0.4

13 2 5
                                    

"İnsan sevmeye başlayınca
Yaşamaya başlar."
William Shakespeare

Annem baya bir geç kalmıştı ve ben burada kaldığım her dakika biraz daha geriliyordum. Zaten Emin'de işi olduğu için beş dakika daha konuşup gitmişti. Beha, Batu ve Faris üçlüsü de yaklaşık iki saattir bir oyun hakkında konuşuyorlardı. Oyunlarla aram hiç yoktu, o yüzden istesem bile onlarla iletişim kuramıyordum. Telefonumu elimde çevirmekten sıkılıp onu koltuğun kenarına bıraktım, kolyemin ucuyla oynayarak bir metre ilerimdeki camdan bakıp iç çektim, bu kadın ne zaman gelecekti ya?

"İkbal ̃"

Ne kadar öylece camdan dışarı baktığımı bilmiyordum ama biri benim adımı uzatarak söylediğinde o tarafa döndüm. Bana seslenen kişi Beha'ydı "Mortel Kombat'ı bilir misin?" dedi kafasını yana yatırarak. Gözlerimi ondan alıp diğer ikiliye döndürdüm, ikiside merakla bakıyorlardı ama Faris şu anda daha çok gözüme batıyordu. Kafamı iki yana salladığımda Beha hızla yerinden kalktı ve dibime geldi. Benden çok uzun olduğu için bana üstten bakması beni bir tık korkutmuştu. "Bizimle oynama ister misin, üç kişiyle tuhaf oluyor, dördüncü olursa daha güzel olur, iki-iki kapışırız!" dedi hevesle. BU çocuk hep bu kadar mutlu muydu?

Aslında oynamak istiyordum, iki saattir konuştukları oyunu merak etmiştim. Gözlerimi Beha'nın gözlerinden çekip yere baktım, biraz düşünüp gözlerim üçü arasında mekik dokurken kısık bir sesle "Peki." dedim. Beha seke seke salon kapısına giderken "Hadi o zaman Mortal Kombat TİME!" dedi neşeli sesiyle. İstemsiz gözlerimi devirdim, benim için fazla neşeliydi.

Koridora çıktığımızda Beha yolda mutfağ girdi "Anne haberin olsun biz İkbal'le beraber Batuş'un o odasında oyun öğreticez İkbal'e, okey?" dedi neşeyle ama aynı neşe Beren ablada yoktu. "Anlamadım!" diyerek hiddetle mutfak kapısına geldi ve bize baktı sırayla. "Şimdi siz, üç tane hırto, genç ve güzel bir kızı, bir erkeğin odasına mı götürüyorsunuz? Hem de üçünüzle beraber? Olmaz, o kız bize emanet asla olmaz, gözümün önünde oturun." dedi tane tane ve parmağını yanımdaki üçlüye sallarken. Kadın da bir nevi haklıydı, üç erkekle bir kızı aynı odaya koyması tuhaf olurdu. Rahatsızca yerimde kıpırdanırken üzerimdeki gözü hissetmiştim ama kafamı kaldırmadan halıya bakmaya devam ettim.

"Peki Beren teyze şöyle yapsak, pc kapının hemen önünde koridordan gözüküyor, hepimizde zaten önünde olucaz, kapıyı kapatmasak, hem zaten mutfak salona bakmıyordu ama Batu'nun odası bakıyor, burdan daha iyi görürsün..." kafamı kaldırıp Faris'e baktım. Kendinden emin bir şekilde omuzlarını silkip konuşmaya devam etti "Aynı zamanda İkbal şu anda bize emanet, gözünde ona yan gözle bakacak kadar mı hırtoyuz teyze?" dedi ve gülümsedi, sonra bana döndü. Göz göze gelince göz kırptı, neden yine başladı şu soktuğumun karın ağrısı?

Hızla Beren Ablaya döndüğümde gözleri bendeydi ama ben ona dönünce gözlerini yavaşça benden çekti ve Faris'e döndü. Yükünü bir ayağının üstüne verdi, kapıya yaslandı ve suratına dalga geçer gibi bir ifade takındı "Bunu sen mi söylüyorsun Faris?"

Kaşlarımı çattım. Neden böyle dedi ki şimdi, Faris bir şey mi yapmıştı daha önce? Çekingen bir şekilde Faris'e döndüm, kızarmıştı. Utançla yere bakıyordu ama bu tatlı bir utanç gibi görünüyordu. Neydi o akım? 'N'oluyor bu aşağılık evde, he!'

Faris, tekrar kafasını kaldırıp Beren ablanın suratına baktı. Sıkılgan ve utangaç bir şekilde "Asla unutturmayacaksın dimi Beren abla?" dedi ağzında geveleyerek. Şu anda bilmediğim çok fazla şey oluyordu burada ve benim anksiyetemin bunu kaldıracağını pek zannetmiyorum. Beren abla, kazanmış olmanın verdiği keyifle çenesini kaldırıp gülümsedi "Peki, seni mi kıracağım Faris'çim? Ama o kapı kapanırsa veya İkbal'i gerdiğinizi fark edersem haşlarım üçünüzü ona göre, tamam mı?" diyip yanımdaki üçlüye baktı. Üçüde sanki askermiş gibi hep bir ağızdan 'Tamam!' dedi, Beren abla ikna olduğunda şirin gülümsemesi ile bana döndü. Bu kadın galiba gerçekten tatlı bir kadındı...

Aʜᴜsᴇ | ᴛᴇxᴛɪɴɢ ☏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin