*hatırlatma~
gülümseyerek jimin'i başımla onayladım ve kutudaki yavruyu yavaşça, incitip, korkutmayacak şekilde sevdim.
"o çok tatlı değilmi kookie?" dedi jimin. bende evet anlamında başımı salladım.***
çoktan yemeğimizi yemiş, salonda jimin ile oturmuş, kutudaki küçük yavru kuş a, ekmek kırıntılarını azıcık su ile ıslatarak, yediriyorduk. yavru kuş küçük gagasını açarak, ona verdiklerimizi kabul edip yiyor, daha fazlası için gagasını açıp kapatıyordu.
ne kadar tuhaf şu durumda oturmuş, bir yavru kuş'u besleyip seviyorum, benim şuan kaçırıldığım için, içinde bulunduğum durumu sorgulayarak köşeme çekilip ağlamam gerekmiyormu? yani şey genelde dizilerde böyle oluyor, sorun bende mi acaba?
"ahhhh!" birden parmağımda duyduğum acı hissiyle, hemen parmağımı çektim ve parmağımı ısırmış olan yavru kuş'a baktım. tatlı tatlı bakıyordu bana.
jimin'in kıkırtısını duymamla birlikte jimin'e baktım. eliyle ağzını kapamış kıkır kıkır gülüyor, bir kuş'a bir bana bakıyordu, gülmesini zar zor durdurarak dudaklarını araladı ve konuşmaya başladı "aay kookie suratını görmeliydin" diyerek tekrar dan kocaman bir kahkaha patlatı.
onun gülmesiyle bende sinsi sinsi güldüm ve jimin'in üstüne atlayarak, onu gıdıklamaya başladım. jimin hem gülüyor, hemde benden kurtulmaya çalışıyordu.
bende jimin'in bu haline gülerek, onu gıdıklamaya devam ediyordum. tam o sırada içimdeki izlenme hissiyle, salon kapısına döndüm ve gördüğüm bedenle hareketlerimi durdurarak, gülmeye son verdim.
taehyung elindeki paketlerle, kapı eşiğinde dikiliyordu. göz göze geldiğimiz an gözlerimi kaçırarak, masanın üstündeki kutunun içindeki yavru kuşa bakmaya başladım. jimin'de nihayet gülmeye son verip, yattığı yerden kalkarak, bağdaş kurarak oturdu ve konuşmaya başladı.
"n'oldu hyung?"
"size birşeyler aldım, onları vermeye geldim" diyerek elindeki paketlerle birlikte yanımıza geldi taehyung ve elindeki paketlerden birkaçını jimin'e verdi.
"teşekkür ederim hyung"
"rica ederim"
taehyung elindeki paketlerlerle birlikte, tam önümde durdu ve kalan paketleri bana uzatı. yine onunla göz teması kurmadan, elindeki paketleri aldım.
taehyung arkamızdaki koltuğa geçmiş ve tam benim arkama oturmuştu, bunu hissetim. jimin elindeki en küçük paketten küçük bir kutu çıkardı ve büyük bir heyecanla kutuyu açtı, kutunun içinden çıkan, kelebekli kolyeyi eline aldı ve arkamda oturan taehyung'a dönerek "yaa hyung çokkkk teşekkürler" dedi jimin.
arkamda oturan taehyung "rica ederim" dedi. jimin elindeki kolyeyi avuç içine koyarak, incelemeye başladı. ardından bana dönerek "sen açmayacakmısın kookie?"
gözlerimi jimin'den ayırarak, kucağımda duran paketlere baktım ve gri renkli, orta boylarda olan paketi, sağ tarafıma diğerlerinide sol tarafıma koyarak, sağ tarafıma bıraktığım gri paketi tekrar kucağıma koydum. paketi açarak içinden çıkan beyaz renkli, üstünde gayet şık bir yazı stili ile...
"you and min sun and moon" (sen ve ben güneş veya ay)
yazan tişörte baktım, tişört tam benim giyim tarzıma uyuyordu. sevdiğim boyda, bol ve rahat görünüyordu, bu beni mutlu etmişti, bunları taehyung almıştı, hepsini ve yalnızca kardeşine değil, banada almıştı benide düşünmüştü.
birden heyecanlandığımı ve içimi anlamlandıramadığım bir huzurun kapladığını hissetim, mutlu da oldum buna sevindim, ama neden bu kadar sevindim ki? alt tarafı bir tişört, ben bir tişört için böyle duygular hissetmezdim ki, tanrım neydi bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabullenmek/TAEKOOK
Fanfiction*avlarını öldürmek için,gece vakti evlerine giren taehyung,hemen işini bitirip çıkmayı düşünüyordu,taki duvardaki aile resmindeki,konuşma engellisi jungkook'u görene kadar* Ukekook Semetae KALBİNİZDE DEVAM ETTİRİN...