3. Bölüm

106 82 11
                                    

Bölümler çok kısa biliyorummm, fakat zaten toplu olarak bölüm yayınlayacağım ve kısa hikaye olduğu için böyle olacakk...

Keyifli okumalar.

🌷

Kapıyı açtığımda, yerde ufak bir kutu vardı, kutuyu açtığımda içinden bir kol saati ve not çıktı.
Not da, "Bu saati kolunda taşımanı istiyorum, akışına dokunma. Zamanın aktığı yerde seni bir sürpriz bekliyor... Saat tam 12'yi gösterdiğinde." Yazıyordu.

Saatin üzerindeki akrep ve yelkovan çok yavaş dönüyordu, zaman geriye akıyor gibiydi. Özel tasarım olduğu belliydi, üzerinde ise hiçbir marka ismi yazmıyordu.

Telefonuma tekrar bir mesaj geldi,
"Sana çok yakışacak... Fakat sana en çok ben yakışacağım."

💕💕

Doğum günümün üzerinden haftalar geçmişti, Bilinmeyen numara her gün mesaj atmıştı.
Hepsi karışık ve gizemli mesajlar olduğundan sıkılıp numarayı engellemiştim.

Bizimkilerin yaptığı saçma sapan bir şaka olmalıydı bu, aşık olacağım kişi bana bir mesajla gelemezdi, filmlerde böyle olmuyordu...

Bir yerde çarpışmamız, arkadaşlarımız aracılığıyla tanışmamız, belki de birbirimizden nefret ederek bir başlangıç yapmamız fakat deliler gibi aşık olmamız lazımdı.

Fakat kim olduğunu bilmediğim, tanımadığım, bilinmyen numaradan gelen bir mesajla olmazdı.
Ona aşık olacağımı söyleyerek beni kendine aşık edemezdi.

Telefonuma bir mesaj düştüğünde, o olduğunu düşünerek sıkıntıyla ekranı açtım, Mesaj Özge'dendi.

"Restorant bugün özel bir müşteri için kapatıldı, bende izine çıktım, bugün tek başına servis yapacaksın..."

"Tamam, geçiyorum restorana..." Diyerek  cevap yazdım ve telefonu kapatıp çantama koydum. Son kez aynaya baktım.

Üzerimdeki çiçekli beyaz bir elbise, dalgalı siyah saçlarım ve rimelimle hoş görünüyordum. Makyaj yapmayı çok seviyordum fakat makyaj malzemelerinin içindeki bir çok kimyasala alerjim vardı, yalnızca rimel sürebiliyordum. Yüzümdeki çiller benim için doğal bir makyaj gibiydi, kendimi beğeniyordum fakat makyaj yapamadığım için üzülüyordum.

Beyaz ufak çantamı da koluma astığımda, ayakkabımı giyinerek evden dışarı çıktım.

Caddede yürürken taksi arıyordum, telefonum bir kez daha titredi,
Bilinmeyen bir numaraydı, engellediğim numaraya benziyordu, sadece son iki hanesi farklıydı.

"Günlerdir sana yazamamak beni üzdü, rahatsız ettiysem üzgünüm. Sadece sana bir sürpriz yapmaya çalışıyorum... Sıradan bir tanışma olsun istemiyorum, çünkü sen sıradan olamayacak kadar güzelsin."  Okuduğum son cümle yüzümde bir gülümseme oluşturdu.

"Çok güzel güldüğünü söylemiş miydim?"
Diye sordu,

"Söylemedin, çünkü biz seninle hiç konuşmadık? Ayrıca ben bana gizlice mesaj yollayan bir korkaktan değil, cesurca karşıma çıkıp kendini itiraf edebilecek birinden yana kullanıyorum tercihimi."  Yazdım.

"Kimmiş o dümbelek?" Yazdığında kahkaha attım, hayatımda duyduğum en komik hakaretti bu.

"Sen olmadığın kesin, bilinmeyen numaracığım." Yazdım ve telefonumu çantama koyacakken tekrar yazdı,

"Neden bana bilinmeyen numara diyorsun?"

"Adını bilmediğim için olabilir mi?"

"Olabilir."

"Eee? Söylemeyecek misin?"

"Neyi?"

"Adını?"

"21. Yaş gününün son dileği olarak bil, tanıştığımızda da zaten adımla seslenmeyeceksindir."

"Ne gibi?"

"Sevgilim. Gibi..."

"Fazla özgüvenlisin."

"Hayır, fazla aşığım."

Cevap vermeyerek telefonun ekranını kapatarak, çantama koydum. Yanından geçtiğim arabanın aynasından yüzümü gördüğümde, gülümsediğimi fark ettim.

Beni gülümsetmişti.

Beklenen Arayış/ TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin