İçimden şehirler geçiyor,
Sen her durakta duruyor,
inmiyorsun
Oğuz AtayOkuldaki gerginlikten sonra babam okuluma gelmişti ve ikizlerle birlikte salı günü benimde onda kalmamı istemişti. Annem ve Alp abiden duyduğum hikaye yüzünden babama olduğundan çok daha uzak hissetmeye başlamıştım ama yine de babam olduğundan dolayı teklifini kabul etmiştim.
Şimdi ise babamın evinde salonda ikizlerle birlikte oturuyorduk. Onlar koltukta oyun oynarken; ben de evhamı tutan felaket tellalı Faris'i mesajlaşarak sakinleştirmeye çalışıyordum. İçine kurt düşmüş ve babamın bir şey yapacağından korkmuş, deli amk!
Emin :) : Bak istediğin an yanına uçabilirim
Emin :) : Bunu biliyorsun Ahuse'm
Emin :) : Lütfen bir şey olursa söyle
Emin :) : Hatta konum at
Emin :) : Faris dediğin anda yanında olayım hadi atSiz : Biraz daha abart istersen
Siz : O benim babam Faris!
Siz : Bana zarar vermezEmin :) : Yavrum ne olur ne olmaz
Emin :) : Lütfen
Emin :) : İçimde kötü bir his var
Emin :) : Nolursun
Emin :) : :(Siz : Offf peki
Siz : Ama ben gel demedikçe gelmiyorsun!
Siz : Anladın mı?Emin :) : Söz
Emin :) : Errrrkek sözü :DDudaklarıma yayılan gülümsemeyle birlikte evin konumunu yolladım ve telefonu kapatıp sweattimin cebine koydum, karşımda arabaları ile oynayan ikizleri izliyordum, gayet mutlulardı. İç çekip etrafa da biraz göz gezdirdim. Babamın zenginliği sağolsun dubleks ve bahçeli bir evi vardı ama bu zenginliğin çok azını anneme nafaka olarak verdiğinden dolayı bizim gücümüz sadece lüks bir apartmana yetiyordu ki o da çok lüks değil.
Babam hakkındaki düşüncelerim Alp abinin bana anlattığı hikayeyle değişmişti. Anlaşamadıkları için boşanmamışlardı, annem artık babama katlanamadığı için babama boşanma davası açmıştı ve babamda büyük ihtimal 'zaten bana geri döner' diye düşündüğü için boşanmayı kabul etmişti. Farkındalık daha yeni bana uğradığı için biraz geç kalmıştım anlaşılan.
"İkbal, mutfağa gelir misin?"
Babamın bana seslenmesiyle yavaşça ayağa kalktım ve salonun karşısındaki mutfağa ilerledim. İçeri girdiğimde babamı mutlu bir şekilde keki kalıbından çıkartırken gördüm ki bu baya ilginçti çünkü bu evde genellikle hizmetçiler olurdu ve bunu genelde onların yaptığını biliyordum, aynı zamanda babam yemek yapmaktan nefret ederdi.
"Bir şey mi var?" diyerek mutfağa girdiğimde babam bana gülerek döndü ama bu gülümseme mutluluğun kapatmaya çalıştığı bir sinsilik gizliyordu. "Geç otur kızım." dedi mutfaktaki masayı göstererek, aynı zamanda keki kesiyordu. Şüpheli bakışlarımı karşımdaki esmer adamdan çekmeden sakince sandalyeye oturdum ve babamda elindeki bir dilim keki önüme koyup yanıma oturdu. Şüpheli bakışlarımı keke çevirip bir süre bakıp elime tutuşturduğu çatalla bir parça aldım ve ağzıma attım. Babamın yemek yapmakta kötü olduğu bir kez daha anlaşıldı.
"Nasıl olmuş kızım?" dedi sakin bir sesle, mimiklerini kontrol edebilse de sesindeki soğukluğu kontrol edemiyordu. Elimle ağzımı silip "Ne istiyorsun baba? Bir şey isteyeceğin çok belli." dediğimde gülümseyen yüzü düştü ve soğuk bir hal aldı, işte gerçek yüzü. Elinin birini masaya koydu ve parmaklarıyla ritim tutmaya başladı.
"Anne bir adamla evleniyormuş biliyor musun?" dedi, keki beni yumuşatmak için falan kullanacaktı galiba, salak. Sözlerinin arkasından "Evet, biliyorum, Alparslan abiyle tanıştık." dedim, hızla bana döndü, gözlerinde ateş vardı resmen. "Tanıştın mı?" dedi tehditkar bir sesle. Yutkundum çünkü bakışları beni ürkütmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aʜᴜsᴇ | ᴛᴇxᴛɪɴɢ ☏
ChickLitAkıl hastanesinden yeni çıkmış olan İkbal, eve gittiğinde bir yıldır eline almadığı telefonuna baktığında gizli numaradan gelen ve bir yıl boyunca hergün devam eden mesajları gördüğünde şaşırır, ama asıl şaşırmasın gereken şey bilinmeyenin zamanla o...