Oğlumu Sen Kurtardın Savaş

189 10 7
                                    


Elisa'nın Ağzından


Tolga konuşmaya başladı ama konuşamadı çünkü hıçkırıkları buna engel oluyordu." Emir "diyebilmişti sadece . Sonra kendini tam toparladı ve konuşmaya başladı. Bizde ağzından çıkacak iyi yada kötü kelimeleri bekliyorduk.







" Emir'i ameliyata aldılar durumu hakkında tam bir şey söylemiyorlar ama kan kaybı varmış ve acil kan gerekiyormuş"







Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Güneş' in iyi olduğuna mı sevinsem yoksa Emir'in durumuna mı üzülsem bilemedim. Biz nasıl bir durumun içindeydik böyle. Hepimiz duyduklarımızla şok olmuş Tolga'ya bakarken koridorun başında bize doğru bağıra çağıra gelen bir kadın vardı. Yanında birde adam vardı ama adam kadının aksine daha sakindi . Yanımıza geldiklerinde kadın Tolga'nın yakasına yapıştı ve hem bağırıp hem ağlayarak konuştu.





" Oğlum, Emirim nerde? nasıl ? İyi mi? Konuşsana Tolga"






diye bağırdı. Tolga kadının gözlerinin içine çaresizce bakarak ağlıyordu. Bu kadın ve adam Emir'in Anne ve babasıydı. Kadın Tolga'nın yakasına yapışmış bırakmıyordu. Adam kadını Tolga'nın yakasından çekti ve Arzu teyzenin yanına oturttu. Tam o sırada Tolga bir doktorun yanına gitti. Bizde peşinden gittik .






Doktor "Emir Doğanay'ın yakınları kimler"





diye sordu. Emir'in babası doktorun sorusuna cevap verdi







"Biz anne ve babasıyız doktor bey. Oğlumuzun durumu nasıl?"






dedi. Doktor Emir'in anne ve babasının üzerinde gözlerini gezdirerek konuşmaya başladı.







"Emir Doğanay buraya getirildiğinde hemen ameliyata aldık. Çünkü durumu bayağı kötüydü. Zorlu bir ameliyat geçirdi. Ve şu an kan kaybı var. Acilen AB rh+ kan gerekiyor. Yoksa bunu söylemeye üzgünüm ama oğlunuzu kaybedebiliriz"






dedi ve doktorun konuşmasından sonra arkamızdan bir ses duyuldu hepimiz sesin geldiği yere baktığımızda...




Güneş' in Ağzından





Gözlerimi zar zor açtım sanki açılmamaya inat etmişler gibiydi. Zaten gözlerimi açtığım anda da odada bulunan ışık gözlerimi tekrar kapatmama neden oldu. Bir dakika ya ben şu an neredeyim. Etrafına göz gezdirdim burası bir hastane odasıydı. Ama benim burda ne işim vardı? Dün gece olanları hatırlamaya çalıştım. Tabi ya dün gece Emir beni bir yere götürüyordu ve Telefonum çaldığında yere düşmüştü ve Emir bakmaya çalışırken bir araba çıkmıştı önümüze ve çarpmamak için de direksiyonu kırdığında araba orman gibi bir yere girip çarpmıştı. En son çığlık attığımı ve kafamı cama vurduğumu hatırlıyorum sonrası koca bir karanlık zaten . Ve gözlerimi burada açıyorum. Peki ya Emir nerde? O Nasıl? Yataktan kalkmaya çalıştığımda kalkamadım çünkü elimdeki şu lanet olasıca serum kabloları kalkmama engel oldu. Zaten kalkmaya çalıştığım için serumun iğneleri canımı acıttı. Acının etkisiyle suratımı ekşittim. Sonra odanın kapısı açıldı. İçeri Savaş girdi. Benim kalkmaya çalıştığımı görünce gülümseyerek yanıma geldi ve beni yatağa yatırdı.



Şuan yanımda birini görmek beni çok mutlu etti. Savaş beni azarlamaya başladı ama hâlâ da gülümsüyordu.






"Ah Güneş ah hiç uslanmayacaksın değil mi? Neden küçük çocuk gibi yerinde duramıyorsun ki"





GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin