ellerimde çiçekler

269 44 12
                                    

mrb boyle bi fic vardı hatirliyo musunuz. ben unutmusum.

bundan sonra duzenli devam etmek icin niyet ettimmmm 🙏

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bundan sonra duzenli devam etmek icin niyet ettimmmm 🙏

Chanyeol ertesi gün uçmuştu. Maalesef ki haftanın geri kalan dört gününü tek başıma geçirecektim. Jongdae gece vardiyasında olduğu için bu dört gün bana dört ay gibi gelecekti. Ancak Chanyeol'ün yokluğunun ikinci gününde lobideki valiz arabası ayağıma devrilmiş ve beni on beş gün yatırtacak bir hasara sebep olmuştu. Jongdae'ye de benimle ilgilenmesi için üç günlük bir izin vermişlerdi, o daha çok PlayStation açıp oyun oynamakla meşguldü. Tıpkı şu an olduğu gibi.

Valizler ayağıma devrildiğinde bileğimin kırıldığına neredeyse emindim. O kadar canım acımıştı ki ağlamaya çok yaklaşmıştım. Beni kurtarmaya gelen bizim otelde konaklayan başka bir kaptan pilot olmuştu. Chanyeol'e Do Kyungsoo'nun gelip beni kurtardığını söylediğimde sinirden kıpkırmızı kesilmişti. İki ekibin birbiriyle pek iyi anlaştığı söylenemezdi. Hele Chanyeol Kyungsoo'dan ölesiye nefret ediyordu sanki.

"Nasıl kurtardı seni?" diye sordu söylediğim an. O Paris'teydi, ancak gece yatmadan önce görüntülü konuşabilmiştik. "Valizleri kaldırdı üstümden." dedim ifadesiz bir şekilde. Başka nasıl bir kurtarma biçimi olabilir diye de düşünüyordum. "Dokundu mu sana?" gözlerimi devirdim ve anında "Gözlerini devirme bana." cümlesini duydum. "Yerden kalkmam için kolumdan tuttu işte Chanyeol. Anlamıyorum sorularını."

"Konuşma bir daha onunla." dişlerinin arasından nadiren konuşurdu, bu onu bu şekilde ikinci görüşüm falandı sanırım. "Ben o otelde bir çalışanım Chanyeol, benim birisiyle konuşamama lüksüm yok." ağrıyan ayağımı Jongdae'nin koyduğu yastıkların üstünden kıpırdattım ve yeni bir ağrı ile gözlerimi sımsıkı kapattım. "İyi misin?" suratımdaki değişimi fark edip sordu hemen.

"İyiyim, kımıldayınca acıyor." derin nefesler alıp acımın geçmesini bekledim. "Yanında olmak istiyorum." dedi mızmız bir çocuk gibi. "İnan bana, ben de yanımda olmanı istiyorum."

"Yarın geliyorum ama önce bir toplantıya girmem gerekecek." Chanyeol Amerikan asıllı bir şirketin pilotu olduğu için ayda bir defa Boston'a geldiklerinde toplantıya giriyordu. Hatta tüm ekip bu toplantıda oluyordu. "Yani en erken çarşamba yanıma gelebilirsin." dedim dudaklarımı büzüştürüp. "Özür dilerim." toplantıdan sonra mutlaka uyuması gerekecekti ve bizim bir günümüz çoktan erimiş olacaktı.

"Önemli değil." dedim her ne kadar yanımda olmasını istesem de. "Ee, Paris nasıl? Gittin mi orada ki sevgiline?" bu defa devrilen gözler ona aitti. "Saçma sapan konuşma." dedi hemen sinirle. "Sensiz hiçbir yerin anlamı yok." Jongdae öğürdüğünde yanımdaki yastıklardan birini ona attım. Salondaki koltukta yatıyordum çünkü oda çok sıkıcıydı, o da yanımda oyun oynuyor bir isteğim olursa yerine getiriyordu. "Kıskanıyor bizi." Chanyeol ise Paris'teki otel yatağında yan yatmış beni izliyordu.

dear passengers | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin