16. Pişmanlık
Hümeyra|Tutsana Ellerimi
önceki bölümden
"Hatta bu gece senden uzak kaldığım anlardaki özlemimin acısını çıkarmak için daha fazla öpeceğim."
Hı? Daha fazlası?
Sözlerinden sonra kucağında benimle birlikte ayağa kalktı ve odasına doğru adımlamaya başladı. Odaya varmadan önce hissettiğim en ağır duygu heyecandı. En net gördüğüm şeyse onun tutku dolu bakışları.
🌘
Karanlık odanın ışığını yakma gereği bile duymadan yatağa doğru gittiğini tahmin ettiğim adımları saniyeler sonra tahminimi doğruladığında yumuşak yüzeye sırtım değmişti. Bedenlerimiz tekrardan birbirine değdiği anda içimde yanıp sönmeyen o ateşin daha da harlandığını hissettim. Ellerini iki yanıma koyduğunda yüz yüze geldik. Koca cüssesi sayesinde başka bir şeyi görmem mümkün olmazken, sıcak nefesi yüzüme çarptı. Ellerim öylece yatağın üzerine duruyordu, nereye koyacağımı bilemesem de dudaklarını aralamasıyla bu düşüncem de aklımdan kayıp gitti.
"Seni hiçbir zaman yanımdan ayırmak istemiyorum." Dediğinde çıkan ses tonu sayesinde bu ortama nazaran gözlerimin dolacağını sandım. "Acılarda yine bir kapımın olduğunu, o kapıyı geldiğime yaralarımın sarılacağını hep hissetmek, birisine ihtiyaç duyduğun her an sana gelebilmek, canının yanmaması için seni kollarımın arasından çıkarmak istemiyorum. Eğer gidişin senin kaçırıldığını öğrendiğimdeki gibi çaresiz biri hissettirecekse gitme. Delirdim. Seni bulamadığım her saniye delirdim. İşler istediğim gibi gitmediğinde köşeye sıkışmış gibi hissettim ve bir daha bunu yaşamak istemiyorum. Fakat en çok senin onların yanında yalnız başına kalman, en çok bu yaktı canımı." Varlığımı hissetmek ister gibi ellerinin tersiyle yanağımı okşadı.
Uzun uzun konuşsun, hiç susmasın istedim. Burukça gülümsedim. Bakışları titrek gülümsememe kaydı. Dudaklarımın kenarında oluşan çukura naifçe dokunduğunda dudaklarını ıslatarak araladı. "Öpmesem içimde kalacak, öpsem ben kalakalacağım."
Atalay başını eğdiğinde otomatik olarak ellerim saçlarını buldu ve okşadı. Yumuşacık saçları vardı. Onunla tanıştığımda saçları kazılıydı, şimdi ise tel tel saçları vardı ve ben iki haline de ayrı ayrı düşüyordum. Bahsettiği çukurlara dudaklarını bastırdığında gözlerim kapandı. Saç tutamları burnuma değmiş ve kokusunu bırakmıştı. Öptüğü yerden uzaklaşan dudaklarının yolu bu sefer de moraran yanağım olduğunda, aklıma yerleşen yaşadıklarımla gözlerim doldu.
"Hatırlatmamak için susayım dedim ama canını yaktılar. Bu morluğa sebep olan benim, koruyamadım seni." Dediğinde hiç beklemediğim bu sözlerinin ardından kaşlarım çatıldı. Asla aklıma gelmeyen düşünceleri dudaklarından duymak şaşırmama sebep oldu. Nasıl böyle düşünürdü? İtiraz etmek amacıyla dudaklarım aralandı. "Bunların yaşanması senin hatan değil, asla suçu kendine yüklemeni istemiyorum." Derin bir nefes aldım. "Hem bana bir şey olmadı, ben iyiyim. Yanındayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEMDEKİ GÖLGE
Novela JuvenilTenime değen iğneler bir bir verdiğim sözleri göğsüme kazırken, içimde tarifsiz bir burukluk vardı. Aklımdan hiç çıkmayan sorular zihnimin içinde bir zehir gibi yayılıyordu. Uzun kirpiklerin, gül dudakların.. Dudaklarının hemen sol üstüne yerleşmiş...