4. Bölüm

43 6 42
                                    

Taha komutan ile bir köye gelmiştik. Arapça konuşuluyordu köyde. Taha komutan bize ayrılan eve kadar hiç konuşmadı. Eve girmiştik. Tatlı bi köy evi idi. Tek katlıydi. İçeriye geçtik köy halkı bize yemekler ikram ettiler. Gayet te yardım sever bir köydü. Yemeklerinizi yemiştik . Taha komutan dışarıya çıkmıştı ben ise operasyonun raporunu yazıyordum. Hersey değişmişti normalde 1 yıl sürecek operasyon 1hafta sürecektir ve tim gelecekti.Time yeni biri katılmıştı kim olduğunu henüz bilmiyordum. Tankut Albay aramıştı ve o söylemişti.  Raporu yazık istihbarata gönderdikten sonra yerimden kalktım. Taha komutan nereye gitmişti acaba. Saat akşam 8'di operasyondan geleli olmuştu bayağı. Bende sandalyeye oturdum ve düşünmeye başladım.  Daha bu sabah Ufuk'u defnetmiştik daha bu sabah operasyona çıkmıştık. Zaman ne hızlı geçiyordu.  Ne kadarda hızlı inanmakta zorlanıyordum. Herşeye inanmaktan. Taha komutanı aramaya karar verdim ve dışarı çıktım.

    Daha biraz yürümüş tüm ki Taha komutanı buldum. Bahçedeki banka oturmuş elinde ki dalla toprağa birşeyler karalıyor du. Yanına gidip gitmemek te kararsızdım. Ama gitmeye karar verdim. Yanina yaklaştim ve arkasinda durdum.

-Komutanım müsait misiniz?

-Müsaitim yüzbaşım .

   Yanına oturdum ve çizdiği şeye baktım bir tarih vardı. 08 04 2000 yılını çizmişti. Ben ne olduğunu düşünürken konuşmaya başladı.

-Allah abimi affeder mi?

      Duraksadım.  Çocuk gibi sormustu soruyu. Sanki bir çocugun buluta "anne bulutlarin üstunde ziplayabilirmiyim?"diye sorması gibi . Aynı ses tonlaması ile . Cevap veremedim. O da biliyor du ağabisinin affedilmeyecegini. Onun vatan haini olduğunu bir terörist olduğunu. Ama belki inanmistı affedileceğine . Affedecek desem gerçekten öyle olacakmış gibi sordu. İnanmaya hazır. Saf ve masum. Tekrar konuşmaya başladı.

-Hep onu aradım , her gece, her gün onu düşündüm , onun için  dua ettim yüzbaşım. Ama... o hain olmayı seçmiş.

-Komutanım... siz bugün çok büyük bir kahramanlık yaptınız. Kendi abinizi bile sırf vatan için vurdunuz. Bundan daha kahraman ca birşey olamaz.

-Sus yuzbasim onu vurdunuz deme bana kalbim sıkışıyor.  Bende durdum Bende sustum . Sanki onun acisinda Bende kayboldum

-Yüzbaşım bir insan dünyada cehennemi yaşayabilirmi ? Ben yaşadım tam da bugün. Bir insan ölmeyi bu kadar istermi ben istedim tam da  bugün.

-Komutanım...

-Merak etme yüzbasim seni bırakmam. Durdum ve başımı ona çevirdim.   Yani timimi bırakmam ülkemi bırakmam . O masum çocukların aynı acıyı çekmesine müsade etmem.

-Komutanım sizin bizi bırakmayacağını biliyorum. Size bu konuda güvenim sonsuz. Ama bu kadar hırpalmayın kendinizi. Sizin bir suçunuz yok.

-Ama o benim abim di yüzbaşım. Hasretini çektiğim abim di . O benim yakınım dı .

-Komutanım bununla ilgili çok güzel bir söz var.  Derler ki " Bazen sevgi yakınlıkta ilgili bir şey değildir,  eğer öyle olsaydı güneşe en yakın dağlara kar yağmazdı" . Belkide Komutanım sevgiyi yakında değil uzakta aramalısınız uzakta bulmalısınız.

-Yüzbaşım başımı omzuna koyabilir miyim ? Gerçekten de böylemi demişti?

-Elbette komutanım.

   Taha komutan başını omzuma yasladı.

-Yüzbaşım lütfen bu yaptığımı yada isteğimi yanlış anlamayın. Sadece anne kucağı ne onu merak ediyorum. Bir kerede o duyguyu yaşamama izin verin buna çok ihtiyacım var.

KURŞUNLARIN MELODİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin