Umrumda Değilsin

134 8 1
                                    

Gözlerim sınıfa giren kişiyle yuvalarından çıkacak gibi oldu. Zaten uyku sersemiydim bir de sınıfa giren kişiyi görmemle  gözlerim iyice açıldı. Ağzımdan çıkan tek şey

"Selim?"

sesim daha çok fısıltı gibi çıktı. Ne yani bu Selim gerçekten deli. Bu haliyle bile okula gelmiş. Sınıftakilerde ona garip garip bakıyorlardı. Çünkü Selim'in kaşında yara bandı var, dudağı patlamış, kolundaki sargı bezi duruyordu. Ve herkes onu bu halde görünce merakla bakıyorlardı. Hele sınıfın bazı kızları haline üzülmüş gibi bakıyorlardı. Selim gercekten yakışıklı ve çoğu kızın gözdesi gibi birşey.

Selim geldi iyi güzel de gele gele bu uyuz matematikçinin dersine denk geldi. Hem Selim okula geri dönmüş ama bizim sınıfta mı ki? Hoca Selim'i görünce baştan aşağı bir süzdü ve kızgın bir tonda

"Sen de kimsin? Ve bu halin ne?"

Selim sınıfa göz gezdirdi , bakışları birkaç saniyeliğine beni buldu. Sonra hocaya dönerek tüm rahatlığıyla konuştu.

"Hocam birincisi ben Selim Poyraz yeni öğrenciyim ve bu sınıftayım. İkincisi bu halimin sebebi de kavga ettim. Şimdi ben yerime geçiyorum"

diyerek hocayı umursamadan yanıma geldi ve oturdu. Hoca Selim'e hâlâ da söyleniyordu.

"Oğlum ben sana yerine geçmek için izin verdim mi?"

diye Selim'i azarlıyordu. Selim sıraya daha fazla yayıldı ve arkasına yaslanarak hocaya cevap verdi.

"Valla hocam yerime oturmak için sizden izin isteyen de olmadı zaten. İzin istemedim ki siz izin verinde oturayım."

Hoca cevap vermeye birşey bulamıyordu. Hocanın bu halini görenler kahkaha atarak gülmeye başladılar. Selim ise zafer kazanmışcasına sırıtıyordu. Ben ise olayı sadece izliyordum. Selim'in kulağına eğilerek

"Senin burda ne işin var?"

diye azarlar bir tonda sordum. Onun bu haliyle yataktan bile kalkmaması gerekirken o kalkmış okula gelmiş. Kendini hiç düşünmez mi bu?

" Yatmak çok sıkıcı geliyor, bende buraya geldim. Hem daha hemen devamsızlık yapmak olmaz değil mi ?"

o da benim gibi kulağıma söylüyordu. Yüzüne baktığımda hâlâ da sırıtıyordu. Ders bittiğinde hepimiz sınıftan çıktık. Evlere dağılacaktık. Semih ,Melis'i almak için yanımıza geldiğinde o da Selim'i görünce çok şaşırdı. Gelip Selim'e sarıldı.

"Selim neden geldin buraya?"

Selim sabır dileyerek

"Bir kişi daha bana bu soruyu sorarsa hiç iyi şeyler olmayacak"

diye Semih'e tısladı. Kimsede zaten bu konuyu fazla kurcalamadı. Ben diğerlerinden ayrılıp arabanın yanına gittim. Arabanın yanına yaslanmış bir şekilde Alev duruyordu. Beni görünce yaslandığı yerden doğruldu

"Güneş bu Savaş'ın arabası ama Savaş yok. Nerde biliyor musun?"

Ne yani Savaş öğleden beri ortalarda yok mu? Hiç kimseye de haber vermemiş. Ve Alev onu görmeyince endişelenmiş miydi? Savaş ile ilgili endişelenmesi gözlerinden anlaşılıyordu. Bende bilmiyordum ki nereye gittiğini? Alev'e çaresiz bir şekilde cevap vermek zorunda kaldım.

"Arabayı bugünlük ben aldım. Savaş'ı da bugün hiç görmedim"

Alev kafasını sallayarak gitti. Of nerde bu Savaş ? Telefonumu çıkarıp Savaş'ı aradım ama açmıyor çünkü telefonu kapalı. Bende endişelenmeye başladım. Telefonu kapalı, hiçkimse nereye gittiğini bilmiyor. Neler dönüyor ortalıkta anlamadım ama kötü şeyler düşünmek istemiyordum. Belki spora gitti ve telefonu kapalı, Belki sene sonu olacak sınava hazırlanıyor ve telefonu kapalı yada evde uyuyor rahatsız edilmemek için telefonu kapattı. Arabaya bindim ve eve doğru sürmeye başladım. Eve geldiğimde arabayı garaja park etmeden aceleyle eve girdim. Belki evdekilerin haberi vardır. Kapıyı yumruklamaya başladım çünkü aklıma daha kötü şeylerde geliyor. Aynı Savaş gibi Emir'de ortalarda yok. Yoksa Emir , Savaş'a da mı birşey yaptı veya yapıyor? Aklımı kötü kötü düşünceler esir aldı. Kapıyıda kimse açmıyordu, aksi gibi dün gece anahtarıda evde unutmuştum. Bir yandan kapıyı tekmeliyor diğer yandan bağrıyordum

GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin