*hatırlatma~
bu iyiydi,tabi ama aklımı kurcalayan birşey vardı,bu adam şu an napıyordu?bana neden,beni burada bekle dedi?neden benide onlar gibi öldürmedi?yada beni öldürecekmi?
Ben aklımda ki sorularla baş etmeye çalışırken, adamın ayak seslerini duydum. ben seslere kulak verirken, yaklaşan adım sesleriyle dibimde bitti, sağ elinde birşey olduğunu farkettim.
ne, hey ben yanlış mı görüyorum, yoksa bunlar benim ayakkabılarım mı "bunların senin olduğunu düşündüm doğrumu" onu onaylamak adına kafamı olumlu anlamda salladım "iyi o zaman al bakalım hemen giy"
ne ne ne ayakabılarımı neden giyiyorum ki, yoksa beni ormanlık bir yere götürücek, orada öldürecek, ve uçurumdan aşağıya mı atacak "hadi!" adamın, adeta bağırarak emir vermesi üzerine, korku ve gerginlikle ayakabıları elinden aldım.
yere koydum ve giydim, ancak birinin bağcığı açıktı, bağcığı bağlamak için eğildim, bağcıkları bağlamak için elime aldığım sırada, ellerimin tir tir titrediğini farkettim.
içimde derin bir nefes çektim, bağacıkları bağladıktan sonra, kalktım ve karşımdaki adamın ifadesiz bir şekilde bana baktığını gördüm.
bana bakarak derin bir iç çekti ve aniden kolumu tuttu, kolumu tutmasıyla ne yapacağımı bilemeyerek kolumda ki elini itmeye çalıştım, benim elini itmeye çalışma çablarım üzerine çatık kaşlarıyla bana döndü, gözlerinden okuyordum bana oldukça kızgındı, öfke ile bakıyordu "bana bak zaten iyice işimi bok etin şimdi bana karşı geleyim deme!"
ne yapa bilirdim ki? hah tabiki hiç birşey, adam beni kolumdan tutup, sürükleyerek camın önüne getirdi. bir eli benim kolumdayken, diğer eliyle kapalı olan pencereyi açtı, ve bakışlarını bana çevirdi.
"bana bak şimdi, sana iki tane seçenek sunuyorum, ya şimdi benimle birlikte buradan kaçarsın, ya da" işaret parmağıyla, yerdeki ölü bedenleri göstererek.
"senide onların yanına postalarım hangisi?" iki seçenekte gerçekten birbirinden berbat, ne yapıcam şimdi daha önce hiç görmediğim, tanımadığım ve üstüne üslük katil olan bir adamlamı kaçıcam, yoksa burda, bu genç yaşımda yoktan yere ölücekmiyim.
hah tanrım göt korkusu işte, tabiki biri şeçmeliydim başka şansım varmı? yok zaten iki türlüde öleceğimi düşünüyorum, ama yinede yaşamaya çalışmalıyım, değilmi? hem benim daha hayallerim var.
evet kararımı vermiştim, onunla gidecektim ancak bunu ona nasıl söyleye bilirimki, karşımda durmuş bana dik dik bakıyor, sinirle soluyordu.
"hızlı ol biraz hangisi?" şaka gibi, eğer biraz daha böyle put gibi dikilirsem olacaklar belliydi, hemen ne yapa bileceğimi düşünmeye çalıştım, hey işaret dili, işaret dili biliyormuydu.
ben korkudan titreyen ellerimle işaret diliyle konuşamadığımı anlatmaya çalışırken, o ise bu aptal ne yapıyor, der gibi bakıyordu.
"ne yapıy-" lafını tamamlamadan durdu ve bana şaşkın bir ifadeyle baktı "ah konuşamıyormusun?" beni anladığı için, kafamı heyecanla aşağı yukarı salladım, sağ elini şakaklarına götürdü, başı ağrıyormuş edasıyla okşadı.
aniden gülmeye başladı sinirden gülüyordu, bu belliydi "ahş gerçektenmi, bir bu eksikti, velet o da tam oldu harika" kendimi aşırı baskı altında hisediyordum, bıkınlıkla of layan adama baktım.
"o zaman sana şöyle sorayım, çocuk benle misin?" tekrar, yerdeki ölü bedenleri işaret etti "onlarlamısın?" bu dediğiyle yutkunmam bir oldu, bir ona bir yerdeki bedenlere baktım, düşünmeye bille gerek yoktu.
elimle pencereyi işaret etiğimde, gözlerimin içine bakan gözleri parladı, dudakları nın kenarları, aldığı cevaptan memnun olduğunu belirtircesine, yukarı doğru kıvrıldı.
"aferin akıllıca bir karar... gidiyoruz"
gerçekten camdan mı atlıyacağız, bu adam deli "ilk önce ben atlıyacağım, benden sonrada sen, ben aşağıda seni bekliyor olacağım, atladığında seni tutucam ve sakın, aşağıya atlamamazlık yapayım deme, aksi takdirde" cümlesine devam etmeden acıyan gözlerle bana baktı.
"iki kişiyi öldürmekten içeri girersin, sonuçta konuşamıyorsunda, kim sana inanırki... hadi aşağıda seni bekliyor olacağım" ne diye bilirimki, haklıydı bana kimse inanmazdı.
ben dediği şeyleri düşünerek, uzaklara dalıp gitmişken, zar zor duyduğum sesle, sesin dışarıdan geldiğini farketim, camdan aşağıya baktığımda, siyah şapkalı adamın aşağıda kollarını yukarı doğru açmış, beni beklediğini gördüm.
"hadi be çocuk, davetiyemi bekliyorsun!" yavaşça pencerenin dışkısmına çıktım, rüzgar sertçe yüzüme yüzüme vuruyordu, neyseki yükseklik korkum yoktu, boynumu eğerek aşağıya baktım.
adeta nutkum tutulmuştu, burdan nasıl atladı? tanrım 3. kat a olabiliriz, ancak bu beni tedirgin etmeye yetecek kadar yüksek.
sadece ikimizin duyabileceği şekilde bağırarak konuştu "sen naptığını sanıyorsun lan, çabuk atla daha fazla bekleyemeyiz, yakalanırız hadi!"
hızlı hızlı başımla onayladım, aklım çıkacak nasıl atlayabilirim burdan, ama eğer birazdan atlamasam, aşağıda ki adamın beni öldüreceğini biliyorum, bunu bilmem bana cesaret verdi.
atlamak için ileri geri yapmaya başladım, gözlerimi kapadım, derin derin nefes aldım ve kendimi boşluğa bıraktım.
evet evet kendimi ecelimin kollarına bıraktım.
BÖLÜM SONU BİR SONRAKİ BÖLÜM NE OLACAK ACABA
BEKLEYELİM VE GÖRELİM
701 KELİME
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabullenmek/TAEKOOK
Fanfiction*avlarını öldürmek için,gece vakti evlerine giren taehyung,hemen işini bitirip çıkmayı düşünüyordu,taki duvardaki aile resmindeki,konuşma engellisi jungkook'u görene kadar* Ukekook Semetae KALBİNİZDE DEVAM ETTİRİN...