BÖLÜM ON ALTI: KÖYE BASKIN

11 1 0
                                    

Lee sandıktan çıkan kılıcı aldı. Sandığın içinden çıkan haritayı Alex almıştı. Haritayı okuyordu. "Buldum!"diye bağırdı heyecanla." "Tobu Krallığı buraya çok yakınmış."

"Peki ne taraftan?"diye sordum. Cevap gelmedi. Aynı soruyu Cat yöneltti. "Beni takip edin."

Ormanın içinden ilerlemeye başladık.
"Biz gidene kadar köy falan kalmayacak!"diye söylendim. Leo bir ağaç dalını itti ve köy ortaya çıktı. Köylüler meydanda dizlerinin üstüne çökmüş bekliyorlardı, kimi ağlıyor, kimi çocuğunu korumaya çalışıyordu.

Bir adam sürekli etrafta volta atıyordu. Köylü olmadığı belliydi.

"Gençler."dedi Lee. "Bunlar bizi siker, plan lazım."

Köyde rehin alınan çocuklardan biri ayağı kalktı "Bizi serbest bırakın!"

Volta atan beyaz saçlı, uzun, genç ve buz gibi olan adam "Vurun şunu!"dedi.

Askerlerden biri tereddütle silahını kaldırdı.

Asker tetiği çekti ama çocuğa birşey olmamıştı. Lee çocuğun önünde duruyordu. Kılıcı öne doğrulmuştu ve kendiside hafif öne eğilmişti. Yere düşen metalin sesi duyuldu. Asker bir Lee'ye bir de ortadan ikiye ayrılmış yerdeki mermiye baktı.

"Bu hangi ara oraya gitti?"dedim. "Neyse boşver!"
"SALDIRIN!"
Köye deparı bastık.

Lee'nin sırtına askerlerden biri atladı. Leo altına dönen tekmesi ile Askeri savurdu. Ortam aniden karıştı. Bizim ekip askerlerle dövüşteydi. İnsanlar dayak yiyor yumruklar havada uçuşuyordu. Silahlar patlıyor, millet ölüyordu. Bir çocuk ayağıma sarıldı. "Bizi kurtar Abi."

Ayarlarım attı. Kolum ateşe döndü. Köylülerin zarar görmemesi için alevden kalkana aldım.

Beyaz Adam "İşime karışan herkesi öldürün!"diye böğürdü. Çoktan askerlerin yarısı ya ölü ya da baygındı.

Beyaz Adam sanki mümkünmüş gibi daha da buzlaştı. "Beyler yardım lazım, gelin!"diye seslendim.
Ayağımın dibine buzdan bir mızrak saplandı. "Ya da gelmeyin!"

"Bu zamana kadar benimle düşman olan kimse yaşamadı!"diye bağırdı Beyaz Adam. "Her şeyin bir ilki vardır."diye mırıldandım. "Ha bir de kimsin lan sen?"

Beyaz Adam fena afalladı. "Ben Zen!"

"Ha ben Himura."
Bizim ekip savaşa hazırdı. Elimi önlerine uzattım. "İş bende."

Zen buzdan kılıcını çekip bana savurdu. Bir adım geri atıldım. Kılıç tişörtüme bir delik açtı. Kolumdaki ateş dışa doğru açıldı. Elimde ateşten bir kılıç vardı.
Zen kılıcını bu sefer yüzüme savurdu.
Yana atlayıp sıyrıldım. Kafamı kaldırınca kanım dondu. Acıyla bağırdım. Yere dökülen kana ve karnıma saplanıp sırtımdan çıkan mızrağa baktım.

TARİH YAZMIŞ ALTI KAHRAMAN 2: KİMYONAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin