3.bu son şansım olabilir🌟

112 8 1
                                    

*hatırlatma~

evet evet kendimi ecelimin kollarına bıraktım.

hissetiğim hafif sarsılmayla, yavaşça gözlerimi açtım gözlerimi açar açmaz, beni siyah tavan ve araba camları karşıladı.Böylece araba da olduğumu anladım, hemen ellerimden destek alarak, yattığım yerden doğruldum.

başımı sağ tarafa doğru çevirip baktığımda, ön sürücü koltuğunda oturmuş, arabayı kullanan siyah şapkalı adamla iliklerime kadar irkildiğimi hissetim, ayaklarımı koltuktan indirerek, normal bir şekilde oturdum.

cam dan dışarıya baktığımda, havanın aydınlanmaya başladığını gördüm, ben en son camdan atlamıştım, ve sonra... sonrası karanlık o anlara dair hiç birşey hatırlamıyorum.

acaba kaç saat tir bu haldeydim, en son hava karanlıktı "bayıldın" tanıdık ses beni ürküterek, siyah şapkalı adama bakmamı sağladı, ben ona bakarken o bana hiç bakmadı.

gözlerini yoldan ayırmadan tekrar konuştu "sen bayılalı yaklaşık bir saat oldu" muhtemelen korkudan bayılmış olmalıyım, yada fazla stresten, bir saat mi? bir saat tir yoldamıyız? nereye gidiyoruz ki? eğer konuşa biliyor olsaydım, çekinerekte olsa o na nereye gittiğimizi sorardım.

"birazdan karşımıza bir çevirme çıkacak, sakın tuhaf tuhaf hareketler yapma, otur oturduğun yerde, tek bir hareket yapma, tamam mı?"

olumlu anlamda başımı salladım, zaten onlara hiç birşey diyemezdim, o da bunun bilincindeydi ve oldukça rahat görünüyordu, biraz daha ilerledikten sonra, gerçekten de az ilerimizde polis arabaları ve polisler gördüm.

tanrım korkmaya başlamıştım, polislerden korkacağım hiç aklıma gelmezdi, ama korkuyordum işte sonuçta düşününce bende suçlu sayılmazmıydım? olayı biliyordum polisi aramadım, gerçi arasam sanki konuşa bilecektim, neyse sonuçta hiç birşey bu durumu değiştiremez.

şu an bu adamın yanındayım, bilmediğim bir yere gidiyorum, araba durduğunda, bize doğru gelen polisi gördüm, terlemeye başladığımı hissetim, polis ön taraftaki camın yanın da durdu, siyah şapkalı adam camı açtı.

"iyi günler efendim lütfen kimlik ve ehliyet" siyah şapkalı adam yan koltuğa doğru uzandı ve koltuğun önündeki yerden, belgeler çıkardı adama verdi ve kimliğinide uzatı.

polis biraz uzaklaştı, elindeki belgelere bakmaya başladı, ben camdan polise bakarken, siyah şapkalı adam bana doğru döndü, koyu kahve rengi gözlerini gözlerime dikti.

bu adamı hiç inceleme fırsatı bulamamıştım, gözleri, burnu, teni, kaşları, alnına dökülen saçları ve dudakları bu adamın muazam bir yüzü varmış da, ben telaştan farkedememişim karşımda ki adam sanki özene bözene yaratılmış gibiydi.

heyecan bütün bedenimi ele geçirmişti, hatta öyleki nefes almadığımı dahi yeni farkediyordum, nefesimi tutmayı bırakıp, nefes almaya başladım.

"buralarda çok fazla bar var. oyüzden herkese alkol testi yapıyorlar bende şimdi aşağıya inicem, sende burda uslu uslu otur tamam mı? kaçmaya felan kalkışayım deme dediklerimin aksini yaparsan, yaşadığın tüm anları unut ve kendini ölmüş bil" dedi siyah şapkalı adam. dedikleri koltuğa biraz daha sinmemi sağlamıştı özellikle son dedikleri.

dediği gibi oldu, polis ona aşağı inmesini söyledi. o da aşağıya indi, şuan da içinde bulunduğum arabadan oldukça uzaklaşmışlardı onu göre biliyordum, dört araba ilerideydi ve arada oldukça mesafe vardı, bu mesafe bende kaçma isteği uyandırıyordu.

gerçekten kapıyı açıp kaçmak istiyordum, daha iyi görebilmek için, ön taraftaki cama daha çok yaklaştım, siyah şapkalı adamı gördüm etrafında üç polis ve bir adam daha vardı. başka bir adama test yapıyorlardı, bu da demektir ki siyah şapkalı adam sırasının gelmesini bekliyor.

hemen geri çekilerek arkama yaslandım derince nefes aldım, aklımı kullanmalıyım eğer şimdi arabadan çıkar ve kaçarsam siyah şapkalı adama farkettirmeden kaça bilirdim, ancak beni fark edersede yanındaki polislerden dolayı benim peşime düşemezdi.

evet kaçmalıyım belkide bundan başka şansım olmayacak, bu son şansım olabilir, biranda içimden gelen cesaretle elimi kapının kulpuna attım, kapıyı açtım ve arabadan çıktım kapıyı tekrar kapadım, siyah şapkalı adamın olduğu tarafa baktım, bana bakıyordu tanrım bana bakıyordu gözleri gözlerimle buluştuğu an kalbim çıldırmış gibi atmaya başladı, hızlı hızlı nefes almaya başladım oksijen yetmiyordu asla yetmiyordu, bacaklarım zangır zangır titriyordu.

siyah şapkalı adam ifadesiz bir şekilde bana baktı yavaşça gözlerini kapadı, hafifçe başını iki yana salladı gözlerini açtı, hiç birşey yapmıyordu sadece öylece bana bakıyordu.

ayaklarım beni kaçmaya, kurtulmaya sürükledi koşmaya başladım, deli gibi koşmaya başladım arkama bakmadan, yarın yokmuşçasına koşuyordum koşarkende etrafıma bakmayı ihmal etmiyordum, etrafta pek fazla insan yoktu, boş sokaktan arada bir araba geçiyordu.

durdum gördüğüm şeye inanamıyordum bir karakol evet evet kurtuldum gerçekten kurtuldum, etrafı buslu buslu görmeye başladığımda gözlerimin dolduğunu anladım ve göz yaşlarımı serbest bıraktım.

hızlı adımlarla karakolun önüne geldim, kontrol etmek amaçlı arkama baktım, yoktu ne o nede bir başkası yoktu, şimdi bu kapıdan içeriye girersem bir şekilde derdimi anlata bilirim, ama ya yanlış anlaşılırsam, ya beni o na yardımcı olmaktan suçlarlarsa, ya beni onun ortağı sanarlarsa, yada bana inanmazlar beni deli sanarlarsa, tüm ihtimaller gözümün önünden geçiyordu.

bir yanım beni içeri girmeye zorlarken, diğer yarım girmememi istiyordu, gir diyen yanımı dinlemeliydim girmeli ve olabildiğince derdimi anlatmaya çalışmalıydım sonunda herşeyi göz önünde bulundurarak içeri girdim.

içeride bir kaç polis, koltuklarda oturan iki üç insan vardı hemen ilk gözüme kestirdiğim polisin yanına gittim, orta boylarda siyah saçlı, yeşil gözlü bir adamdı kolundan tuttum ve bana bakmasını sağladım "buyrun" dedi polis.

tabiki konuşamazken, ona birşeyler anlatamazdım, bende hemen işaret diline başvurdum, karşımdaki polis "konuşamıyormusunuz efendim" dedi.

bende evet anlamında başımı salladım, beni onayladı.

"o zaman sizle bir arkadaşın yanına gidelim, ben işaret dili bilmiyorum, derdinizi ona anlatırsınız" dedi kibarca kafamla onayladım, adamı takip etmeye başladım, uzun bir koridorda ilerliyorduk, etrafta oturan bir kaç insan ve bir kaç kapı vardı.

bir kapının önünde durduk ve adam kapıyı tıklatı, içeriden kalın ve gür bir erkek sesi, gel diye bağırdı. polis kapıyı açtı birlikte içeri girdik, koltukta oturan kişi kırk elli yaşlarında bir adamdı.

polis konuşmaya başladı "bu çocuk konuşamıyor, bende işaret dili biliyorsun diye sana getirdim, onunla ilgilen" dedi ve oda dan çıktı.

BÖLÜM SONU İNŞ BEĞENMİŞSİNİZDİR YAZIM YANLIŞI VE NOKTALAMA İŞARETİ HATALARININ KUSURUNA BAKMAYIN LÜTFEN
JUNGKOOK A ŞANS DİLEYİN:)
905 KELİME

Kabullenmek/TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin