7. Bölüm

69 22 29
                                    

Merhaba dostlar, kitabı daha keyfli ve anlamlı okumak için, başlangıç bölümünden devam ederseniz herşey yolunda gider demektir.
İyi okumalar..

Hava iyice kararmaya başladı, artık bir plan yapıp bu lanet ormandan adelayı'da çıkarıp gitmemiz gerekiyor. Dünki gibi hava iyice yağışlı ve sisli... Sisli olması bizim için bir avantaj, istediğimiz yere kimse bizi görmeden gizlice girebileceğimize sis yardım edecektir.

Katilin üvey abisinin halen daha evindeyiz ve adelayı gizlice bulup buradan gitmemiz için bize yardımcı olacaktır.

-Peki gideceğimiz yer neresi?
"Gideceğiniz yerde canınızdan olabilirsiniz. Üvey kardeşim orda olabilir ve sizi görürse hepinizi öldürmek için elinden geleni yapar. Gideceğiniz yer ise ormanın bir köşesindeki mezarlık."

"Jack cidden mezarlığa mı gideceğiz?"
-Gelmek istemiyorsan kal burada David.

-Peki neden mezarlık?
"Kimsesizler mezarlığı... 1970'de kurulmuş bu orman sâkinlerine ait bir mezarlık. Issız bir mezarlık.. 30 yıldır kimse uğramaz. Ve mezarlıkta üvey kardeşimin özel deposu var. Genellikle tüm işlerini o depoda yapar. Büyük ihtimal birini kaçırsa bile o depoda saklayacağına inanıyorum.

Bizimkiler şimdide tırsmaya başlamıştı bile.. Bu psikopat katil neden bir mezarlığa depo yapar hiç farkında değilim..

"Depo ise mezarlığın girişinde hemen sol tarafta kalıyor.."

İhtiyardan gerekli bilgileri aldık ve biran önce adelayı alıp bu ormandan kurtulmak için hazırlanmaya başlamıştık bile.
Olivia ise öncekinden daha fazla ürkek davranmaya başladı ve resmen hiç birşey konuşmuyor. Kafasının içinde büyük bir psikolojik sıkıntı olduğu kesin..

David ise montunun fermuarını çekerek "Ben hazırım adamım" dedi ve Mary ise elinde tuttuğu bıçağı kemerine sıkıştırarak "Hadi bir an önce arkadaşımızı bulalım ve buradan gidelim" diyerek gidişe doğru adım atmaya başlamıştı bile.

Olivianın elinden tutarak yüzüne gülümsedim, bu ona psikolojik bir tedavi olacaktır ve ilaç gibi gelmesi için herşey normalmiş gibi davranmaya başlıyorum..

Dışarıya adım atıp sağanak yağmur ve sisli soğuk havayı derin nefes çekerek içime aldım ve olivianın elini biraz daha sıktıktan sonra yürümeye başladım.

Yağmur çok kötü yağıyordu ve 2 dakika da şimdiden kirpiklerimden yağmur damlaları akmaya başlamıştı bile.. Oldumuz evin arkasına doğru yürüyorduk. Yani önceden kaldığımız mağaranın çaprazına doğru.

Elimdeki el fenerini açmaya bile korkuyorum, yerimiz belli olur ve o lanet herif bizi bulur diye. Yerdeki çamurlar ise ayaklarımıza sakız gibi yapışmış bir vaziyette ve yürümemizi oldukça yavaşlatıyordu.

Ama dur durak bilmeden şiddetli yağmurun altında gecenin köründe mezarlığın yolunu tutup ilerlemeye devam ediyoruz..

Olivianın çekik gözlerinden inen yaş mı yoksa yağmur damlasımı belli olmuyordu. Ellerimi olivianın ellerinden ayırıp kendime doğru çekip kolumun altına aldım ve yürümeye devam ediyoruz.

Yüce tanrım... Önümüze inanılmaz bir yıldırım düştü ve resmen aklım çıktı.. Olivia senin etkisiyle titredi
-İyimisin olivia?
"Ş,şey iyiyim, bu biraz fazla korkuttu"

Yıldırımın sesi yüzünden kulaklarım inanılmaz bir derecede çınlıyordu. Sisten adeta önümüz görünmüyor ve hafif gözlerimi kısıp baktığımda ise önümüzde eski yapılı bir taştan örülmüş duvarlar görüyorduk...

PEŞİMDEKİ KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin