Le beau est toujours bizarre.
(Güzel olan her zaman tuhaftır.)
Charles BaudelaireDün Emin ile konuşmamdan sonra ilk defa bu anksiyete krizleriyle kendi adıma bir instagram hesabı açmıştım. Artık yukarıdaki her kimse yolumu açık etsin. Hesabı açtıktan sonra yaklaşık saat beş buçuğa kadar 'stalk' denilen boktan şeyle uğraşmıştım, yani bu da 6 saatlik bir süreç demekti ve şu anda da sıramda, gözümdeki uykuyla, baygın baygın bakma sebebim buydu. Ama baya bir bilgi öğrenmiştim.
Benim geldiğim günden sonraki gününde birinin gelmesiyle alakalı bir post paylaşmıştı. Aynı zamanda Beha altına 'yenge' ile alakalı yorum yazmıştı ve işe bakın ki o akşam Beha'da bana 'yenge' demişti. Diğer postta pek bir şey yoktu, ondan bir şey çıkartamazdım. Zaten asıl olay en son attı ve saat on iki olan posttu. Eskiden çekildiğini düşündüğüm bir fotoğrafın altına 'Geldi gönlüm, başlasın evlilik hazırlıkları.' yazmıştı. Ben hesabı açtıktan yarım saat sonra? Üzgünüm, bana egoist deyin, benmerkezci deyin ama ben tesadüflere inanmam. Bu kadar tesadüfte arka arkaya gelmez. Aptal wattpad kızı değilim ben!
Düşünmekten ağrıyan şakaklarımı ovduğumda yanıma birinin oturduğunu hissettim. Dönmeden hemen önce, yarısındayken, önüme savrulan sarı saçları gördüm. Has... Yana döndüğümde ellerini sıranın üstü koymuş, bana bakacak şekilde kafasını koymuş Gökçe'yi gördüm. Yine istemsiz yutkunmamı engelleyemediğimde, dejavu hissiyle Gökçe'nin gözleri boğazım döndü. Beni boğmayı düşünüyor olabilir mi? Bunun başka bir açıklamsı yokta.
Bakışlarını boğazımdan alıp gözlerimi çevirdi ve gülümsedi. "Uykunu alamamış gibisin İkbal, Ne yaptın bütün gecede bu kadar uykun var?" dedi kısık ve asla anlamadığım bir ses tonuyla. Ben bu ses tonunu daha önce Gökçe'de duydum ama nerede olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yok amına goyayım?!
"Evet uyuyamadım." dedim düz sesimle, bana bir tablo incelermiş gibi bakmaya devam etti. Konudan tamamen bağımsız bir şekilde farklı bir konuya geçti. "Senin hep kaşının üstünde benin var mıydı? Daha önce farketmemişim." dedi ve bir kaç saniye bekleyip az önceki ses tonuyla "Sana baya yakışıyor." dedi. Tamam, ben geçen sene, kafamı klozete sokan, tanıdığım Gökçe'yi geri istiyorum, çünkü bu hali beni daha çok korkutuyor. N'apıyor amk, benimle flört mü ediyor?
Bu düşüncenin farkındalığı suratıma tokat gibi çarptı. Bu ses tonunu şimdi hatırladım, bu ses geçen sene flörtleştiği çocuklara kullandığı ses tonu. Bir dakika, nasıl lan?! Gökçe hetero ama?
Suratımdaki şaşkın ve mesafeli ifadeyi bozmadan direkte Gökçe'nin gözlerine baktım "Sen şu anda benimle flörtleşiyor musun Gökçe, yoksa ben mi yanlış anlıyorum?" . Kimse kusura bakmasın, ben direkt söylerim aklıma geleni. Gökçe'nin önce şaşkınlıkla kaşları havalandı, sonra ise şaşkınlığın yerini kurnaz sırıtışı aldı ve işte o an gözlerindeki duyguyu gördüm. Sıçtım, hayatımın tam orta yerine...
Kafasını koyduğu sıradan kaldırdı ve sol elini yanağına destek koydu. Suratıma bakmaya devam edip beni süzdü. Gülümsemesi büyüyüp diliyle dudaklarını ıslattı "Zeki olduğunu hep biliyordum ama iki diyalog bile tamamlamadan bunu anlayacağını tahmin etmemiştim İkbal ̃" dedi adımı uzatarak. Artık suratımdaki o şaşkın ifade yerini şoka bırakmıştı. Yok daha neler! Benim şok olmuş halime gülüp sağ elini çeneme koydu ve tuttu. Allahım yardım et! İmana geldim amına...
Yüzündeki keyifli ifadeyle birlikte çenemi okşamaya devam etti bir süre. Ben ise hala olanların şokundan çıkamamış bir şekilde hayretle Gökçe'ye bakıyordum. Şu anda ne yaşanıyor lan burda!
"GÖKÇE!!"
Sınıf kapısından gelen hiddetli sesle ikimiz artı tüm sınıf kapıya baktı. Kapıda öfkesi her halinden belli olan, gri gözleri tekrardan kararmış ve sinirden tüm kasları gerilmiş Faris duruyordu. Korkuyla yine yutkundum, onu bu kadar sinirlendirecek ne yaptın Gökçe?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aʜᴜsᴇ | ᴛᴇxᴛɪɴɢ ☏
ChickLitAkıl hastanesinden yeni çıkmış olan İkbal, eve gittiğinde bir yıldır eline almadığı telefonuna baktığında gizli numaradan gelen ve bir yıl boyunca hergün devam eden mesajları gördüğünde şaşırır, ama asıl şaşırmasın gereken şey bilinmeyenin zamanla o...