Multimedia : Melis var.Bir Hafta Sonra
Bugün okula gidecektim. Bir hafta olmuştu okula gitmeyeli. Aslında çok birşeyim yoktu ama annemin ve Sevgi teyzenin ısrarları üzerine gitmemiştim okula.
Zaten bu bir hafta boyunca hep Emir'in yanına gittim. O da gün geçtikçe iyilesiyordu. Dün yanına gittiğimde bugün okula geleceğini söyledi. Bu fikrine ne kadar Serpil teyzeyle karşı çıksakta Emir herzamanki kararlılığını ortaya koydu. Bende dikişlerimi aldırdım.
Zar zor yataktan kalktım. Bir hafta boyunca okula gitmeyip de bir hafta sonra gitmek için erken kalkınca insan baya zorlanıyor. Kendimi istemeye istemeye yataktan kaldırdım ve banyoya gidip işlerimi hallettim. Musluğu açıp soğuk suyu suratıma çarptığımda anca kendime gelebildim. Sonra banyodan çıktım. Dolabımdan Siyah kısa ve kalın askıları olan çok güzel bir tulum ve onun üstüne altın sarısı bir kemer taktım. Saçlarımıda balık sırtı ördüm bol bir şekilde. Örgüde en çok bol örmeyi severim.
Ayağımada siyah beyaz vanslarımı giydim , çantamıda alarak aşağı indim. Bizimkiler yine kahvaltı yapıyorlardı. Masaya oturdum ve kahvaltımı yapmaya başladım. Yemeğimden kafamı kaldırdığımda babam gazete okuyordu. Annemde herzamanki gibi kahvesini içiyordu. Savaş'da benim gibi yemeğine gömülmüştü. Ama gözlerinden uyku akıyordu. Çok yemek yiyesim olmadığı için masadan kalktım. Ben kalkınca Savaş'da kalktı. Beraber dışarı çıktık.
Savaş arabasının yanına gitti ve arabasının kapısını açtığı anda ani bir şekilde durdurdum onu. Ani çıkışım karşısında bana soran gözlerle baktı.
"Ne oldu Güneş niye arabaya bindirmiyorsun ?"
"Çünkü bugün okula seninle ve yürüyerek gitmek istiyorum. Koca bir hafta boyunca evde sıkıldım zaten azcık hava almış olurum"
diye birşeyler geveledim. Savaş'da arabanın kapısını kapatıp sabır dileyerek yanıma geldi.
"Demek koca bir hafta boyunca dışarı çıkmadın he? Peki o koca bir hafta boyunca her gün Emir'in yanına giden ben miydim Güneş?"
dedi. Sitem eder bir tonda.
"Doğru gittim. Zaten gitmekte benim en doğal hakkım tamam mı çünkü..."
Biz hem konuşup hem okula doğru yürüyorduk. Cümlemi söylerken devamını bir türlü getiremedim, Çünkü diyip takılı kaldım. Savaş 'da önümde durdu ve gitmemi engelledi. Boyu benden uzun olduğu için kafamı kaldırmak zorunda kaldım
Onun o masmavi gözlerine baktığımda cümlemin devamını getiremez oldum. Savaş soru soran yüz ifadesiyle tek kaşını kaldırarak yüzüme baktı.
"Çünkü ne Güneş söylesene?"
Kendime gelip merak ettiği cümlenin devamını getirmeye çalıştım.
"Çünkü ...çünkü o benim sevgilim"
Kelimeler ağzımdan zar zor çıkmıştı.
O sevgilim kelimesini de fısıltı şeklinde söylemiştim. İlk defa o kelimeyi ağzıma almıştım ve bunu Savaş'ın yüzüne karşı söylemiştim. Emir'e bile söyleyemediğim sevgilim kelimesini söylemiştim. Savaş yüzüme, dediklerime inanmamış gibi baktı .Haklı tabi ben bile bu kelimeyi Emir'e iltifat için kullanmazken Savaş'a Emir'in sevgilim olduğunu söylemiştim. İnanmamasının diğer bir sebebi ise o kelimeyi söylerken buna kendimde inanmıyormuşum gibi fısıltı halinde söylemem olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN İZLERİ
Teen FictionBir üvey kardeşiniz olsa ve onun ailesinin geçmişi hakkında birşey bilmemek nasıl olur? Peki ya o geçmişi öğrendiğinizde kötü bir olay olmuş olsa ve bu olayda sizin ailenizin etkisi olsa ne yapardınız? Üvey kardeşinizin düşmanı intikam için sizi kul...