~Eylül 10 yaşındayken~
"Baba nereye gidiyoruz?" Diye sordu minik kız kolundan kendisini sürükleyen babasına.
"Gidince göreceksin minik pisliğim." Diye açıklama yapınca Eylül yutkunarak daha fazla sesini çıkarmadı.
Biraz daha sürüklenmeden sonra geldikleri küçük cayırda ileride gördüğü tanıdık yüzle kaşlarını çattı.
Onun burada ne işi vardı ki?
"Hadi bakalım geç sende Alara'nın yanına." Diyerek Eylül'ü alaranın yanına itekledi.
Büyük bir kuvvetle itilen Eylül en yakın arkadaşının üzerine doğru düsmesiyle iki kız da geriye doğru düştü.
"Eylül?"
"Alara?"
Birbirlerine tutunarak ayaklanan iki dost birbirinden destek alarak ayaklandılar ve birbirlerinin ellerini tutarak güvende hissetmeye çalıştılar.
"Burada ne yapıyorsun hüma?" Diye fısıldadı eylül.
"Bilmiyorum ama sen burada ne yapıyorsun Mehlika?" Diye fısıldadı Alara.
Hüma ve Mehlika, Alara ve Eylül'ün kendi aralarında olan gizli isimlerdi. Genellikle yanlız kaldıklarında bu isimleri kullanırlardı birde çok yakın oldukları efe ve umut biliyordu.
"Bende bilmiyorum hüma ama içimde kötü bir his var." Diye mırıldandı.
Alara Eylül'ün tuttuğu elini sıkarak gülümsedi.
"Merak etme mehlikam." Diyince Eylül de ona bakıp güldü.
"Biz yan yana oldukça..." Diye Eylül'ün başlattığı cümleyi:
"Hiç bir şey olmaz." Diye bitirdi Alara.
Alara ve Eylül veyahut hüma ve Mehlika bu ikili bir arada oldukça başlarına ne gelirse gelsin bir birlerini koruyup kollarlardı.
"Evet! Her şey hazır. Kızları getirin." Diye duydukları sesle birbirlerine bakmayı durdurup sesin geldiği yöne baktılar.
Alaranın babası ikisine de gülerken aynı şeyler Eylül'ün babasında da vardı.
Dört iri yarı adam gelip zorla minik kızların ellerini ayırıp ikisini de babalarının durduğu yere götürüp ayakta olacak şekilde ayaklarını ve göslerini bağladılar.
"Hüma! İyimisin? Hüma!" Eylül arkasından babası tutmasıyla çırpınarak alaraya bağrıyordu.
"İyiyim Mehlikam, sen iyimisin?" Alaranın sesiyle beraber Eylül çırpınmayı kesti.
"Bende iyiyim hümam, bende iyiyim." Diye konuşurken babalarının kızlarına tokat atmasıyla ikisi de bağlı olan ayakları yüzünden yere düştüler.
"Eh yeter be! Ne oyalandınız? Kalkın ayağa." Diyerek alaranın kolundan tuttuğu gibi kaldırdı Hakan Durmaz.
"Şimdi size hayatınızın dersini vereceğiz çocuklar." Diyerek güldü Taner Tunç.
Eylül ve Alara ne olduğunu anlamadan babalarının ellerine verdiği ağır ve soğuk metal hissiyle ikiside titredi.
Eylül içinden dua etti.
'Yarabbim noğlur bir şişeye veya ağaca sıkayımda Alara'ya sıkmayayım' diye.
Aynı duayı Alara da etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül-Gerçek Ailem Vakası-
Teen Fiction✨Kitapta bazı yerlerde şiddet vb. Olduğu için 12 yaş ve üzerinin okumasını talep ediyorum✨ 17 yıl sonra gerçek ailesinin kendisini bulmasıyla ailesinden ayrılan Eylül'ün serüvenine hoş geldinizzz. Eylül bir emekli asker ve Antep aşiret torunu iken b...