Yanlış anlaşılmalar...

106 16 38
                                    

Minho kocaman olmuş gözleriyle bize bakıyordu. Minhonun bakışlarından ürken Seonghwa yavaşça ellerini üzerimden çekti.

Minho ikimizi incelemeye devam ediyordu. Susarsam suçlu konumuna düşeceğimi düşünerek konuşmak istedim

-Aa sevgilim sen-

-Niye sarılıyordu sana?

Sözümü bölerek ok gibi sorduğu soru korkmama neden oluyordu. Dağdaki yaşadığımız olaylardan sonra ne kadar kıskanç olduğunu biliyordum artık..

-Ne?

-Niye sarılıyordu sana dedim amınakoyim!

Seonghwa kendini suçlu hissetmiş olacak ki konuşmak istedi;

-Minho. Sandığın gibi değil. Hyunjin dağ hakkında konuşunca duygulandı ağlamaya başladı. Ben de destek amaçlı sarıldım.

-Sana sormadım. Hyunjin sana neden sarılıyordu?

-Minho anlattığı sebeplerden dolayı sarılıyordu işte! Beni Seonghwanın yanında daha fazla küçük düşürme!

Seonghwa:
-Ben çıkayım en iyisi. Siz yalnız konuşun.

Bunu söyledikten sonra Seonghwa yavaşça odayı terk etti. Minho bakışlarını üzerime dikti..

-Neden sana sarılmasına izin verdin?

-Minho abartıyosun! Alt tarafı sarıldı amınakoyim! Sikmedi beni!

-He bi de sikseydi yani?

-Şimdi sana öyle şeyler söylemek istiyorum ki.. Ama senin aksine ben kalbini kırmaktan korkuyorum. Şimdi diğerlerinin yanına gidiyorum

Bunu söyledikten sonra ne diyeceğini bile dinlemeden odadan çıktım. Ortak kullanılan salona geçtiğimde Felix ve Jisung anime izliyorlardı. Beni görünce Felix neşeyle cıvıldadı:

-Hyunjin biliyor musun Jisung da anime seviyormuş! Bu kadar uyumlu bir çift olmamız da şov bence!

Jisung:
-Her şeyimiz mi benzer ya? Canım sevgilim!

Bunu dedikten sonra Felixin yanağından bi öpücük aldı. Minhoyla ettiğim kavgadan sonra onların bu tatlı halleri beni hüzünlendiriyordu. Biz böyle konuşurken Seonghwa içeri girdi

-Ooo Jujutsu Kaisen izliyorsunuz bakıyorum da?

Jisung:
-Ohooo Seonghwa kardeşim bundan sonra manitam 1 sen 2 benim için

Seonghwa gülmeye başladı. Zamanla herkese kendisini sevdirecek gibi görünüyordu. Zaten gayet nazik ve iyi birisiydi. Minho neden böyle yapmıştı anlayamıyordum...

Seonghwa diğerleriyle biraz daha sohbet ettikten sonra bakışlarını bana dikti. Gözleriyle ve başıyla 'son durum ne?' Anlamına gelen bir işaret yaptı.

Omuz silkmekle yetindim. Minhoya kızgındım. Tamam yanlış anlaşılacak bir pozisyonda olabilirdik. Ama yine de ondan istediğim tek şey bana güvenmesi..

Akşam yemeğine biraz daha vardı ve bir şeyler atıştırmak istiyordum. Seonghwaya mutfağın yerini sordum.

-Ben sana eşlik ederim mutfağa kadar. Hadi gidelim

Mutfağa girdiğimizde konuşmaya başladı

-Cristopher Bang Chanın görkemli mutfağı emrinize amade

-Voaah burası kocaman Seonghwa. Bazen Chan Hyung çok zenginim falan diyince sallıyordur sanıyordum

Seonghwa bunu duyunca gülmeye başladı.

-Chan gerçekten çok zengin. Ama kendisinden duymuşsunuzdur zaten. Babasından zengin. Esasında Chan bu kadar çalışıp çabalamasa o şirket 3 günde batar. Yıllardır ayaktaysa Chan sayesinde. Ama bunu asla kabul etmez.

-Seonghwa.. Chan Hyungun ailesinin ölümünden kendisini suçlu tutması hakkında.. Bir şeyler demiştin. Neden kendisini suçluyor?

-Chan esasında benim kuzenim. Biz çok küçükken Chanın doğum gününde ailesi yurt dışındaydı. Ama ilk uçakla döndüler. Gelirken de pasta siparişi verilmiş ama firma yetiştirememiş. Chan ailesi pasta olmadan geldi diye çok üzüldü. Ağlamaya başladı. Babası ve annesi ona pasta almak için evden çıktılar. Bir daha da geri dönmediler..

Duyduğum şeyler karşısında afallamıştım. Chan Hyungun kendisinden nefret etme sebebini şimdi anlıyordum...

-Seonghwa ama Chanın suçu yok ki. O daha bir çocuktu bilemezdi..

-Bunu Chana belki milyon kere söylemişimdir. Ailesi vefat ettikten sonra Chana benim babam sahip çıktı. Onu büyüttü. Koruyup kolladı. Şirket işleyişini öğretti.

-Aslında sen de zenginsin o zaman Seonghwa. Chanın sekreteri olmadan bile.

-Yani. Sayılırım. Babamın işleri fena değildi. Ama amcam kadar da zengin değildi tabi ki.

-Anladım..

Yavaşça bana yaklaştı. Elini omzuma koydu.

-Yani Hyunjin.. Bazen yaşanması gereken şeylerin önüne geçemiyoruz. Sen ona seslensen de, seslenmesen de Jeongin ölecekti muhtemelen. Sen seslenmesen yılan ısıracaktı belki de.

-Sanırım haklısın Seonghwa.. Chanın hikayesini duymak, 3 gündür içinde boğulduğum sorulardan bir nebze kurtardı beni.

Eli hala omzumdayken mutfak kapısından içeri Minho girdi.

-Sanırım ayrılamıyorsunuz birbirinizden!

İğneleyici biçimde söylediği sözle kulaklarıma kadar kızarmıştım. Beni küçük düşürüyordu..

-Minho beni küçük düşürdüğünün farkında değil misin!

-Ya ben senden özür dilemek için gelmiştim! Ama seni yine bu herifle görüyorum!

Seonghwa:
-Sadece konuşuyorduk Minho! Başta alttan aldım ama ikimizi de zan altında bırakıyorsun. Hoşuma gitmiyor!

-Hoşuna gitse nolur gitmese nolur?

Seonghwa:
-Kusura bakma Hyunjin ben gidiyorum. Biraz daha kalırsam kötü şeyler olacak ve Chanın misafirlerine karşı kötü olmak istemiyorum

Bu durumda bile Chanı düşünüyor olması ne kadar iyi bir dost olduğunu gösteriyordu. Seonghwaya her geçen süre daha da ısınıyordum.

-Hyunjin ne var bu çocukta? Neden sürekli onunlasın?

-Sürekli onunla değilim amınakoyim! Konuşuyorduk anlamıyor musun? Bana bir şeyler anlattı Chanla ilgili. Kendimi iyi hissetmemi sağlayacak bir şeyler söyledi.

-Ben söyleyemez miydim ne gerek var o çocuğa?

-Söyleyemezdin Minho. Artık Seonghwa ile olan ilişkime de karışıp durma!

-Hangi ilişki amınakoyim? Neden illa bir samimiyet içinde olmak istiyorsun onunla? Çok mu yakışıklı?

Gerçekten bana güveni hiç yoktu ve bu durum beni ondan itiyordu..Onu kızdırmak istiyordum..

-Evet çok yakışıklı amınakoyim oldu mu? Çok güzel bir çocuk!

Yazardan

Hyunjinin sinirle kurduğu bu cümle, Minhoyu fazlasıyla üzmüştü. Ama üzülmeyen birisi vardı.. Hala mutfak kapısının önünde olan Seonghwa yüzünde utangaç bir gülümseme ile dinledi bu cümleyi...

Ayy evet arkadaşlar Seonghwa nanay 🥲

Neyse diğer bölüm biraz daha Jilix çiftine odaklanacağım. Bizimkiler kavga şiddet hep ya 🥹

Seonghwayı 3. Erkek olarak harcayıp harcamama arasında gidip geliyorum ndemdmmdrmd

Stray MountainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin