4. Bölüm

101 82 8
                                    

Ay ben çok zevk alıyorum bunu yazmaktan KWNFLAMSQL

Okuması da yazması kadar keyifli mi gençler? Hiç bu tarz kurgu okumamış biri olarak yazıyorum bu hikayeyi, hatalar çıkacak illa ki...

Her neyse, keyifli okumalar...

🤍🤍

Restoranda üzerime bir önlük giymiştim, yasemin abla yemeklerin hepsinin hazır olduğunu ve sadece servis edeceğimi söylemişti.
Aslında burada çalışıyordum, evimin sokağında bir kütüphanede gönüllü olarak çalışıyordum, geçimimi sağlayan ise İstanbul'da yaşayan ailemdi. Benim için İzmir'e para yolluyorlardı.

Üniversitemi okumak için buraya gelmiştim, çocukluk hayalimdi.
Üniversite de, muhasebe okuyordum.
Okulum bitince ailemin İstanbul'daki ufak işletmesinde muhasebecilik yapacaktım.

Aileme ait tek katlı bir tekstili fabrikası vardı, dededen kalma bir yerdi.
Fakat küçüklükten beri kitaplara aşıktım, bu yüzden kütüphane de çalışmaya başlamıştım üniversitem başlamadan. Tatillerde, boş günlerimde çalışıyordum.

Çok tatlı bir yaşlı amcaya ait, ufak bir kitap kafe vardı kütüphaneye bağlı olarak. Her ikisinde de elimden geldiğince yardımcı oluyordum.

Özge'nin ailesine ait bu restorant ise Alaçatı da, lüks bir mekandı.
Canlı müzik ve içkili bir restoranttı. Buranın en sevdiğim özelliği deniz kenarında olmasıydı.

Normalde çok kalabalık bir çalışma ekibi ve ondan fazla garson vardı fakat bugüne özel bir müşteri olduğu için tek bir kişi yeterli olmalıydı.

Özge'nin küçük kardeşinin okulda gösterisi olduğu için, izinliydi ve yardımcı olmamı rica etmişti. Ara sıra buraya da gelirdim, günlük yevmiye alırdım fakat genelde kutlamalar için kalabalık olduğunda ihtiyaçtan çağırırlardı.

İlk defa böyle bir şey oluyordu, yemekleri hazırlayan yasemin abla ve iki tane temizlik görevlisi dışında kimse yoktu.

Servis yapacağım alanda ise sadece müşteri ve ben olacaktık, bir de eğer bu özel gün için istenmişse, canlı müzik de yapacak bir sanatçı olacaktı.

Menüyü bile müşteri kendisi seçmişti, yasemin abla adamın pimpirikli biri olduğunu ve dikkatli olmam gerektiğini söylemişti. Ben ise bu yüzden hayatımda belki de ilk defa bu kadar stres olmuştum.

"Kızım, yemekleri hazırladım, servis tabaklarına koydum. Al hadi, adamı daha fazla bekletirsek hepimizi dövebilecekmiş gibi bakıyor..." Dediğinde kıkırdayarak tezgahın arkasından çıkıp ön tarafa doğru geçtiğimde adam görüş açıma girdi, otuzlarında olduğuna emin olduğum, buğday tenli, siyah saçlı bir adamdı. Sıfıra vurulmuş saçları, keskin yüz hatları ve takım elbisesi ile çok çekici görünüyordu.

Adamın gözleri birkaç saniyeliğine gözlerime dokundu, ona arkamı dönüp tezgahın üzerinden tabakların içinde olduğu tepsiyi elime aldığımda, adamın gözlerinin hâlâ üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.

Tepsiyi alıp, masaya yöneldiğimde gözüm sadece yemeklerin üzerindeydi, bir sakarlık yapmaktan korkarak yavaşça masanın yanına ulaştığımda, tabakları tek tek masaya dizdim. Salata, mezeler ve tabanında püre olan soya soslu tavuk yemeği vardı. Bir de şarap, beyaz şarap.

Arkamı dönüp gidecekken, "Hanımefendi bir kadeh şarap daha getirebilir misiniz?" Diyen sesle olduğum yerde durdum, geri döndüğümde boş kadehi gördüğümde şaşkınlıktan dilim lal olmuştu.

Sadece birkaç saniye önce o kadehin dolu olduğuna yemin edebilirim.

"Tabii" dedim gülümseyerek, adamın gözleri gülümsememe kaydı.

"Hatta iki kadeh olsun," dediğinde sorgulamadan kafamı salladım, sanırım hızlı içtiği için yedek olarak falan istiyordu. Tezgaha yaslanıp, "iki kadeh daha istiyor," dediğimde yasemin abla kafa sallayarak kadehleri hazırladı, tepsiye kadehleri koyarken duyduğum gitar sesiyle kafamı sahneye çevirdim,

Canlı müzik vardı, sevinçle gülümsedim. Bu benim en sevdiğim şarkıydı, üstelik buradaki sanatçıları hep çok sevmiştim, denize karşı oturup güzel bir sesten en sevdiğim şarkıyı dinleyerek bir şeyler içmek istiyordum.

Bir an önce işimi bitirmek için hızlı adımlar atarak masaya yaklaştım ve kadehleri masaya koyduğumda adam tekrar konuştu,

"Bana eşlik edebilir misiniz?"

Beklenen Arayış/ TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin