3. BÖLÜM

18 1 0
                                    

Selammm.

Nasılsınız?

Yine uzun bir süre oldu sanki. Büyük ihtimalle hep uzun bir süre arayla bölüm atmaya devam edeceğim. Dediğim gibi belirli bir günümüz, saatimiz bulunmamakta. Şu anlık. Umuyorum ki beğendiğiniz bir bölüm olur.

Bölümde geçmese de benim önereceğim şarkılar:

Badem-Sen Ağlama
Zeynep Casalini-Duvar

Yıldız atıp, yorum yapmayı unutmayın! 

İyi okumalar!

***

" ... Tek kalmadım ama dedi. Anlıyor musun Bade? Ben babamı kaybettim diye yeri göğü yıkmak, yok etmek isterken o bunların hepsini görmüş, 9 yaşındaki bir çocuğun gözü önünde olmuş ve bana tek kalmadım diyor. Canım yandı ama geçti diyor. Sadece bir dikiş izi merak etme diyor. Meğer benim acım hiç bir şeymiş. Niye söylemedin?"

Gözündeki akan yaşları saymayı bıraktım ve kendime çekip sarıldım. Benden uzundu, geniş gövdesi de vardı. Sarıldığımda beni de saklıyordu. Ama acısını saklayamamıştı. İkinci defa.

Dayanamadım, göz yaşlarımı tutamadım. Aktı. Nefes almadım. Alamadım. Cümleleri kurmak, okumak, izlemek basit gelebilir ama yaşamak ve anlamak yakar insanı. Hissedersin. Alev alırsın zamanla. Bildiğin şeyler mi yakar yoksa hissettiğin mi? Hangisi ile alev alırsın? Daha doğrusu hangisiyle kül olursun?

İç çekişlerim arasında " Senin acın kolay mı sanıyorsun? Benim canım bile yanmışken, sen bu yanığa nasıl hiç bir şey dersin?" dedim. Duraksadım. " Ayrıca benim acım da özlemim de seninkinin yanında vişne çürüğüydü."

Hafif kıkırdadığını duydum. " Vişneye alerjin var!" dedi. Doğruydu. Yüzümü ekşittim.

" Azıcık anlamlı konuşayım dedim içine ettin şuan Pars!" diye cırlamam ve onu benden uzaklaştırmam bir oldu.

" Ayrıca olayı değiştirme. Devam et."

" Hemen de anla zaten." diye içinden mırıldansa da ensesine yediği şamardan daha fazla devam etmedi ve zor da olsa anlatmaya devam etti. Başka biri vurmuş olsaydı o kişi şuan yaşamıyor olurdu. Ama ben olunca hiçbir şey demiyor tam tersine hoşuna gidiyordu. Diğerleri bu kadarını bilmezdi mesela. Sadece bizim aramızdaydı.

" Babası... " Benim kızım avukat olacak." diye gezermiş evde. O da olmak için çabalıyor. Annesi," yutkundu. " ... ona boyalar felan alırmış. Severmiş resim çizmesini. En son annesinin ve babasının resmini çizmiş o günden sonrada karalamadan başka hiçbir şey yapmamış zaten. " gözünden bir damla daha aktı yanağına doğru. Ama hemen sildi.

" Beni çizdiği resmi de annesinden kalan boyalardan yapmış. " Hala boyayabiliyormuşum. Boyalar hala kötü olmamış." diye mırıldandı ve güldü. Gerçekten sadece güldü. Bende izledim." anlatırken içi gidiyordu. Zordu. Pırıl dıştan ne kadar neşeli dursa da içinin nasıl yandığını Pars görmüştü, daha doğrusu hissetmişti.

Pars'a yaklaştım ve ayaklarımı kaldırarak saçını okşadım. " İyi olacaksınız. Beraber olacaksınız, inanıyorum. " şu anda ne kadar çok yabancı dizilerdeki annelere, teyzelere benziyor olsam bile Pars'ın iyi hissettiğini biliyordum. Küçükken sürekli başını okşardı babası. Huzurlu hissediyordu bu yüzden. Gözlerini kapatması bunun bir göstergesiydi.

" Sen olmasan ne yapardım be Bade inan bilmiyorum. İyi ki varsın canım kardeşim!" diyerek saçlarımı karıştırdı. Saçlarımı karıştırırken kafam sürekli ileri geri hareket edince "Lan azıcık insan ol!" diye yükselerek kafasına vurmaya ve kendimi uzaklaştırmaya çalıştım. Ama vuramadım, ıskaladım. O da kolunu omzuma atarak kendine daha çok yaklaştırdı. Sınıfa doğru ilerledik.

KALBİMDE SÜZÜLEREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin