"Başlayalı- öhöm, başlayalım seansa."
Bu ses?
Tanıdık gelmesi normal miydi?
Hayır, hayır saçmalama Jeon. Herhalde o evde bir kaç gündür insan sesi duymadığımdan delirmiştim. Yoksa bu doktoru nerde görecektim ki, görseydim unutmazdım çünkü fazla yakışıklı biriydi. Yanık teni cezbediciyd-"Bay Jeon?" Beni kendime getiren doktorun sesi olmuştu.
"Beni duyuyor musunuz?"
"Ah özür dilerim, dalmışım." Dedim toparlanarak.
"Ah pekâlâ. Başlayalım." Dedi ellerini masanın üstünde birleştirerek.
"Yaşadığınız sorun, problem nedir, sizi buraya getiren olay nedir?" Dedi ciddiyetle o kadar yakışıklıydı ki buraya ne için geldiğimi bile unutmuştum amına koyayım.
Ben böyle düşünürken sanki doktorun yüzünde bir sırıtış olmuştu ama saniyesinde yok olmuştu. Ya da ben kafamda kuruyordum.
"Aa şey, ben şu ormanın aşağısında, deniz kenarındaki eve yeni taşındım. Ve bilmiyorum o evde mi garip şeyler var, ben mi delirdim emin değilim. Değişik kâbuslar(?) Görüyorum." Dedim tek nefeste, büyük bir ciddiyetle beni dinliyordu.
"Hmm, ne gibi garip şeyler var o evde, bu kavramı biraz açabilir misiniz?" Dedi kaşlarını çatarak.
"Hmm, mesela birinin benimle konuştuğunu görüyorum. Hatta bende onunla konuşurken buluyorum kendimi!" Dedim korkuyla. "Bu çok delice değil mi doktor bey? O evde tek başıma yaşıyorum ama böyle bir olay yaşıyorum." Dedim tırnağımı parmağımın derisine bastırırken.
"O kişi size ne diyordu?" Dedi doktor Kim.
"Ona kim olduğunu sordum ve öğrenirsen korkarsın gibisinden bir şeyler söyledi." Dedim telaşlı bir sesle.
"Sonra bana söyleyeceğini söyledi ama... Ah bu çok utanç verici!.." dedim elimle yüzümü kapatarak. Yüzümün kızardığına emindim.
"Size ne söyledi Bay Jeon? Sizin iyileşmeniz için her detayı bilmem gerekiyor." Dedi tüm ciddiyetiyle.
"Şey... Benden... Kendime d-dokunmamı istedi..." Aman Tanrım! Yer yarılsa da içine girebilsem keşke...
"Oh, anladım. Peki siz yaptınız mı?" Dedi doktor Kim
"Bakın! Kendim yapmadım tamam mı? İsteğim dışında yatağa sürüklendim. Kendim gitmedim ben, offf." Dedim ağlamaklı bir sesle.
Ve bir şey fark etmiştim. Doktor sanki her gün böyle şeyler dinliyormuş gibi bir havadaydı. Şaşırmamıştı bile Tanrı aşkına!
"Anlıyorum, bir şey daha sormak istiyorum. Sakın yanlış anlamayın, olayı anlamaya çalıştığım için soruyorum." Dedi.
"Yok sorun değil, sorabilirsiniz." Dedim hemen.
"Hoşunuza gitti mi?" Dedi hafif ukala bir şekilde?
Ne?
"Ne?" Dedim şaşkınca ne diyordu bu adam.
"Oh sanırım yanlış anladınız. Neyse sormadım varsayalım. Başka bir soru soracağım. Bu bahsettiğiniz varlığı ilk ne zaman hissettiniz?" Dedi sanki önceki soruyu hiç sormamış gibi es geçmişti. Bende bozuntuya vermedim.
"İlk olarak duvarda bir kaç yazı görmüştüm. Onları o mu yazdı bilemiyorum, ama kesinlikle onunla bağlantısı var. Sonra mutfaktayken, ilk defa orda hissettim. Arkamdaydı! Ve bana dokunmuştu..." Dedim.
"Sanırım temas bağımlısı bir hayalet."
"Hayalet mi?.." Dedim şokla
"Ah yani şey- şaka sadece." Dedi, paniklemiş gibi bir hâli vardı.
"Oh korkmuştum gerçekten." Dedim.
"Korkacak bir şey yok Bay Jeon. Kafanızda biraz kurmuşsunuz gibi." Dedi ve hafif güldü.
Güzel bir gülüşü vardı.
"Size bir zihin rahatlatıcı ilaç vereceğim. Ve haftada üç kere seansa gelin. Bir şeyiniz kalmaz." Dedi. Cidden kafamda sorun olması evin hayaletli olmasından daha iyiydi! Çünkü hayalet mi? Bu çok korkunçtu.
Gülerek "bu arada hayaletler o kadar korkunç değil, yani filmlerden gördüğüm kadarıyla." Dedi ve tekrar güldü, ironi yapıyordu.
Bende güldüm ve onun ilacı vermesini bekledim.
"Buyrun Jeon bey günde iki hap atın bol su için ve stresten uzak durmaya çalışın." Sırıtarak.
Ayağa kalkıp elini sıktım "Teşekkür ederim Bay Kim." Dedim. Ve çıktım.
Aşağıya inip arabamın yanına adımladım. Arabamın yanına gittiğimde arabanın arkasından tıkırtı sesi geliyordu. İlk başta kedi veya tavşan falan olacağını düşünmüştüm.
Yavaşça arkaya adımladığımda gördüğüm şeyle şok olmuştum.
Çünkü arabamın arkasında bir insan vardı ve üç tane kurt onu iştahla yiyordu! Kurtlar benim ayak sesimi duymuş gibi üçü de bana bakmıştı. Onların akşam yemeğini böldüğüm için bana avını görmüş aslan gibi baktılar.
Korkudan orada çivilenmiş gibi durmuştum. Kımıldayamıyordum.
Korkudan ayaklarım zangır zangır titriyordu. Kafam yerine geldiği anda, topuklarımı yere vura vura kliniğin olduğu yere koştum. Kapının yanında vardığımda kapının kapalı olduğunu gördüm. Tanrım kim kapatmıştı bu sikik kapıyı! Kurtlar ağızlarındaki salya ve kan damlaları ile benim peşimdeydi.
Ölmüştüm.
Terler anlımdan dökülürken, kliniğin arka tarfına koşmaya başladım. Onlar da beni takip ediyordu büyük bir hızla. Kaçışım boşunaydı çünkü arkada bir kapı yoktu.
Ben daha arkamı dönüp ormanlık alana koşacakken üç tane kurt aynı anda üstüme atlamışlardı çoktan.
Kolumda ve bacağımda keskin bir acı hissetmiştim. Arabamın arkasındaki kişi gibi beni de öldüreceklerdi.
Ben şuurumu yavaş yavaş kaybederken derinlerden bir ses duymuştum."Ona dokunmayın!"
Duyduğum son ses bu olmuştu.
Sanırım ölmüştüm.
***
Selammmm
Nabersiniz bebekler uzun zaman sonra bölüm attım üzgünüm...
Ve
OY VE YORUM,
ŞİDDETLE TAVSİYE EDERİM.Öpenzii💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE HOME | Taekook
FantasíaJungkook, zengin ailesinden kaçıp ıssız bir deniz kenarında ev tutmaya karar verir ama o evin 1987'de katil, uyuşturucu baronu Kim Taehyung'un evi olduğundan haberi yoktur. "kimsin?!" "evin sahibi."