*hatırlatma~
komidin'in çekmecelerini açarak, bakmaya başladım. bellki işe yarar birşey bulurum diye, en alt çekmeceyi açtım ve içindeki büyük kutuyu çıkardım. kutunun kapağını açar açmaz gördüğüm şeyle dona kaldım...
bu fotoğraflar çok tanıdık gelmişti. bunlar... bunlar benim fotoğraflarım, kutuda'ki tüm fotoğrafları yere döktüm. bir tanesini elime aldım, burada üstüm çıplak bir şekilde, ağlayarak yerde oturuyordum.
bu an bana çok tanıdık gelmişti, bir anda aklıma nüfuz eden görüntülerle gözlerim doldu, bunu o pislik herif çekmişti, annemin patronu johan çekmişti. bu fotoğrafı çektiği gün yine evimize gelmişti ve odamdayken, beni zorla yatağa oturturup, üstümü çıkartıp, bana dokunmaya çalışmıştı. bende ondan kaçayım derken, yataktan düşmüştüm ve ağlamaya başlamıştım, bunu o anda çekmiş olmalıydı.
tekrar yerdeki fotoğraflara baktığımda, bir tanesinin arkası dönüktü ve birşey yazıyordu, fotoğrafı çevirerek ne olduğuna baktığım da, gördüğüm şeyle, gözümden bir damla yaş firar eti ve fotoğrafın üstüne düştü.
fotoğraf bu lanetin, ilk başladığı zaman cekilmişti. o günü çok iyi hatırlıyorum, o zamanlar bu adamı ilk görüşümdü. adam, annem ve babam salonda otururken, ben odama çıkmıştım. gayet normal bir şekilde, yatağımda oturuyordum ve birden o adam gelmişti.
sonra... sonra bana dokunmuştu işte, o iğrenç elleriyle bana dokunmuştu ve o kadar çığlık atmama rağmen, beni kurtarmaya ne annem, ne de babam dediğim kişi gelmişti.
evet konuşamıyordum, yardım edin diye bağıramıyordum, bellki ancak çığlık ata biliyordum. ama onlar çığlıklarımı duymalarına rağmen, gelmemişlerdi. fotoğrafın arkasını çevirerek, ağlamaktan bulanıklaşmış görüşümle yazan şeyi okudum. "jeon jungkook" yazıyordu.
fotoğrafı yere bırakarak, başka bir fotoğrafı aldım. fotoğrafta bir bankta oturmuş, zoraki birşekilde gülümsüyordum.
bu fotoğrafta johan pisliğinin, anne ve babamdan izin alarak, beni zorla luna parka götürüşüydü. beni zorla bir yerlere götürüyordu. johan denilen herif, bunu bir çok kez yapmıştı.
hatırlıyormusunuz? ben dışarı çıkamıyorum demiştim ya. işte o sözümün hâlâ araksındayım ve onu neden demiştim biliyormusunuz? çünkü bu pislikle dışarı çıkmak, zaten bir iş genceydi. beni sürükleye sürükleye götürürdü, o ne isterse o olurdu, yanımdan hiç ayrılmazdı ve bende evde kapana kısılmış halimden farklı hissetmezdim. bana sanki hiç dışarı çıkmamışım gibi gelirdi. yanında rahat rahat nefes alamazdım bille.
bir insan luna parkı sever değilmi? eğlenip güzel anılar biriktirir, ama benimki hiçte öyle olmamıştı işte, hiç eğlenememiştim, mutlu olamamıştım, fotoğrafı tam yere koyacaken gözüme bir beden takıldı.
fotoğrafı iyice yaklaştırıp, gözlerimi kısarak baktığımda, arkadaki simsiyah giyinmiş beden bana tanıdık geldi. biraz daha incelediğimde, nefes alamadığımı hissetmeye başladım, o gün çekilmiş olan bir fotoğrafı da elime alarak, baktığımda, artık emin olmuştum. orada da arkadaydı ve bize bakıyordu.
nefes alamadığımı hissetim, hızlıca oturduğum yerden kalkarak, cam'a doğru gideceğim sırada, yüzüm karıncalandı ve başım döndü, yatağın yanına çökerek yatağa sırtımı yasladım ve derin derin nefes aldım. gözlerimi kapadım ve kollarımı dizlerimin etrafına sararak, kendime çektim, başımı dizlerimin arasına gömdüm.
herşey yalanmıydı yani? bunca şey, beni öncedende tanıyormuydu, neden her iki fotoğrafta da, tam arkada bize bakıyordu. üstelik fotoğraflar luna parkın farklı yerlerinde çekilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabullenmek/TAEKOOK
Fanfiction*avlarını öldürmek için,gece vakti evlerine giren taehyung,hemen işini bitirip çıkmayı düşünüyordu,taki duvardaki aile resmindeki,konuşma engellisi jungkook'u görene kadar* Ukekook Semetae KALBİNİZDE DEVAM ETTİRİN...