9. "Bu mu sevgin?"

568 12 0
                                    

Uyandığımda Savaş yoktu yanımda. Telefonumu Saat için elime aldığımda 5 Saat uyuduğumu farketmiştim. Ayağa kalkmaya çalıştığımda canımın yanmasıyla yatağın demirlerine tutundum. Yavaş hareketlerim ile Savaşı aramaya başlamıştım, meşgul çıkınca kapatıp duşa girdim. Çıktığımda ne bir mesaj ne bir şey vardı, üstümü giyindiğimde kapım çalmıştı.

Koşarak kapıya baktığımda Amcam yüzünde kocaman gülümseme ile gözlerime bakıyordu.

"Güzel kızım nasıl oldun?"

"Daha iyiyim amca. Iyi geldi uyumak."

"Iyi güzelim gel yemeğe inelim birlikte."

Amcamla birlikte indiğimde Savaş ortalıkta yoktu. Yemekhanede herkes vardı bi o yoktu. Amcamla karşılıklı yemeklerimizi yerken Savaşa mesaj atmıştım.

Hasret Albay:

Savaş nerdesin?

Telefonda mesaj beklerken Amcamında dikkatini çekmiştim. Garip bir bakış atarak konuşmaya başladı.

"Kızım kiminle mesajlaşıyorsun sen? Hiç düşmüyor bakıyorum elinden amcandan mı sıkıldın yoksa?"

"Yok amca öyle değil tabiki. Savaş nerde? Yanıma gelmişti en son ama sonra göremedim."

Yüzü düşmüştü amcamın ne diyeceğini bilmiyor vaziyetteydi. Tam yanımıza Cem oturduğunda amcamdan yük almışçasına soruma yanıt verdi.

"Sınıra göreve gitti o, zor döner"

O an aldığım cevaba yutkunamamıştım. Sınır görevine mi gitmişti? Bana haber vermeden? Neden yaptı ki böyle bir şey? Tehlikeliydi gittiği görev ama sadece bu da değil, bir elvedayı hakketmemişmiydim? Bu kadar mı cesaretsizdi? Bunu bana söyleyemedi mi?

"Ani gitmek zorunda kaldı kızım, ondan başka kimse bu görevi üstlenemezdi."

"A-anladım amca hayırlı teskereleri olsun."

Başka Ne diyebilirdim ki? Gitmek zorjnda kalmasını anlayabiliyordum ama bana seviştiği ölüp bittiği kadına haber bile vermeden gitmesi canımı yakmıştı. Yemekten sonra odama gidip içim dışıma çıkana kadar ağlamış elime telefonu alıp ona yazı yazmaya karar verdim.

Hasret Albay;

Gitmişsin madem neden haber vermedin?

Neden savaş neden ya?

Bi elvedaya değer görmedin mi beni?

Herşeye rağmen iyi olmanı diliyorum Savaş Kara ama bu yaptığının can yakıcı olduğunu unutma.

Kapının çalmasına gittiğimde kapıda Gökhan duruyordu. Boş ve yaşlı gözlerle ne istiyorsun dercesine baktığımda söze girmişti.

"Sana gelecek olan posta bana gelmiş. Al şunu birdahada karşıma çıkmamaya çalış."

"Zaten postacıya ben söylemiştim başka rafa koy diye. Allahım ya hani soyadlarımız aynı ya belki değiştirmiş olabilir. Bunun benimle bir alakası yok birdahakine başkasına verirsin o getirir."

"Hayırdır sen ya? Yürek mi yedinde dikleniyorsun böyle? Kime güveniyorsun kızım sen?"

"Bu gün değil Gökhan. Bu gün sende dahil kimseyi kaldıracak durumda değilim."

Kapıyı yüzüne çarparak yatağıma geçtiğimde zarfı açarak içini okudum. Istanbuldan iş teklifi gelmiş bir aya kadar onay istiyorlardı. Belkide böylesi daha iyi olacaktı. Gitmek, uzaklaşmak.

Iki hafta sonra:

Kahvaltıyı bu gün Rümeysa Yeşim ve Çınar ile yapmıştık. Benim iki üç gün midem çok kötü olmasına rağmen arkadaşları kırmamıştım.

"Sınır için silah ticaretini durdurmuşlar. Fazlasıyla yaralı ve şehit varmış."

Çınarın bu dediği ile boğazım düğümlenmişti. Söze Yeşim girdi.

"Ay evet duydum. O günden sonrada haber alınamamış kimseden."

Nefes alış verişim düzensizleşmesi ile içimdeki korku çoğalmıştı. Savaşa bir şey olmuş olabilir mi? Elimde ki çatalı yere düşürdüğümde Rümeysa durumumu çokta farketmişti.

"Hasret sakin ol kuzum belkide Savaşla alakalı bir durum yoktur ben bi Barana sorarım gelir şimdi."

Ne kadar rahatlatmaya çalışsa da faydasızdı. Masadan bir şey demeyerek kalktığımda gözüm kararmıştı. Kendimi yere bıraktığımda Rümeysanın sesleri kulağımda yankı yapıyor etrafıma toplananları seçemiyordum. Gözlerimi tamamen kapattığımda dahası yoktu...

Selam güzellerim. Ileriki bölüm çok daha güzel olacak şimdi biraz sıkıcı bölümlere geçiş yaptık. Iyi okumalar diğer bölümde bekleniyorsunuz🩷


Askerin HemşiresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin