Selam ballar!
Yeni bölüm sizlerle.
Umarım beğenebileceğiniz bir bölüm olur. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.İyi okumalar dilerim!
❧
"Hayatından çıkarken seni paramparça eden insanlar, iyileştiğinde, bir daha çalacaklar o kapıyı, seni tekrar paramparça edebilmek için."
Yüreğimde hep bir zelzele meydana gelirdi. Ayaklarımın bağı çözülür dizlerimin üzerine çökerdim ama, ama her çöküşümde kalkmayı öğrenmiştim. Hayat bana bunu öğretmişti.
Bunun yanında, eksiklerimi kapatmak için çöktüğüm o yeri terk ediyordum. Anılarımı. Belki buna kaçmak denilebilirdi ama ben böyle sağ çıkabilmiştim o mezarlıktan.
Kaderime dahil olan her insanın yüzü çiziliyordu. Kan damlıyordu yaşamlarına. Benim yüzümden. Kırmızıya bulanan yaşamlarının yeri, hiç kaybetmemişlerin o korktuğu ve kaybedenlerin evi olan o yerdi; mezarlık.
Kaybettiğim halde bile korkuyorum o yerden. Hâlâ kabullenememiş miydim bilmiyordum. Bazı eksiklikler vardı ama o eksiklikleri hiç tamamlamak için çabalamıyordum çünkü kaybedilen bir insanı geri kazanamazdım.
Açılan bir yarayı dikebilir, acısını dindirebilir ama izini geçiremezdim. Ölen birinin gittiğini kabullenebilir, yokluğuna alışabilir ama bende bıraktığı o hasarı yok sayamazdım.
Bu yüzden kaderimden nefret ediyordum çünkü ben ne istediysem kaybettim. Ben ne dilediysem tam tersi oldu hep. İzleri yok saymayı denedim ama kaderim o izleri hiç unutamayacağım bir şekilde kazıdı ruhuma.
Belki de Tanrının benim için açmış olduğu o beyaz sayfalar kana bulanmıştı. Belki de kaderime yazılanı Tanrı bile bilmiyordu ve bu yüzden gözden çıkarmıştı beni.
Kana bulanan sayfaların ardında küçük bir kız çocuğunun olduğunu unutmuşsa Tanrı, hep terk edilecektim belki de ben.
Vazgeçilen bir insan, terk edişlere doyamazdı zaten. Ruhumda barındırdığım ağırlık, birer yük oluyor ve sırtıma binerek beni toprağa iteliyordu.
Ölümü çok yakından görmüş ve hissetmiş biri olarak bundan korkmuyordum. Ölüm kaderime çizilmişti bunu biliyordum fakat emelime ulaşamadan ölmek istemiyordum.
Bu yüzden şimdilik ölüme kafa tutacaktım ama yaşamaya pek hevesli biri değildim. Kimim vardı ki, kim için yaşayacaktım? İşte bu soruyu kendime her sorduğumda, ölümle yüz yüze geliyorduk. Fakat kazanan hep, yaşam oluyordu.
Beni geri çekip ölüme sırtımı döndürüyordu ama en kötüsü de beni bi' gün haklayacak olana sırtımı dönmemdi. Bir gün o kanca boğazımı saracaktı ve ben bunu bilerek arkamı dönüyordum ona, daha fazla acı hissetmek için ya da?
Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum ama buna rağmen uyumayı reddediyordum. Onunla anlaştıktan sonra konuşmamıştık.
Delikan sessizliğe bürünmüş ve üst kata çıkmıştı daha sonra sesini duymamıştım hiç. Bende koltuğa sinmiş ve başımı koluma yaslayarak üstüme hırkamı örtmüştüm. Soğuk değildi ama kendimi pek iyi hissetmediğim için böyle uygun görmüştüm.
Şömine çatırdarken, bir yerden sesler gelmeye başladı. Nereden geldiğini bulmak için başımı kaldırdım ve camın arkasında duran Tilki ile göz göze geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI SAYFALAR
Teen Fiction❧ Kanla doğan, kanla büyür. Adıma yaraşır bir hayat bahşedildiği günden beri, hayal ettiklerim bir çocuğun arzusuna göre hep çok farklı kaçtı. İstediğim ne miydi? Kan. İntikam. Kalbim, yaşadığım yer gibi kapkara, Kuzguni bir halde. İçeri birini alam...