1./Giriş\

2.1K 32 2
                                    

Bu gün Savaş Kara'nın Görevinden dönüş günüydü. En yakın arkadaşı Ali'nin Taverna açılışı vardı, genç Adam oraya gitmeyi fazla istemesede en yakın Arkadaşını kırmamak adına gitmeyi kabul etmişti.

Akşam ufak gruplar halinde Taverna dolarken Savaş'ın gözleri mekanın sahibi Aliyi ararken arkasına yapışan kuş misali bir cüsse hisseti. Arkasını döndüğünde Savaşın kaslı ve heybetli bedenine istemsizce çarpan kız sendelemiş vaziyette yavaşça çarptığı kişiye bakar.

"Çok özür dilerim ben. Şey biraz-"

"Iyimisiniz?"

Solgun ve halsiz görünen güzel kadının kestane rengi gözlerine dalmıştı Savaş. Bu derin bakışmayı bölen ortak arkadaşları Ali olmuştu.

"Vay Savaşım hoşgelmişsin tekrar memleketine, Hasret'cim sende hoşgeldin. Şeref verdiniz, iyiki geldiniz. Hasret bana verdiğin sözü unutma arkadaşlar hazırlıklarını yapıyorlar. Ayrıca ikinizde bizim çocukların oturduğu yere ön taraflara geçin Hayat, Deniz, Rümeysa ve Baranda geldiler sizi bekliyorlar. Ben yanınızda olurum birazdan."

Alinin dediği yere geçtiğimizde arkadaşlarımız ile selamlaştık meğerse ortak arkadaşlarımız varmış ama ben bu kızı hiç görmemiştim. Siması yabancı gelmesede tanımadığıma idda edebilirdim.

Deniz ile Baran kardeşlerdi Baranda benimle birlikte askerlik yapıyordu meslek olarak sadece izinliydi Rümeysa'sına kavuşacaktı isteme törenleri ile meşguldü. Rümeysa mahallemizin kara kızı Baran ile tamamen birbirlerini bulmuşlardı Kara Kız Kara Oğlan üç aya düğünleride olacaktı.

Deniz Doktordu ve Hayat ile evlilerdi. Hayat daha öğrenci ama yaşadıklarından kaynaklı piskolojik destek görüyor okul zamanına dayanıyor bizim tanışıklığımız. Okul zamanı çok zorbalanırdı Hayat onun yanında duran hep Deniz olurdu. Çok saf çok masumdu onların aşkı. Aileleri ne kadar karşıda çıksa çok güzel yuva kurmuşlardı.

Herkesin kaybetmek istemediği birisi vardı hayatında, ben hariç. Benim ne sevdiğim vardı nede aile dediğim insanlar. Bana göre bir Askerin sevdiği olmamalıydı, nede olsa bu gün var yarın yokuz. Bağlansak bile sevdiğimize yazık değil mi?

Ali bambaşka bir olaydı. O benim kan kardeşimdi. Baran, Rümeysa, Hayat, Deniz, Ali ve ben biz aynı Mahalle çocuklarıydık ama bu kız kimdi? Çok tanıdıktı ama bi o kadar yabancı. Hem güzel hem çekingen ama bi okadarda cesur bi havası vardı.

Mekan iyice dolduğunda Ali almıştı mikrofonu eline.

"Değerli misafirler hoşgeldiniz. Bu güzel günde beni yanlız bırakmayan güzel arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Umarım çok seveceğiniz sıklıkla geleceğiniz bir mekan olur. Burayı açmama vesile olan bana hayallerimde destek olan o güzel insanı sahneye davet etmek istiyorum. Sesi kadar kendide güzel Hasret gelirmisin?"

"Ay evet çok oldu sen şarkı söylemeyeli. O güzel sesini dinleyelim biraz"

Diye çıkışmıştı Hayat. Benim gözlerim pür dikkat kızı izlerken adının "Hasret" olduğunuda öğrenmiştim. Nede güzel ismi vardı kendi gibi. Büyüsüne kapılmış gibi sahneye çıkışını izledim Aliye tebessüm edip mikrofonu alışını.

Ali yanıma oturduğunda sahnede daha tam kararlaştırılmamıştı hangi şarkıyı çalacaklarını. O sıra sormadan edemedim

"Ali bu kız kim?"

"Hasret, bizim Mahallenin kızı. Sen hatırlaman gerekirken unutmuşsun ama o dönem annenin sana kazık attığı zamanlardı. Annenin karşısına geçip "bu çocuğu böyle üzmeye hakkınız yok" diyen ufak tefek bir şeydi o zamanlar. Sende kızı elini tutup çıkmıştın o evden. Şuanda amcası senin komutanın, Hasret'te hemşire Deniz ile çalışıyorlar, çok kötü zamanlardan geçti ama harbi kız ve sesi çok güzel, dinle şimdi."

Adana Türküsünü söylüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Adana Türküsünü söylüyordu. Sesi gerçekten çok güzeldi, kendisi gibi narin ve insanı diyarlardan diyarlara savuruyordu.

'Gide Gide bir söğüda,

Dayaandım, Dayandım.

O söğüdün hallarına

Boyandım, Gelin böyandım.

Ölem Ben, Ölem Ben,

Kurban olam ağzındaki

Dile Ben, Gelin Dile Ben"

Büyük alkışlar koparken göz göze geldiğimiz esnada gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Mikrofona doğru teşekkür ettikten sonra yanımıza geldi, Hayat koşarak Hasretin boynuna sarıldığında gözleri dolu dolu dinleyen Rümeysada gitti yanlarına

"Ya kızım bi şarkı böyle mi söylenir içimiz çıktı."

Kahkağa attığı sırada göz göze gelmiştik.

"Sesine yüreğine sağlık çok güzel söyledin."

Bu söylediğim ile kocaman bir tebessüm kaplamıştı yüzünü.

"Teşekkür ederim. Beğenmene, beğenmenize çok sevindim."

Eveeet. Yeni hikayenin ilk partını nasıl buldunuz?

Giriş biraz sıkıcı olabilir ama devamı çok güzel oluyor yavaş yavaş paylaşacağım.

Asker Savaşın Hemşiresi Hasret hikayemizin mottosu🤍

Askerin HemşiresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin