"Unuturum diye uyudum,
Yine seninle uyandım.
Belli ki uyurken de sevmişim seni."
Cemal SüreyaDün okuldan kaçmam bir devlet okulu olmasından ötürü, hemen anneme bildirilmiş ve annem de benimle baya ciddi bir konuşma yapmıştı, doğal olarakta anneme 'Bir erkek beni öperken fotoğrafımı çektiler, panik atağım tuttu, bu yüzden de kendimde değildim.' diyemeyeceğime göre sadece susup yerdeki iran halısının desenlerini izledim. Bu halı hep böyle miydi yoksa ben bakınca mı değişti?
Şimdiden okulun benim olduğum dördüncü günü gelmişti ama ben şu son üç günde yaşamadığım kadar gergin hissediyordum. O fotoğraf olayından sonra herkesin ilgisinin bende olucağına emindim çünkü basketbol takımının kaptanından bile daha popüler olan aşırı yakışıklı (!) bir çocukla aynı fotoğraf karesindeydim, ne şans ama!
Dün giydiğim hırkamı siyah tişörtün üstüne geçirirken annem geldi ve kapının eşiğine yaslanıp tuhaf bir şekilde bakmaya başladı. "Ne var?" dedim ona bakmaya bile tenezzül etmeden çantamın içini son bir kez kontrol etmeye başladım.
"Seni dün Faris'le aynı arabaya binerken baya yakın görmüşler İkbal?"
Hareketlerim bıçak gibi kesilirken nefesimde aynı şekilde durmuştu. Sen şimdi naneyi yemedin mi İkbal? Öylece durduktan On iki saniye sonra annemden aynı tonda "Öyle mi İkbal?" diye bir soru daha geldi. Donmama ara verip düz yüzümle eğildiğim yerden kalktım, anneme bakıp kaşlarımı havaya kaldırdım "Hayret, sen beni önemser miydin İrem Naz Sultan?" dedim küçümser bir ton ve sırıtışla.
Annemde benim gibiydi, bozulsa da, üzülse de belli etmeyi sevmezdi ama ben onun kızıydım, onun hareketlerini rahatlıkla analiz edebiliyordum. Çok bozulmuştu ama suratındaki üstünlük kuran ifadeyi silmedi. Aklı sıra benim üstümde hakimiyet kurup bana istediği şeyi söyletecekti, yemezler yavrum. "Soruma cevap verir misin?" dedi sakince. Kocaman bir şekilde sırıttım ve sakin bir şekilde "Hayır…" dedim. Suratımdaki ifade anında eski düz halini alırken çantamı hızlı bir şekilde aldım, kapıyı açtım ve ayakkabılarımı gelişigüzel giyip koşar adım merdivenlere yöneldim.
Arkamdan annemin "İKBAL, BUNUN EVE DÖNÜŞÜ VAR, GÖRÜŞÜCEZ SENİNLE!" diye bağırışı gelmişti. En fazla telefonumu alacak, ne artistlik bu be sultan? İkinci kata, yani Nazmiye karının dairesinin katına, indiğimde tam olarakta onunla karşılaştım. Kapısının önündeki çöpleri istifliyormuş gibi görünsede aslında annemle ettiğim ufak çaplı kavgayı dinlemek için hala orada durduğunu biliyordum.
Beni gördüğünde dedikodu modundan çıkıp kendini toparladı ve iki elini beline koyup kendini haklı çıkarmak için "Yine ne yaptın kız Deliha çakması?" dedi sinirli bir tonda. Bir de seninle mi uğraşıcam lan ben? Sen de ölmeyi unutmuşsun ben sana bir şey diyor muyum? Valla doksan dakikada maç bitiyor Nazmiş, bir kaldı, hadi hayırlısı!
Gözlerimi bir kaç saniye üstünde tuttum ve çekip yoluma devam ettim. İkinci kata inerken arkamdan "Densiz deli!" dediğini duydum. Dejavu, is that you? Dış kapıya vardığımda açtım ve etrafa baktım, istemsiz bir şekilde o ana kadar kalktığını farketmediğim omuzlarım düştü, Faris etrafta yoktu. Tuttuğum nefesi verdim, merdivenin son basamağında düzgün giyemediğim ayakkabılarımı tam giydim ve okula yürümeye başladım, tabii bir de bir süredir aklıma doğru düzgün uğramayan düşüncelerimle. İlaçlarıma tekrar başlamayı bir kez daha düşünmem lazım…
Nazmiye bizim hakkımızda diğerlerine yine bir şey anlatacak mı?
Anneme çok sert çıkıştın…
Okuldakiler bize bakacak kesin!
Faris niye gelmedi?
Senden sıkıldı mı?
Normal sıkılması biz neyiz ki?
Diğer kızların binde biri bile olamazsın ikbal
……Faris……..
..İkbal…………
……..Ahuse….
…..Anne………
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aʜᴜsᴇ | ᴛᴇxᴛɪɴɢ ☏
ChickLitAkıl hastanesinden yeni çıkmış olan İkbal, eve gittiğinde bir yıldır eline almadığı telefonuna baktığında gizli numaradan gelen ve bir yıl boyunca hergün devam eden mesajları gördüğünde şaşırır, ama asıl şaşırmasın gereken şey bilinmeyenin zamanla o...