17'tears of gold

2.3K 190 78
                                    

"Ya ben seni kölem ol diye çağırdım imdat

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ya ben seni kölem ol diye çağırdım imdat." İnleyerek konuştuğumda oralı bile olmamıştı. Elimdeki poşetlerin yarısında kendisine aldığı şeyler vardı. Beleşçi köpek kartı kaptığı gibi koşmuştu kendimi rezil etmemek için kovalamamıştım da peşinden. Sonuç? Ellerimiz tamamen dolmuştu, yarısı onun eşyalarıydı, ve hâlâ birçok eksiğim vardı.

Alpakalı pijama bulamamıştım mesela. Ya da inekli küpelerimden de yoktu. Bütün nadide parçalarım gitmişti. Sinirden ağlayabilirdim.

Sonunda bir şeyler içmeye karar verip karşımıza çıkan ilk kafeye oturmuştuk. Ben sinirli sinirli telefonumu karıştırmaya dalmışken cırlamasıyla sıçradım. "Çenen kopsun ruh hastası manyak ne bağırıyorsun?"

Hortlak görmüş gibi arkama bakıyordu. Kaşlarımı çatarak gittikçe kırmızıya dönen suratını izledim. Bana cevap vermemişti. Neden kimse bana cevap vermiyordu ya? Çok ghostlanıyordum. Sinirle baktığı yere döndüğümde esmer uzun boylu bir adam görmüştüm.

Yani onun önünde de yaşlı bir amca geçiyordu ama herhalde ona bakmıyordu. Olum adam da yaşlı falandı ama tarzdı. Zengin gibi görünüyordu. Ona mı bakıyordu lan yoksa? Önüme dönüp korkarak dudaklarımı araladım. "Lütfen öndeki amcaya bakmadığını söyle."

Elini kaldırıp bağırdığında cevabımı almıştım. "Namjoon hyung! Bura- Buradayız! Heyy! Sağına bak!" Hayvan gibi bağırmasıyla yüzümü buruştup etrafta şaşkınca bize dönen yüzlere ağlamaklı bir tebessüm göndermiştim.

Şimdi de deli gibi el sallamaya başlamıştı. Ben bu çocuğu tanımıyordum ya.

Yanımıza gelen uzun boylu adama bakarak gülümsedim. "Merhaba." dediğinde başımla selam vermiştim. "Bir sorun mu var?" diyerek karşımdaki heyecandan sopa yutmuş gibi duran salağa baktığında adam, Jimin kaşlarını çatmıştı.

"Bir sorun mu olması lazım Namjo- aman yani başkomiserim? Tesadüfe bak ki karşılaştık! Selam vermeden geçmek olmazdı." Şirince gülümsediğinde taşlar yerine oturmuştu. Şerefsiz ya. Yokluğumda neler karıştırmıştı. İnsan azıcık yas tutardı be arkamdan.

"Anlıyorum. Selamınız için teşekkür ederim. İyi günler." Ciddiyetini bozmayan adam arkasını döndüğünde kolundan yakalamıştı Jimin. Utançtan masanın altına girmek istiyordum.

"Bize katılmaz mısınız? Hem şu arama işiyle ilgili karakola gelecektim bugün, işe bak siz bana geldiniz. Zamanınız varsa, lütfen..." Neredeyse yalvardığında esmer adam bir süre düşündükten sonra sıkıntıyla oturmuştu yanımıza.

Bana dönerek "Başkomiser Kim Namjoon." diyerek kendisini tanıttığında gülümsemiştim. "Kim Taehyung." Kısaca adımı söylediğimde kaşlarını çatmıştı. "Sen-"

"Evet evet o. Kayıp olan." diyerek adamın sözünü bölmüştü Jimin kıkırdayarak. Namjoon'un şaşkın yüzüyle gülmemek için zor tutmuştum kendimi. Birkaç saniye Jimin'in aptal aptal sırıtışını izledikten sonra "Siz benimle oyun mu oynuyorsunuz?" demişti sertçe.

VAMPIRE ALERT!  -taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin