operasyon başlasın✊

50 4 0
                                    

*hatırlatma~

hey! ben jeon jungkook, sadece ruhuyla yaşayan, bedenini bir köşede unutmuş çocuk. ancak bir gece... soğuk bir el tuttu elimi, yalnızca eli soğuktu onun, peki ya kalbi? kalbi sıcacıktı. ve o bu ruha hayat verdi, bedenini unutan ruh bir anda bedeniyle buluştu ve yeniden doğdu.

***

hepimiz kapının önünde, hazırlanmış bir şekilde, jin'in gelmesini bekliyorduk. namjoon ve taehyung bol bol öfleyip püflüyor, bizse jimin ile onların bu haline gülümsüyorduk, merdivenlerden gelen adım sesleriyle, merdivenlere baktığımızda, görüş alanımıza giren jin'e baka kaldık.

sanki ev basmaya değil de, partiye gidiyormuşuz gibi bir hali vardı. üstünde siyah bir tişört, tişörtün üstünde siyah deri ceket, altında ise deri siyah bir pantolon vardı. saçlarına dalgalar vererek şekilendirmiş ve bir gözlük takmıştı. elinde ise şık siyah bir çanta vardı.

bu görüntüsü bana biraz komik gelmişti, aynı şey gibiydi, hızlı trenede bineyim, ama saçım bozulmasın "aaa niye öyle bakıyorsunuz ya utandırıyorsunuz beni, bende biliyorum ne kadar harika göründüğümü" dedi jin. sağ elini beline koyarak gülümsedi.

"ah jin ah" diye homurdanarak, kapıyı açtı namjoon ve evden çıktı. jin ise arkasından bağırarak, "namjoon! insan bir kibarlık yaparda, elimi tutar şuradan havalı bir çıkış yaparız, ama yokk!"

jin'in tripleri eşliğinde evden çıktık, tamda taehyung'un planında olduğu gibi, iki araba vardı. taehyung ile ben aynı arabaya, jin, jimin ve namjoon'da diğer arabaya bineceklerdi. yani bu da demek oluyorki, taehyung'la baş başa bir yolculuk yapacaktım.

arabaları görür görmez ilk dikkatimi çeken şey, iki arabanında plandaki gibi siyah olmasıydı, taehyung'un bu arabaları seçme sebebi ise, gece ile uyum için de olmaları ve diğer renklerdeki arabalara göre, daha az fark edilmeleri idi.

taehyung ile öndeki arabaya bindik. taehyung sürücü koltuğunda, ben ise yanındaki koltuktaydım. taehyung aynadan bakarak, namjoon'un hazırız (👍) işaretini gördüğünde gaza basarak, arabayı harekete geçirdi.

şuan ne yalan söyleyeyim çok heyecanlı ve stresliyim bir malikaneyi basacağız, ve malikaneyi tamamen dağıtarak, dökeceğimiz benzinlerle birlikte ateşe vereceğiz. taehyung'un bahsetiği, flaş belleği de bulacağız.

bu gerçekten beni oldukça heyecanlandırıyor. oraya gittiğimizde ne yapacağımı inanın bende bilmiyorum, taehyung sağlam bir plan yapmıştı, buna güveniyorum düşününce plan çok akla yatkın bir planmış gibi geliyor. bu benim içimi rahatlatıyor, ama yinede korkuyorum, sonuçta hiç başkasının evine bu şekilde girmedim ve böyle şeyler yapmadım.

aslında taehyung jimin ve beni gözlemci olarak seçmişti ama ben ne yapıp ne edip taehyungu etkilemeyi başarmıştım böylece bende artık içerde onlara yardım ede bilecektim

***

nihayet gideceğimiz malikaneden bir öte sokağa geldiğimizde, taehyung arabayı park etti. hemen arkasından da namjoon bizim bulunduğumuz arabanın arkasına arabayı parketti, taehyung hiç birşey söylemeden, arabadan indi ve bagaj daki benzin bidonlarını çıkardı bende hemen indim ve kaldırımda duran bizimkilerin yanına gittik.

etrafta bizden başka kimse yoktu, hiç bir bina'nın ışığı yanmıyordu. muhtemmelen herkes mısıl mışıl uyuyordu. "şimdi planı son kez anlatıyorum" dedi taehyung. herkes onayladıktan sonra, anlatmaya başladı.

"aynen plan'da olduğu gibi, jimin ve jungko- ee pardon, yani jimin dışarıda gözcülük yapacak, eğer biri gelirse, telefonla bizi arayıp haber verecek. ilk ben ve namjoon malikane'nin bahçesine gireceğiz ve adamları etkisiz hale getireceğiz. ardından jin ve jungkook'da içeri girecek, eve gireceğiz evin sahibi zaten evde değil, oyüzden işimiz oldukça kolay olacak. eve girdikten sonra, benzinleri alt ve üst kat olmak suretiyle her yere, çıkış kapısına kadar dökeceğiz. sonrada flaşı bulup çıkış kapısına yöneleceğiz, ardından'da evi ateşe verip kaçacağız."

namjoon ellerini birbirine vurarak "tamam hadi gidelim" dedi. taehyung'da başıyla onayladı.

"jimin sen şu ağaçların yanına git"

"tamam hyung" jimin koştura koştura ağaçların arkasına geçip, yere çöktü "jin, jungkook sizde burada bekleyin"

"tamam dikkatli olun" dedi jin. namjoon ve taehyung malikane bahçesine giriş yaptığında, ikisinden birinin bahçeden çıkmasını beklemeye başladık. "ah tanrım! jungkook biliyormusun, bu benim 12. görevim ama buna rağmen çok heyecanlıyım sende heyecanlımısın?" dedi jin.

12.görevi mi? vay canına, cebimden kalemimi ve defterimi çıkararak, hızlı bir şekilde "evet hemde çok" yazdım ve görebilmesi için, defteri jin e çevirdim.

kıkırdayarak "bu gidişle alışacaksın gibi duruyor, neden biliyormusun?" parmağıyla yaklaşmam için bir işaret yaptı, bende jin'e yaklaştım. jin sırıtarak "çünkü taehyung'a aşıksınnnnn!" diye bağırdı. bu dediğiyle gözlerim fal taşı gibi açılırken, sessiz olması için parmağımı dudaklarıma koyarak, sessiz ol işareti yaptım.

nerden çıkarmıştı'ki şimdi. jin beni omuzumdan hafif yilterek "hadi ama bana söyleye bilirsin, hem taehyung'da sa-" jin'in konuşmasını bölen şey, malikane'nin bahçesinin önünde, sadece bizim duya bileceğimiz şekilde, bize bağıran namjoon'du.

"jin jungkook gelin!" jin'le birbirimize baktık, jin koşmaya başlayınca bende peşinden koşarak, malikane bahçesinin girişine ulaştım. namjoon bizi içeri aldığın da, hızlı adımlarla namjoon'u takip etmeye başladık.

malikane kapısının önünde dikilen taehyung'u ve yerde yatan iki adamı görmemle birlikte, kalp atışlarımın hızlandığını hissetim. adamlara basmamak için dikkatlice geçtim, taehyung elindeki aletle kapıyı açmıştı, hepimiz içeri girdik.

işte şimdi operasyon başlasın

içeri girer girmez dikatimi ilk çeken şey, tavandaki büyük altın süslemeli avizeydi. ev beyaz ağırlıklıydı, ferah bir görünümü vardı. taehyung elindeki bidonlardan birini benim, diğerini jin'in önüne koydu.

"jin, jungkook siz yukarı katla ilgilenin, bizde namjoon'la burayla ilgilenicez" dedi. onu onaylayarak yerdeki bidonları aldık ve yukarı kata çıktık. jin bana dönüp "şu üç oda bende, diğer üç oda da sende" dedi. hızlıca başımla onayladım.

jin odalardan birine girince, bende kendi girmem gereken odalardan birine girdim. oda bir çalışma odasına benziyordu, köşede siyah bir masa ve koltuk, masanın önünde ise, deri bir koltuk vardı. diğer tarafta ise camlı siyah bir dolap vardı. içindeki dosyalar gözüküyordu, dosyaları görmemle birlikte, ilk önce flaş'ı bulmaya karar verdim.

büyük siyah dolaba ilerledim ve hızlı hızlı dosyaları karıştırmaya başladım. hiç birşey bulamayınca, yerdeki dosyalara benzin döktüm ve masaya doğru ilerledim, masanın çekmecelerini karıştırmaya başladım.

çekmeceyi karıştırırken, küçük bir kutu buldum. kutuyu açar açmaz, iki adet flaş görmemle, kalbimin tekrar hızlı hızlı atmaya başladığını hissetim. flaşları aldım ve odanın heryerine benzin döktüm. ikinci odayada aynı şekilde yaptım.

üçüncü odaya girdim. burası bir yatak odasıydı, hemen dolaba ilerledim ve dolapta'ki herşeyi yere atarak, üzerlerine benzin döktüm. odanın her yerine benzin döktüm ve yatağın yanında duran, küçük komidin'e ilerledim.

komidin'in çekmecelerini açarak, bakmaya başladım. bellki işe yarar birşey bulurum diye, en alt çekmeceyi açtım ve içindeki büyük kutuyu çıkardım. kutunun kapağını açar açmaz gördüğüm şeyle dona kaldım...

BÖLÜM SONU
AYY ŞUAN FİC NEREYE GİDİYOR BİLMİYORUM AMA GÖRCEZ KSJSKSJSKKS😁
988 KELİME

Kabullenmek/TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin