10. Minik Yoldaş

473 13 0
                                    

Gözlerimi açtığımda Hemşire kabinindeydim ve başımda Zahide abla vardı. Yavaş bir şekilde hareket edip doğrulmaya çalışırken Zahide abla ile göz göze gelmiştik.

"Abla ne oldu bana?"

"Hayırlı olsun güzelim."

"Nasıl yani?"

"Hamilesin Hasret..."

"N-ne?"

Ben şimdi karnımda Savaştan bir can mı taşıyordum? Çocuğumuz mu olacaktı bizim? Ben Anne olabilirmiydim ki? O gün ne ben ne de o korunmamıştık, aklıma dahi gelmemişti. Zahide ablanın sorusu ile kendime gelmiştim.

"Kuzum kimden bu sabi?"

"Abla, şimdi değil..."

"Zorla olmadı değil mi?"

Başımı hayır anlamında salladığımda elini omzuma koyarak gülümsedi bana.

"Konuşmak istersen Ben buradayım."

Hemşirelik odasından çıktığında hızla içeri Rümeysa ve Baran girmişti. Birbirimize sımsıkı sarıldığımızda ağlamaya başlamıştım.

"Ah kuzum benim ya. Hayırlı olsun diyeceğim ama babası taa sınır görevinde sizden bir haber."

"O...o yaşıyor mu?"

Bebeğin babasının Savaş olduğunu bilmesi o an için beni şaşırtmamıştı. Bu korkutuğum sorunun cevabına yanıt veren Baran oldu.

"Korkma Hasret onda bir şey yok karşı tarafta olmuş çatışma bizim ekip ile bir alakası yok."

"Oh çok şükür..."

Gözyaşlarımı silerken Hasta yatağına kalçamı yaslamıştım, Baran söze devam etti.

"Savaşında bilmesi lazım Hasret. Sonuçta ikinizin çocuğu bilmeye hakkı var, emin ol oda böyle olsun istemezdi."

"Haber alıyormusun ondan?"

"Bir haftadır hayır, sınırda olduğu için hatlar düzgün değil ulaşım sağlanamıyor."

"Mesajlarımı gördüğü halde hiç geri dönüş yapmaması gerçekten böyle olmasını istemediğini gösteriyor... merak etmesin hatta geride gelebilir çünkü ben gidiyorum."

Rümeysanın edişeli sesine yanıtsız kalmamıştım.

"Nasıl? Ne demek bu şimdi Hasret?"

"Istanbula döneceğim, iş teklifi geldi. Hayatıma orada devam edeceğim."

Baranın itirazlarıda aynı Rümeysanın edişesi gibiydi.

"Saçmalama Hasret, iki canlısın sen artık. Çalışmayı bırak gözden ırak olmamalısın. Tek başına Ne yapacaksın sen orada?"

"Bakarım başımın çağresine. Merak etmeyin siz, sıklıkla haberleşiriz."

"Hasret büyük saçmalıyorsun şuanda."

"Siz beni anlamıyorsunuz. Ben Savaşın anıları olduğu yerde kalamıyorum. Onu çok özlüyorum, yapamıyorum onsuzluk çok zoruma gidiyor."

Ve ben yine ağlamaya başladığımda bana tekrar sarılan Rümeysadan destek almıştım.

"Peki Hasret, sen nası iyi olacaksan öyle olsun. Ama Savaşında bilmeye hakkı var bunu unutma."

Baranın son sözü ile bu konu kapanmıştı. Hekimhaneden çıktıktan hemen sonra Amcamın odasına gitmiştim. Kapıyı tıklattığımda fazla bekletmeden açmıştı kapıyı.

"Güzel kızım, ne oldu? Iyi misin?"

"Müsaitsen seninle bir şey konuşmak istiyorum amca."

"Tabi Hasretim gel içeri."

Girdiğimde bir tık gerilmiştim. Ne diyecektim? Amca ben Savaştan hamileyim burası bana o gittiğinden beri iyi gelmiyor müsaden olursa buradan gitmek istiyorum mu? Ne düşünürdü benim hakkımda?

"Seni dinliyorum kızım."

Yüzüne baktığımda büyük kararsızlık içerisindeydim.

"Hasret konuşsana evladım, bir şey mi oldu?"

"Amca ben Istanbula taşınmak istiyorum."

Şaşırmıştı hatta afallamıştı, ne diyeceğini bilemedi ilk dakikalar.

"Nereden çıktı bu şimdi? Gökhan mı bir şey yaptı yoksa?"

"Yok amca bu sefer onunla alakalı değil. Kendim için gitmek istiyorum, kendim ve karnımdaki için..."

"N...Ne? Karnındaki mi? Hasret?"

Amcam bu söylediğimle Dumura dönerken bir şekilde açıklama yapmak zorundaydım ne kadar zor ve utanç verici de olsa kendi isteğim ile sonuçlanan bir şeydi.

"Amca ben hamileyim. Benim için en iyisi buradan gitmek, seni hayal kırıklığına asla uğratmak istemezdim ama kendi isteğim ile olan bir durumdu."

"Babası kim?"

Bunu söylersem Savaşa ne yapardı diye düşünürken bunu şimdilik saklamam en iyisi olacaktı diye düşündüm.

"Şimdi değil amca."

Bir kaç dakika düşündü o süre zarfında asla yüzüme bakmadı, hakkıydı ve haklıydı.

"Ne zaman gideceksin?"

"Müsaden olursa yarın sabah"

"Bana haber vermeyi unutma. Günü geldiğinde bu konuyu detaylı konuşacağız. Ama şimdi gel amcanın kollarına."

Sımsıkı sarılmak o kadar iyi gelmişti ki bana. Gözlerimden yaşlar akarken beni kendinden ayırıp alnıma bir öpücük kondurarak gözlerimdeki yaşları sildi.

Odadan çıktığımda eşaları hazırlamış kendimi yatağa bırakmıştım.

Sabah Baran ile Rümeysayla gitmiştik otogara onlarla vedalaşıp bindiğimde aklımda ve kalbimdeki herşeyi burada bırakacağıma söz vermiştim kendime. Ve karnımdaki minik yoldaşım...

"Artık sadece sen ve ben varız minik yoldaşım. Senin bana tutunduğun gibi bende sana tutunacağım."

Gelwcek bölüm çok daha heycanlı olacak bunu biraz geçiş bölümü olarakda algılayabiliriz. Iyi okumalar canlar🩷

Askerin HemşiresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin