Eylül başkandan uyandığı andan devam
Gözlerimi etrafımdaki tanıdık sesler ile açtım.
"Ve siz de onu anca uzaktan izleyeceksiniz, yanında durup onunla mutlu olmak varken." Yiğitimin mi sesi o?
Valla onun!
Ayol yine kimin dedikodusunu yapıyorlar bensiz?!
Ben ne kadar uyumuştum ya? Ve bana ne oldu?
Ah, doğru ya...
O olanlardan sonra kriz geçirmiştim.
Gözlerimi daha tam açamamışken gördüğüm geniş omuzları ve karamel rengi saçları anında tanıdım.
Gelmişti benim kocam olmaya ilerleyen beyfendi...
"Abim." Bunu derken öyle yorgun ve içten çıkmıştı ki sesim bir an bu sesin benim olduğuna şüphe etmedim değil.
Sesimle herkesin bana dönmesiyle Kunt abimde hızla bana dönmüştü, ben yataktan doğrulurken o hızla bana gelip yanıma oturarak beni kendine çekip sıkı sıkı sarılıp boynumdan öptü bir kaç kez.
Öyle bir sarılıyordu ki asla çıkmak istemedim.
Ben hep bu kollar arasında yaşasam gıkım çıkmazdı.
Bende onun boynuna kollarımı sarıp başımı boynuna koyup onun o çok sevdiğim ayaz ve kestane kokusu karışımını içime çektim.
Çok özlemişim yarabbim!
Bana sarılırken fark ettiğim kızarık gözleri ve ağlamaktan kızaran burun ve yanakları ile içim gitti.
Benim abim, koca adamım, kahramanım çok yorulmuş omuzlarındaki yükü taşıyamaz hale gelmişti.
Ama ben sana kıyamam ki...
"Abim, güzelim. Meleğim." Diye mırıldandı hala bana sarılı dururken.
Murat abim beni bildiği için kafama eşarplarımdan bir tanesini sabit duracak ama rahat bir şekilde takmıştı, bu yüzden saçımı öpemiyordu ama başımda bonem olmadığı için saçımın ve boynumun kokusunu rahatlıkla hissedebiliyordu.
"Canım abim niye üzülüyorsun? Üzülme. Niye yoruldun? Yorulma. Ben sana kıyamam, sen gel bana bende dinlen bende mutlu ol." Diye konuştum.
Bende dinlensin istiyordum. Artık bazı yüklerini başkalarına devretsin istiyordum. Her ne kadar kendim de yorgun olsam da...
O sırada koltukta sırayla oturan Öztürklerle göz göze geldim ama hiç birine bakmadan direkt Tarık'ın gözlerinin içine baktım.
Koyu kahverengi gözlerinde özlemi de gördüm, üzüntü ve pişmanlığı da gördüm.
Ama en çok küçük bir çocuğun mutsuzluğunu gördüm.
Sen en büyük ikinci kırgınlığım olacaksın Tarık Öztürk...
Sana içimden hep Tarık Öztürk diyeceğim ama sen hiç bir zaman ağzımdan o iki kelimeyi senin için çıkışını duyamayacaksın.
Hatırladığım anlarla ona bakarken mavi gözlerim doldu kimse fark etmesini istemediğim için ise gözlerimi sıkı sıkı kapatıp abimin boynundaki kollarımı sıkılaştırdım.
"Ben hep sana gelirim. Sen hep benle kal yeter." Abimin kırık sesiyle onu göğsüme çekip saçlarından öptüm bir anne gibi.
Oda benim belime sıkıca sarılı duruyordu ve sakinleşmeye çalışıyordu.
Çünkü beni en son böyle 3 yıl önce görmüşlerdi ve o günden sonra psikoloji olarak bitmiş bir duruma gelmiştim.
"Hey bize yer yokmu?" Diye titrek bir sesle kıkırdadım ve bir kolumu açıp diğer boş tarafımı Murat abimlere açtığımda bir anda üstüme fazla yükün gelmesiyle geri yatağa doğru sırt üstü düştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül-Gerçek Ailem Vakası-
Roman pour Adolescents✨Kitapta bazı yerlerde şiddet vb. Olduğu için 12 yaş ve üzerinin okumasını talep ediyorum✨ 17 yıl sonra gerçek ailesinin kendisini bulmasıyla ailesinden ayrılan Eylül'ün serüvenine hoş geldinizzz. Eylül bir emekli asker ve Antep aşiret torunu iken b...