"Senden nefret ediyorum! Nasıl böyle birşey yaparsın pislik herif! Derhal eşyalarını topla ve-"
"Esma sakin ol çocuklar uyanacak!"
Yine herzamanki gibi annemle babamın kavgasıyla uyandım. Artık alıştım çünkü son 2 haftadır böyleyiz. Üzülüyor muyum? Sikimde değiller.(Olmayan sikimde demek istedim.)
Somurtarak kalktım yataktan. Telefonum nerede? Diye düşünürken telefonum çalmaya başladı.
Yarrak Yemiş İguana arıyor...
Telefonu açtım.
"Efendim burçin?
"Uyuyor musun hâla koca götlü uykucu" diyip kahkaha attı.
"Yeni uyandım." Diyip somurttum. Somurtmak benim genelimde var sanırım.
"O zaman hazırlan gülüm, çünkü pikniğe gidiyoruz!"
"Ne pikniği ya? Ben gelmem."
"Üniversitenin hazırladığı bir piknik. Issız bir ormanda. Kızım çok güzel olucak. Düşünsene, yakışıklı erkekler o mütüş kaslarıyla bize odun kesiyo. Sonra-" sözünü kestim.
"Tamam kes geliyorum." Dedim.
Güldü ve "Saat 8:00 da üniversitenin bahçesinde ol. Öptüüm" diyip kapattı.
Ne,8:00 mı? Saate baktım ve saatin "07:12" olduğunu gördüm. Erken saatte uyanmama mı yoksa az vaktim kaldığına mı kızsam bilemedim.
Hemen ayağa fırlayıp annemin yanına gittim.(Salona gittim arkadaşlar 2 adımlık mesafe yanlış anlamayın.)
"Anne ben pikniğe gidiyorum."
Babam yanıma gelip, "Olmaz otur kıçının üstünde." Dedi.
"Kızım, babana bakma sen. Ben izin veriyorum. Kim kim gideceksiniz?" Dedi canım annem.
"Üniversite götürüyo. Öğretmenler de olacak merak etme. Tüm arkadaşlar gidiyo." Dedim.
Babam "Baştan söylesene kızım, tamam gidebilirsin." Dedi ve içeri gitti.
Annem "E hadi koş hazırlan bakalım." Dedi.
Odama gittim ve çantamı hazırladım. Bildiğim kadarıyla çadırları ordan alacağız. Aman,siktir et. Ben makyaj malzememi alayım da, gerisinin canı cehenneme.
Hazırlandım ve sıra saçta. Saçlarımı düzleştirip salaş bir şekilde topladım. Uzun olduğu için hiç açık bırakıp, rüzgarda dağılmasını çekemem.Evden çıktım ve arabama binip(siyah porshe) üniversiteye gittim.
CEM:(cemin ağzından anlatılıyor.)
"Cem! Hadi kalk annecim kahvaltı hazır!"
"Kime diyorum Cem!"
"Cem dedim!"
Annemin sesiyle güne başlamak.. Ne kadar da güzel değil mi? Telefonum, telefonum nerede? Diye düşünürken telefonum çaldı.
Mert arıyor...
"Efendim Mert"
"Uyuyor musun hâla? Hadi kalk pikniğe gidiyoruz."
"Ne pikniği oğlum ben gelmem." Dedim.
Bir anda annem odaya daldı. "Cem 2 saattir sana sesleniyorum oğlum hadi kahvaltı hazır." Dedi.
"Anne tamam geliyorum." Dedim ve annemi odadan gönderdim.
Mert telefonda, "Lan oğlum üniversitenin hazırladığı bir piknik. Issız ormanda. Birsürü güzel şortlu kız olacak. Düşünsene dans ediyorlar böyle-" sözünü kestim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Işığı.
ChickLitBu açıklamayı fazla uzatmıyorum. Aryanın hayatı kapkaranlık. Bu karanlığın içinde kavga eden ailesi, bir türlü düzelmeyen işleri, vb. Şeyler var. Bu karanlığa bir ışık lazım. Arya ileriki zamanlarda ışık kaynağını buluyor. Bu ışık kaynağını da tesad...