kayıp saatler enstitüsü

240 44 31
                                    

Kaptan Pilot Do Kyungsoo'nun ekibi Park Chanyeol'ün ekibi kadar kıdemli değildi. Asya içi uçuşlardan Amerikaya geçmeleri bile iki senelerini almıştı. Uçakları Seoul'den Boston'a, Boston'dan New York'a, oradan tekrar Boston'a ve yeniden Kore'ye dönüyordu. Chanyeol'ün uçağı ise Seoul'den Boston'a, buradan Paris'e oradan da Kore'ye dönüyordu. Sürekli deniz aşırı uçuyorlardı. İki ekipte aynı firmaya bağlıydı Amerika asıllı ancak Kore ortaklıklı. Aynı ortaklığa ait olan otelimizde iki ekipte iki gece konaklıyordu. Chanyeol'ün ekibi en gözde ekipti ve benim de katkılarımla kabin amirlerini, Kim Jongin'i kaybetmek üzerelerdi.

Ertesi gün, hiç beklenmedik bir şey oldu. Boston hava sahasında ani bir kasırga uyarısı verildi. Boston'a iniş yapan Do Kyungsoo'nun ekibi otele geri döndü ve Park Chanyeol'ün ekibi kalkış yapamadı. Dışarıda kıyamet kopuyordu. Evde kalma uyarıları yapılıyor, herkes de buna uyuyordu. Evime dönememiştim. Park Chanyeol, Oh Sehun ve Do Kyungsoo ile aynı çatı altında kapana kısılmıştım.

Otelin içi ana baba günüydü, böyle havalarda herkes bulduğu ilk otele yerleşirdi ve bence böyle bir hava en olmaması gereken günde olmuştu. Yorgunluktan ve üzüntüden bayılmak üzereydim. Chanyeol'ü mahvetmek istiyordum ama aslında daha çok ağlamak istiyordum. Ancak resepsiyonda durup herkese birer oda vermekle yükümlüydüm, Chanyeol lobideki koltuğu dolduğundan ayakta dikilmiş beni izliyordu ancak gözlerimi ona değdirmemeye yeminim vardı bugün.

"Bay Do'nun ekbinin check-inlerini yapar mısın?" Jongdae sabah bana destek olabilmek için işe gelmişti, aslında gelmemek için çok sağlam bir bahanesi vardı ancak o gelmişti. Barda da yeterince insan olduğu için resepsiyonda bana yardım ediyordu. "Yaparım, sen burayla ilgilen." onu olduğum yere alıp Kyungsoo ve Junmyeon'un beklediği tarafa ben geçtim. Kyungsoo'nun ekibinden sorumlu görevli henüz gelmemişti, bugün izin günüydü ve ekibin döneceğini düşünmemiş olmalıydı. Ben de bugünden sonra iki gün izin yapacaktım.

"Hoş geldiniz efendim."
Chanyeol'ün bakışları suratımda geziyordu, onu hissediyordum. "Hoş bulduk, bizimle Jongdae ilgilenemez mi?" diye soran Junmyeon'a döndüm. "İlgilenemez." dedim basitçe, sinirimi birinden çıkarmaya çok yakındım ve bu kişi Kim Junmyeon olursa işime gelirdi. "Neden?" Jongdae'ye bakıyordu, o da havalimanından gelen insanlarla ilgileniyordu. Oteli full kapasite doldurabilirdik bugün. "Onun farklı bir görevi var efendim. Sizden ben sorumlu olacağım."

"Pekala." dedikten sonra check-inlerini her zamanki odalarına yaptım ve anahtarlarını bir bir teslim ettim. Kyungsoo gözlerini üstümden bir an bile çekmeyen ikinci kişiydi. "Bir şey isteyeceğimizde de sen mi ilgileneceksin bizimle?" diye sorduğunda başımı salladım, bugün yorgunluktan bayılmazdım umarım. "Evet efendim, bir isteğiniz olursa buradayım."

"Bir isteğim var." dedi hemencecik. Nedir der gibi baktım ona. "Dinlen Baekhyun, çok yorgun görünüyorsun." ve böylece sanırım o gün ilk kez içten bir şekilde gülümsedim. Herhangi birisi tarafından düşünülmek çok iyi gelmişti. "Teşekkür ederim Bay Do, burası biraz tenhalaştığında personel odasına geçeceğim. Ben yokken Victoria'dan destek alabilirsiniz." kız adını duyduğunda gülümseyip işine geri döndü. "Jongdae'den alabilir miyiz destek?" o an gerçekten Junmyeon'u yakalarından tutup pataklamak istedim ama benden önce Do Kyungsoo müdahale edip "Kes çeneni." dedi onu süreklerken, Junmyeon hala arkasına dönüp Jongdae'yi izlemeye çalışıyordu.

Kyungsoo ve ekibi gittiği gibi Chanyeol resepsiyonun önünde bitti, başımı kaldırıp ona bakmadan arkadaki odaya geçtim. Birazcık bile kavga edecek enerjim yoktu ve Chanyeol'ün kalbini paramparça etmeye çok yakın bir yerdeydim. Ben gittikten sonra resepsiyondakilerin onunla ilgilendiğini duydum ve sesi kesildiğinde resepsiyona dönüp çalışmaya devam ettim. Yarım saat sonra Chanyeol resepsiyonu arayıp odasına benden bir kahve istedi ama kahveyi oda servisiyle gönderdim. Saat öğlen biri gösterdiğinde personel odasına girdim biraz kestirmek için, Jongdae idare edeceğini söylediğinden içim rahattı. Zaten oteli tamamen doldurduğumuz için geleni gönderiyorduk.

dear passengers | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin