bolumu okuyoruz yorum yapiorz oy veriorz ve vizelerim icin bana sans diliyoruz guzelliklerrrrr
Bir sonraki hafta Kaptan Pilot Park Chanyeol ve ekibinin otele girişi fazlaca olaylı oldu. Normalde Chanyeol ve Sehun önde, arkalarında da rütbe sıralarına göre dizilmiş hostesler olurdu. Bugün ise Chanyeol önde tekti, Sehun en arkadaydı. Jongin'in gözleri ağlamaktan şişmiş bir şekilde Chanyeol'ün hemen arkasındaydı. Kesin bir şekilde bir şeyler olmuştu. Resepsiyona geldiklerinde hepsine tek tek anahtarlarını veriyordum, normal düzenimde ilerliyordu.
"Bay Park'ın odasının anahtarı." deyip anahtarını uzattım, suratıma bile bakmıyordu. Gergin çene hattından, burnundan solumasından ve şakaklarındaki damarlardan anladığım kadarıyla Chanyeol hiç olmadığı kadar sinirliydi. "Bay Kim ve Bay Oh'un odasının anahatarı." uzattığım anahtarı Chanyeol geriye ittiğinde ne olduğunu anlayamadım. "Bay Oh'a ayrı oda vereceksiniz." dedi sert bir şekilde. Jongin yeniden ağlayacak gibi olurken Sehun itiraz etmek için ağzını açtı ama Chanyeol elini kaldırıp onu susturdu. "Konuşma, beni daha da sinirlendirmek istemiyorsan konuşma Sehun." sonra bana döndü yeniden. "Bu oda sadece Jongin'in. Bay Oh'a lütfen ayrı bir oda hazırlayın."
"Hemen müsait odalara bakayım." bilgisayardan odaları açtım ancak Chanyeol'ün ekibine verdiğimiz katta başka hiç boş oda yoktu. "O katta maalesef boş oda yok, iki alt kattan versem problem olur mu?" diye sordum bir Chanyeol'e bir de Sehun'a bakarak. "Olmaz!" diyen Sehun'a rağmen Chanyeol "Cehennemin dibinde bile olsa itiraz etmeyeceksin Sehun." dedi ona. "Tamamdır Baekhyun, o oda olsun lütfen." o odaya hemen Sehun adına giriş yaptım. Hepsine tek tek anahtarlarını teslim ettim. "Yemek hazırlatmamı ister misiniz efendim?" diye sordum sevgilime. Hayır demesini ve evime gelmesini ümit ediyordum.
"Siz yemek yiyecek misiniz?" diye sordu ekibine, kaptanlarının gergin hallerinden korkuyor gibiydi hepsi. Baş onaylamaları ile Chanyeol bana döndü. "Ben, Jongin ve Sehun burada yemeyeceğiz. Kalanlar için hazırlatabilirsin." on kişilik yemek notunu alırken Chanyeol "Biz bok yemeye gideceğiz, Sehun sağ olsun." diye söyleniyordu. Derin bir nefes alıp yeniden bana döndü "Odama bir kahve getirebilir misin?" bunun ne demek olduğunu biliyordum. Onayladığımda yine önden Chanyeol arkasından ekip giriş kattan odalarına doğru yol aldılar. Bar kısmına geçip hızlıca yaptırdığım kahveyi Jongdae'den aldım.
"Ne olmuş öğrenince bana da anlat." dedi vermeden önce. Herkes Chanyeol'ün gerginliğini fark etmiş ve sağa sola duyurmaya başlamışlardı bile. Elimde servisle hemen Chanyeol'ün odasına çıktım. Hiç görmediğim kadar sinirliydi o yüzden endişelendirmişti beni. Sehun ve Jongin ile alakalı bir problem olduğu aşikardı ama ilişkileri hep çalkantılıydı, Chanyeol'ü bu kadar sinirlendiren daha derin bir sıkıntı olmalıydı. Kapıyı çaldığımda aylar önce onu ilk kez öptüğüm gün gibi açtı, gömleğinin düğmeleri açık ve kaslı karnı ortada. İçeriye girmem için açtığı ufak boşluktan süzüldüğüm gibi kapıyı kapatıp elimdeki kahveyi aldı ve hemen yanımdaki portmantoya bıraktı. Beni kapıyla kendi arasında sıkıştırdığında şikayet etmeden kollarımı boynuna sardım ve öpücüğüne kabul ettim.
"İyi misin birtanem?" diye sordum, nefes nefese ayrılmıştık. Özlemimiz hep çok yoğun oluyordu, ilk öpüşmemiz dakikalarca sürüyor, ellerimiz birbirimizin üstünden saatlerce çekilmiyordu. "Değilim." dedi dürüstçe. "Hiç iyi falan değilim Baekhyun." alnını omzuma yaslayıp öylece durdu bir süre. Sırtını sıvazladım ben de, rahatlatırdı onu. "Başım çok ağrıyor." bu kez dudaklarıma doğru getirdi başını, öpmemi istiyordu. Chanyeol'ün böyle çok tatlı bir huyu vardı, bir yeri acıdığında öpülmeden geçmeyeceğini falan düşünüyordu. Bazen alay etsem bile çoğu zaman seve seve öpüyordum.
"Ne oldu?" üst üste başını öpmeye devam ediyordum. "Gel." dedi elimden tutup beni odanın içine çekerken. Yatağa oturdum, dizlerimin üstünde arkaya gittim biraz. "Önüme otur masaj yapayım." ara ara tutan baş ağrılarına masaj iyi geliyordu. Bazen yorgunluktan, bazen uykusuzluktan bazen de bugün olduğu gibi sinirden başı ağrıyordu işte. "Anlatmak ister misin?" diye sordum parmaklarım omuzlarını sıkarken. "Ellerin sihirli gibi." dokunuşlarım altında mayışıp yumuşamıştı. "Sehun Jongin'i hep kıskanıyor, biliyorsun." dediğinde hımlayarak onayladım onu. Sesi daha yumuşak tonlardaydı şimdi. "İnsan sevgilisini kıskanır zaten ama hiçbir şeyi dozunda yapmamak için yemin etmiş gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dear passengers | chanbaek
Fanfiction"Sevgili yolcular, Boston - Seoul uçuşumuz on beş saat otuz beş dakika sürecek olup yarın sabah Kore saati ile on bir otuzda Seoul'de olmamız planlanmaktadır. Ancak B-18065 numaralı koltukta oturan sevgilim beni affetmezse uçağı kaldırmak gibi bir n...