Welat konağın avlusunda, Sultan dadının anneniz Bozdağ konağına gitti demesinin sonrası, öylece sultan dadısının yüzüne bakıyordu. Annesi Bozdağ konağına mı gitmişti..
Welat duyduklarına inanamaz bir şekilde,
Karşısında ki kadına;
Dadı senin ağzın ne söylüyor, anamın ne işi varmış orada, ne diye gitti Agâh Ağa'nın konağına.. diye telaşla sordu.Sultan Welat Ağa'nın endişeli sorusuna,
Ben hiç bir şey bilmiyorum ki oğlum,
dün akşam İbrahim efendiye sabah Agâh ağaya haber yolla acı kahvesini içmeye geleceğimi söyle demiş, İbrahim de sabah gidip sordu ,
Agâh Ağa'da, buyursun gelsin diye cevap vermiş, annenle İbrahim Efendi de
Az önce çıktılar, hatta yarım saat bile olmadı çıkmaları diyerek Welat'a cevap verdi.Welat dadısının söylediklerinden sonra hızlıca arkasını dönerek "of ana of" diye diye
çıkışa yöneldi.. dün geceden bu yana sesi çıkmayan anasının birşeyler çevirdiğini anlamadığı için en çokta kendisine söylenmeye başladı..Ah salak Welat, baktın hiç sesi soluğu çıkmıyor, bir araştır dimi, bu kadın neler çeviriyor diye,
Biliyorsun işte ananın huyunu..Welat kendi kendine öfkesi ile yürürken
Bir anda ellerini havaya kaldırıp,Allah'ım inşallah anam ortalığı karıştırdımadan yetişirim ,diyerek dua eder bir vaziyette, hızla çıktığı evden aynı hızla arabasına da binip Bozdağ konağının yolunu tuttu..
Bozdağ konağında ise Dilber hanımın gelişi ile Agâh Ağa onu büyük bir ilgi ile karşılamıştı..
Evine misafir gelen şehrin kıymetli Hanımağasını, ona layık bir şekilde kapıda karşılayan Agâh ağaya, karısı da eşlik ediyorken,
,
Hasret ve Zeliha ise mutfağın girişe bakan küçük camından, Dilber hanımın evlerine gelişini, ve babasının hiç durmadan ona hoşgelmişsiniz Hanımağam buyurun buyurun çekişlerini seyrediyorlardı.Dilber hanım bu konağa çok uzun yıllar önce Agâh Ağa'nın ilk eşi öldüğünde baş sağlığı için gelmişti. Yıllar sonra tekrar yolunun düştüğü konağı gözleri ile inceleyerek içeri girdi..
Onca yıl sonra bu konağa tekrar gelmesi ise,
bu sefer cenaze değilde, hayırlı bir iş oluşunu aklından geçirdi .Hasret Babasının Dilber hanımı büyük yağlar yakarak, karşılaşmasına çok takılmadı, çünkü babasını bu eve gelen herkesi maddi durumlarına göre karşılardı.
Hasret bunu yıllar içinde babasının evlerine gelen misafirlere tavrından öğrenmişti..
Hasret'in şuan tek ilgisini çeken
Giriş kapılarından içeri elinde ki bastonu yere sertçe vurarak giren, ismini hep duyduğu ama kendisini daha önce hiç görmediği elli yaşlarında ki, Dimdik duruşlu, üzerine giyindiği siyah ceket ve etek takımı ile, asil bir görünüşe sahip kadındı..
Hasret kadının görünüşüne hayranlıkla bakarken yanında duran Zeliha onu dürterek
Çok güzel kadın dimi diye sordu..
Hasret Zelihan'ın sorusunun "çoook güzel"
diye cevap verdi..Dilber hanımı inceleyen bakışlarını Zeliha'ya döndüren Hasret;
Gördün mü Zeliha Welat annesine benziyormuş, bütün asil duruşunu ve yüzünün o kusursuz hatlarını annesinden almış.. dedi
Hasret'in ağzından çıkan sözleri duyan
Zeliha bir anda Hasret'in koluna kocaman bir cimcik atarak,Allah'ım sen bana sabır ver,
Kızzzz, Ben sana kaç kere diyecem , şu adama ismi ile hitap edip durma diye, analığın falan duyacak yiyeceksin dayağı oturacaksı köşene.
O adam buraların en önemli ağası kim ismi ile hitap etmişte sen ediyorsun..
şu dilini bir dizginle artık be kızım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adın benim kaderim
Storie d'amoretek amacı babasının intikamını almak olan bir ağa.. babası tarafından hor görülen bir kız... intikam ve acıdan doğan kara sevda... Adamın dilinden dökülen cümleler kadının kalbini parçaladı.. "Ben sana hep Hasret kalmaya mahkum edildim, ADIN BENİ...