Dün öldürmek istediğim adamın bugün cenazesinde en ön safta namazına durmuş hocanın helallik isteğine helal olsun diyordum.
Cenaze merasimi boyunca İshak amca ile yanyana oturup milletin iyi adamdı, hiç haksızlık yapmaz haram işlere bulaşmazdı gibi söyledikleri sözleri dinleyip birbirimize bakıyorduk.. İshak ağa bana doğru iyice eğilerek o malum soruyu sordu.. nasıl öldü bu deyyus dün domuz gibiydi dedi..Bende ona İshak amca domuzlar korkunca çabuk ölüyormuş diyince milletin içinde gülmemek için kendini zor tuttu.. akşama kadar vaktim Hüseyin Ağa'nın cenaze merasimi, okunması, yemeği gibi merasimleri yüzünden onların konağında geçmiş.. Hüseyin Ağanin karısını teselli etme gorevide anneme düşmüştü..
Gece olup annemi de alıp kendi konağımıza geçerken arabada annem de iyi adamdı diyince, sinirimden istemsizce güldüm..
Anne, Allah aşkına nerden biliyorsun da iyi adam diyebiliyorsun.
babanın oğlu sanki ki,
hatta senin babanınoğlu dayım olacak o şerefsiz de hiç iyi adam değildir zaten .
Sinirle ağzımdan çıkanları durduramamış bunları demiştimAnnem benim söylediklerime ne diyorsun sen der gibi baktı..
Detaylara girersem çıkamayacağımı bildiğim için ölen ölmüş bize arkasında konuşmak düşmez ben pek sevmiyordum kendisini diyerek konuyu kapattım..
Annem bu seferde gözleri ile deli der gibi bakıyordu..Hüseyin Ağa öldüğü için onun çevirdiği işleride aşirette konuşmaya gerek olmadığını düşündüm..
Onun ölümünün ardından İstanbul'daki büyük oğlu onun yerine aşirete girmişti. babasının yaptığı hataları yapma ihtimaline karşı onun da her zaman ne yaptığından haberim olması için sistemimi kurmuştum..
Yıllar ne çabuk geciyor, ne ara 28 yaşımı doldurduğumu düsünürken istanbul sokaklarında araba sürüyordum.. radyoda Ahmet Kaya hani benim gençliğim derken
Mirhan yan koltukta camdan dışarı bakarak İstanbul'u seyrediyordu..
Şuan 24 yaşındaydı hani gençliğinin baharı derler ya.. ama onun bu gençliği zehir gibi geçiyordu.. daha 18 yaşında iken onu kasıklarını tutarak odasında ağrıdan kivranirken bulduğumda birşeyinin olmadığın arada böyle ağrıları olduğunu söylemişti.. ne zamandır var bu ağrı diye sorduğumda ağrılarının ergenliğe girdikden sonra başladığını ve bize söylemediğini diyince onun için endişeye kapıldım. evet böyle bir rahatsızlık yüzünden annemden çekinmesi normaldi ama bana söylememesine anlam veremediğimi söyledim. bana çok yoğun olduğumu birde kendinin bana sorun olmak istemediğini söyleyince üzülmüştüm.. benim hep önceliğim onlar olmuştu..Ne demek bana sorun olmak Mirhan, sen benim canımsın senin derdin benim derdim nasıl böyle düşünürsün diye konuşmaya çalışsam da o bana direk "utandım abi" diyince ne demek istediğini anlamıştım..
Hastalığını utanması mi olur kardeşim, hemen doktor ayarlıyorum bir üroloğa görün,belkide böbreklerin de bir sorun var. sen böyle sakladığın,söylemediğin için belkide tedavide geç kalmış olabiliriz diye konuşurken sorunun böbreklerinde olmadığın söyledi.
yüzüme bakamadan konusmaya devam etti söylediği cümle sorunun erkeklik bölgesinse olduğuydu..Bir doktora görünmeden bunu kendinin de bilemeyeceğini ona anlataya çalışmaya başlamıştım.
bu seferde benim sözümü keserek üzüntülü çıkan sesi ile abi ben ergenliğe girdim gireli hiç ereksiyon olamıyorum..
denemeye çalıştığımda kasıklarıma sanki beni öldürecek bir ağrı giriyor dedi..Bu söyledikleri ile daha çok endişeye kapılarak kolundan tutup hadi hastaneye gidiyoruz dedim ama yerinden hareket ettiremedim..
Asla abi! Mardin de bu sebebten doktora gidersem ertesi günü bu duyulur annemin kulağına gelir ben bu utançla yaşayamam dedi..
Sözlerinde haklılık payı vardı ama böyle kaçarak belkide tedavisi olan hastalığı geciktiriyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adın benim kaderim
Romancetek amacı babasının intikamını almak olan bir ağa.. babası tarafından hor görülen bir kız... intikam ve acıdan doğan kara sevda... Adamın dilinden dökülen cümleler kadının kalbini parçaladı.. "Ben sana hep Hasret kalmaya mahkum edildim, ADIN BENİ...