4.jungkook lütfen🥀

101 9 3
                                    

*hatırlatma~

polis konuşmaya başladı "bu çocuk konuşamıyor, bende işaret dili biliyorsun diye sana getirdim, onunla ilgilen" dedi ve oda dan çıktı.

masada oturan, adam eliyle siyah tekli deri koltuğu göstererek "geç, genç adam otur" dedi. bende dediği gibi yaparak koltuğa oturdum.

ellerimi önümde birleştirerek başımı önüme eğdim, yerde salladığım ayaklarımı izlemeye başladım, sol ayakabımın bağcığı çözülmüştü, iyiki üstüne basıp düşmedim, diye düşünerek başımı kaldırdım geldiğimden beri hiç konuşmayan adam a baktım.

bana tuhaf tuhaf bakıyordu, açıkçası diğer adamda bana bu şekilde bakmıştı ve sokakta karşılaştığım diğer insanlarda hey neden hepsi bana bu şekilde bakıyordu, bir türlü anlam verememiştim.

daha sonra adamın beni baştan aşağı süzdüğünü anladığım an, aklıma dank eden şeyle hemen üstüme baktım, of hayır hayır ciddenmi şu an siyah beyaz, üstünde sevimli panda desenleri olan, pijama takımım üstümdeydi altı şort, üstü de kolsuz bir ceket gibiydi.

ah hayır rezil oldum, gerçekten fena halde rezil oldum, kim bilir beni gören insanlar neler düşünmüştü, gözlerimi üzerimden ayırıp utançla başımı kaldırarak, oturan adama baktım.

bana tebesüm ederek "bana ne söyliyeceksin genç adam?" dedi. işaret dili ile ona kağıt ve kalem istediğimi söyledim beni anlamış olacak ki, çekmeceden çıkardığı, kağıdı ve siyah beyaz desenli bir kalemi bana uzatı.

ne yapmam gerektiğini gayet iyi biliyordum, masaya uzanarak üstündeki kağıdı ve kalemi aldım, titreyen elimle başımdan geçen herşeyi yazmaya başladım, yazmam bitiğinde kağıdı oturan adama uzatım.

oturduğu yerden hafif öne doğru uzanarak, elimdeki kağıdı aldı ve okuduğunu belli edercesine mırıltılar çıkarıyordu, yaklaşık bir dakika daha kağıda baktıktan sonra, kağıttaki bakışlarını kaldırarak benim gözlerime kitledi, tam birşey söylemek için dudaklarını aralayacağı sırada kapı tıklatıldı.

adam bakışlarını benden ayırarak kapıya baktı, ardından "gel!" diyerek bağırdı, kapı açıldığında, içeri bir polis girdi ve hemen arkasından, içeri giren kişiyle beynimden vurulmuşa döndüm.

siyah şapkalı adam tam polisin yanında durmuş, sırıtarak bana bakıyordu, bu hareketi oturduğum yerde daha çok küçülmeme sebep olmuştu, resmen donmuş kalmıştım, hatta öyleki artık titreyen ellerimin bille titremediğini farkettim, karnıma hafif hafif sancılar girmeye başlamıştı.

bu herif beni nerden buldu? niye geldi? ama her neyse ben ona şimdi göstericem, onu içeri atıracağım.

siyah şapkalı adamın önünde ki polis konuşmaya başladı "beyefendi bu çocuğun abisi olduğunu söyledi" dedi. adamın dediklerini iyice algıladığımda gözlerim fal taşı gibi açılmış, şaşkın şaşkın önümdeki iki adama bakıyordum.

oturan adama baktım, herşeyi yazdığım ve siyah şapkalı adamdan bahsetiğim kağıt hala ellerindeydi, kağıdı hışımla oturan adamın ellerinden çektim ve kağıt daki *siyah şapkalı bir adamdı* diye yazdığım bölümü göstererek, siyah şapkalı adamı işaret ettim.

adam gülmeye başladı ve "hey biz içeriye bir katilin girdiğini farkettmiyecek kadar aptalamı benziyoruz, sence hem onun siyah bir şapkası bille yok" son söylediği şeyle dönüp, siyah şapkasız adama baktım, evet siyah şapkasız adama, kendisini böyle tarif edeceğimi tahmin etmiş olmalı ki siyah şapkasını çıkarmış.

işte şimdi gözlerim dolmaya başlamıştı, siyah şapkasız adam konuşmaya başladı "kusura bakmayın efendim" diyerek oturan adamın yanına ilerledi ve kulağına eğilerek sessizce konuşmaya başladı, ancak bende duya biliyordum.

Kabullenmek/TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin