüm."

"Ya 'güzel' demişse bana demiş, sana ne oluyor?" Birden eli yüzümü bulmuştu. Parmak uçları yüzümde dolaşıyordu, bakışları da parmaklarının değdiği yerlerde geziyordu. Kalp atışlarım hızlandığında yutkunmuştum. Bakışlarımı yüzünden çektiğimde bakışlarım yavaşça 3 düğmesi açık olan siyah gömleğinin açıktaki yerinden gözüken gömlekle zıt renkteki tenine kaymıştı. Normalde düğmeleri 1 düğme hariç tamamen kapalı olurdu, sinirden kudururken açmış olmalıydı. Hızla gözlerimi tekrar yüzüne çıkartmıştım. "Minho..."

Matematikçi / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin