Seungmin şaşkınlıkla gözlerini Changbine çevirmişti. Hepimiz acaba bundan sonra ne olacak derken Seungmin hiçbir şey söylemeden önüne döndü. Sonra aniden konuşmaya başladı
-Yiyecekler çok azaldı biliyor musunuz? Yakında yeni yiyecekler bulmamız gerekecek.
Ha? Cidden aralarında yaşanan onca şeyden sonra bunu mu soruyordu? Aralarındaki bu tiyatronun bu zamana kadar nasıl devam ettiğini merak etmiştim hep. Cevap ortadaydı. Seungmin kaçıyordu..
Ama kimse aralarındaki şeyi üstelemek istemedi. Hele Chan Hyungun özel hayat uyarısından sonra
Chan:
-Seungmin haklı. Yarın sabah hep birlikte yiyecek aramaya başlayalım. Üstelik su depolayabileceğimiz bir şeyler bulmamız gerek. Karlar eriyor. Açlıktan ölmezsek bile susuzluktan ölebiliriz.Bu konuşmalar beni korkutuyordu. Gerçekten her zaman ölümden bu kadar korkuyor muydum ben?
Gözlerimi yanımda duran ve bir eli elimde olan Minhoya çevirdim. Garip bir ilgiyle konuşulanları dinliyordu. Ben başımı ona çevirince o da gözlerime sabitledi bakışlarını. Gülümsedi ve elimi daha sıkı tutarak diğerlerine döndü yine.
Bir insan birsini 10 günde içine sokmak isteyecek kadar sevebilirmiş. Gerçi teorik olarak içime soktum aslında. Ama konumuz bu değil
Felix:
-Yarın su kaynağı da aramaya başlayalım. Burası dağ başı. Doğal su kaynakları olabilir karlar erimeye başladığı için.Chan:
-Felix doğru söylüyor. Yarın bizi hayatta tutmaya yardım edecek ne varsa bulmaya çalışalım.Herkes başıyla onayladıktan sonra yorganların altına çekildik..
Kollarım sevgilimin beline dolandı. Başıma yaslanan çenesini kısa süreliğine ayırıp saçlarıma bir öpücük bıraktıktan sonra uykunun kollarına bıraktı kendini..
Gece saatin kaç olduğunu bile bilmediğim bir zamanda Minhonun kollarımda titremesiyle uyandım. Sayıklıyordu yine..
-Baba dur! Yapma baba! Ben senin oğlunum! Baba!
Gözlerimden sicim gibi akan yaşlarla yavaşça saçlarını okşadım. İsmini fısıldadım kulağına
-Minho.. Sevgilim.. Hadi uyan
Yavaşça kıpırdandı. Hala sayıklamaya devam ediyordu.. Tekrar fısıldadım
-Minho.. Sevgilim nolur uyann
Hızla başını kaldırdı. Hala alnında olan elimi iterek yüksek çıkan sesiyle konuştu
-DOKUNMA BANA!
Bir anda herkes uyandı
Seungmin:
-Lan niye bağırıyorsun göt lalesi?-Seungmin bi kabus gördü şimdi sırası değil
Ona cevap verdikten sonra Minhoya döndüm.
-Şşşş... Şşşş.. Geçti.. Geçti yüzüme bak Minho. Benim karşındaki.
Minho ovuşturduğu gözlerini kaldırarak bana baktı.
-Hyunjin?
-Benim Minhom. Benim. Bak sevgilin burada yanında.
Minho biraz sakinleşti. Kollarını yeniden belime. Şimdi kollarımda sevgilim varken yaşlı gözlerimle, Minhonun sayıkladığı şeyleri düşünüyordum..
Ne kadar çok zorluk yaşamıştı.. Yalvarmıştı babasına yapma diye... Güzel yüzlüm benim. Sana bunu yaşatanı bir elime geçirirsem..
Onun sakinleştğinden emin olduktan sonra ben de uykuya daldım. Sabah olduğunda Minho uyanmıştı. Ama kalkmak yerine kollarımda kalmayı tercih etmişti.
Gözlerinin içine baktım. Sonra dudaklarına bir öpücük bıraktım. Şok olmuş bir şekilde elini ağzına götürdü.
-Hyunjin sen şuan kendi isteğinle beni öptün değil mi?
Sesli bir kahkaha atarken ne kadar hassas düşündüğünü fark ettim.
-Evet Minho kendi isteğimle öptüm. Hatta bir daha öpüyorum..
Bunu dedikten sonra dudaklarımızı ikinci kez birleştirdim. Karşılık veriyodu ama ilk seferkiler gibi değildi. Daha yavaştı. Çekiniyor gibiydi.
Dudaklarımızı ayırdıktan sonra gözlerine baktım
-Minho
-Hm
-Öpüşün farklı
-Korkuyorum Hyunjin
-Neden Minhom?
-Seni yine rahatsız etmekten..
Görüşüm buğulanmaya başlamıştı. Ağlıyordum sanırım.. Zar zor ayakta duran sevdiğimi tek cümlemle yıkmıştım..
Seni nasıl toparlayacağım tekrar Minho?
-Minho.. Minhom.. Canım sevgilim.. Sen beni hiçbir zaman rahatsız etmedin ki.. Sadece gururlu brisi gibi davranmak istemiştim o zaman. Bana orospu yakıştırması yapan sevgilimin dokunuşlarıyla eriyordum. Ve kendime olan sinirimi senden çıkarttım işte.
-Hyunjin.. Bir daha orospu falan deme kendine. Şaşkınlıkla kurduğum bir cümleydi. İkimizi bir arada idare edeceğini hiçbir zaman düşünmedim. Sen karşıma geçip ikinizi idare ediyorum desen bile inanmam ki
- Minho korkuyorum
-Neden sevgilim?
-Çok yeni her şey.. Yani daha 10 gün oldu ama ben sana çok alıştım şimdiden. Aşık olmak belki iddialı bir cümle ama ben.. Ben sana aşığım galiba
-Aşk anlık bir şeydir Hyunjin. Ben daha seni gördüğüm an anlamıştım hayatımı senin ellerine gözümü kırpmadan emanet edebileceğimi.
-O zaman neden vazgeçmedin ölmekten?
-Çünkü senin belki de mantıklı sebeplerin vardı. Belki de benimkinden bile boktan bir hayatın vardı. Bunu bilemezdim..
-Birlikte olursak aşabilirdik.
-Sorun da orada zaten. Hyunjin farkında değil misin? 10 gündür seni 4 gün güldürdüysem 6 gün ağlattım. Ben kimseyi mutlu edemem Hyunjin..
-Minho sen deli misin? Ben 10 gündür hayatımda ilk defa kendimi değerli hissetmeye başladım. İlk defa yaşadığımı hissediyorum. Ben ölsem de ölmesem de bir şey değişmezdi seni tanımadan önce. Yaşayan bir ölüden farksızdım zaten. Ama sen... Sen bana can verdin Minho...
Gözlerime bakan gözleri parıl parıldı. Hiçbir şey söylemeden ellerini boynuma doladı ve beni kendine çekip dudaklarımızı birleştirdi..
Eveeeet sonunda yeni bölüm.🥹
Ay bölüm gecikti kusura bakmayın 🥹🥹
Yavaş yavaş finale doğru gidiyoruz aşkolar. Ama yine de bir 10 bölüm daha yazarım gibi 💅
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stray Mountain
FanfictionÖlmek için bir araya gelmiş 8 kişiden birisi bir anda ölümden vazgeçerse? 8 kişi bir dağda mahsur kalırsa başlarına neler gelebilir ki??