1.1

36 6 0
                                    


Duvarlar kafeslerle kaplıydı. Kafeslerin içinde hayvan cesetleri vardı ve görünüşe bakılırsa çoğu yakın mesafeden ateş edilerek öldürülmüştü. Maymunlar, sincaplar, mirketler, karakulak ve vaşak gibi küçük kedigiller ve daha fazlası. Kalahari'nin en büyük memeli hayvanları olan zebralar ve antiloplar dışında, bütün küçük memelilerden vardı. Kokuları dayanılmazdı.

Midem bulanırken ellerimi dizlerime yaslayıp öne eğildim. Odanın arka tarafında, pis kokuların geldiği gölgeli tarafta, canlı hayvanlar korkunç bir yaygara kopararak kafeslerini zangırdatıyor, parçalamaya çalışıyordu. Ses mi yoksa koku mu daha kötüydü, bilemedim.

Hyunjin temiz hava girsin diye kapıyı açık bıraktıysa da işe yaramadı.

Changbin, gözleri dolan Felix'i kaldırıp dışarı çıkardı. Minho'nun da söylenerek arkalarından gittiğini duydum.
"Yapamam, bunu yapamam..." Hayvanların sesinden pek duyamadım ne dediğini.

"Jeongin," dedi Hyunjin. "Haydi. Burada bir şey yok."

Başını iki yana salladım. Ben bir zoologdum ya da pratikte dyleydim. Her seferinde midemi ağzıma getirse de ölu görmekten korkmuyordum.

Dişleri için öldürülüp üst üste yığılan filleri, boynuzları için öldürülen gergedanları; kirli su yüzünden zehirlenen kuş sürülerini; insan atıkları, ormansızlaştırma ya da rant yüzünden tamamen bozulan ekosistemleri görmüşlüğüm vardı.

Ama şimdiye kadar gördüğüm en korkunç şey bu manzaraydı. Nefes almayı başarınca Hyunjin'e, "Sen git," dedim. "Ben etrafa bakacağım."

Onun da içi kalkmıştı ama gitmedi. Kafesleri ayıran koridorda yürüdük. Kokudan kaçmak için yakamı kaldırıp ağzımı burnumu kapadım.

"Jeongin."

"Ne?"

Birkaç adım ötemde duran Hyunjin bir şey söylemeden ön tarafı işaret etti. Koridorun ortasından itibaren olan kafeslerdeki hayvanlar farklı tonlarda gümüş rengine dönmeye başlamışlardı. Bazıları yarı normal, yarı metalik görünüyordu. Bir babun maymununun elleri gümüş rengi olmuş, tüyleri kahverengi kalmıştı diğerleri gibi o da vurularak öldürülmüştü. Bu korkunç odanın sonunda hayatta kalan hayvanları bulduk. Hayvanları öldürme İşini yapan kişi, işini bitiremeden gitmek zorunda kalmış olmalıydı. Son hayvanların hepsi tümüyle gümüşe dönmüştü.

Gümüş renkli aslana benziyorlardı ve duruma bakılırsa bir kısmı mermiyle vuruldukları için değil, delirdikleri için ölmüştü Gümüş renkli bir baykuş kendini kafesin duvarlarına çarpa çarpa aldurduğu için kafesin içi tüyleriyle kaplıydı.

Bu hayvanların nasıl sallandığını, tırmaladığını, uluduğunu ve çığlık attığını görünce aslanı hatırladım.

Hyunjin düşmemem için sırtımı eliyle destekleyene kadar bayılmak üzere olduğumun farkında değildim.

"Bu bir enfeksiyon," dedim. "Bir hastalık."

"Daha önce böyle bir şey gördün mü?"

"Asla. Kim böyle bir şeyi yapar? Ve neden yapar?"

Hyunjin en büyük kafesi göstererek, "Bak," dedi.

Kapısı içeriden parçalanarak açılmış gibi yamulmuştu. Sarımsı tüylerle gümüş renkli olanlar kafesin içinde birbirine karışmıştı. Tozun üstündeki izleri görmek için eğildim.

"Aslanın izleri," dedim. "Kaçıp bunu yapanları kovalamış olmalı."

"Belki de hepsini kovalamıştır."

Kalahri | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin