4. BÖLÜM

11 1 0
                                    

Selammm!

Nasılsınız?

Geçen ki bölüm bayrama denk gelmişti bu bölümde bayrama yakın bir zamanda denk geldi. Kısa diyebilirsiniz. Çünkü bir önceki bölüm daha uzundu. Ama elimden geldiğince yazmaya çalıştım.
Umuyorum beğendiğiniz bir bölüm olur.

Bölümde geçmese de dinleyebileceğiniz şarkı:

Hande Yener - Aşkın Ateşi

Minik bir not ekliyorum bu hikaye boyunca geçen her şey hayal ürünüdür!

Yıldız atıp yorum yapmayı unutmayın!

İyi okumalar dilerimm.

***

... Tip bakışlarımı ona gönderdim. Kollarımı göğüslerimin üstünde birleştirdim. Ellerini havaya kaldırdı. " Tamam sakin ol bir şey demedim şampiyon! Öldürmezsin beni değil mi?" 

Daha fazla ciddi kalamadım ve güldüm. O da ellerini indirdi ve güldü. 

"Bir şey sorabilir miyim?"

"Sor."

"Kadın yaşıyor mu?" diyerek yine kahkahalarla gülmeye devam etmiştik.

"Tabii ki yaşıyor henüz katil olmak için çok gencim!" bir süre de böyle gülüştük.

Gülüşmemizi bölen kişi Pars'tı.
Hemen yanımıza oturdu.
"Hoşgeldin Pars." Gülüşünü bozmadan sanki daha çok mutlu olmuş gibi tepki vermişti Kaner.
"Hoşbulduk." Diyerek bana imalı imalı bakmıştı. Gözlerimi büyütmüş ve ağzım açık bir şekilde  Pars'a baktım. "Geleceğim." dediğinde ciddiye almamamın gazabına uğramıştım. Pars parmakları ile çenemi ittirdi. Ağzım kapanmıştı çok şükür.

"Ee ne konuşuyordunuz? Geride kalmamalıyım değil mi?"

Gözlerimi kapattım. Kısa bir anlık. Şaka yapıyor sanmıştım. İstanbul'a geldiğimizden beri daha çok korumacı abi olmuştu. Babam "Sana emanet oğlum." demişti Pars'a. Pars ise abartıyordu. Kaner'de tehlike buluyordu. Gökalp'e bile böyle bakmıyordu. Kaner'i tanımıyordu bile. Gerçi ben de tanımıyorum. Tanışıyoruz işte.

"Oğlum gelmiş!" yine huzur hissettiren sesi ile Enver teyze ortama giriş yapmıştı. Tek çocuğu ben olamam ya. Pars hemen ayağa kalkıp Enver teyzenin elini öpmeye çalıştı ki, Enver teyze izin vermeyip, kendine çekip, sarıldı.

Ve boynumda bir soluk hissettim. Kısa ama benim için uzun, tüylerimi diken diken olmasına neden olsa bile güzel hissettiren bir andı. Fısıldadı. "Anlaşılan datemiz olmadan son buldu. Tüh, ilk defa çıktığım bu randevuda nasıl olur da bu güzel kadını bırakabilirim ki ?" 

Kokusu her yerimdeymiş gibi hissediyordum. Sesi kalın ve erkeksi olduğundan kibar çıkarmak için uğraşmış gibiydi. Kabul ediyorum çok karizmatikti... 

Tam geri çekilecekti ki bu sefer ben yaklaşıp, boynundan kulağına doğru nefes alıp verdim. Artık kokusu daha net geliyordu. Ve aynen bende hissettirdiği etkiyi onda hissettirmek için soluklarımı arttırmıştım.

 Sigara kokusu ne kadar üstün olsa bile bu yakınlıkla fark edebildiğim, aynı zamanda sigara kokusu ve erkek parfümü olduğu belli ama ağır olmayan koku karışsa bile bebek kokusunu alabiliyordum. Baby faced man bulmuşum daha ne isteyim ki...

 "Tühler olsun ki ben de bu kadar hoş kokan, karizmatik ve yakışıklı olan bu adamı nasıl bırakabilirim diye düşünüyorum ?" 

İNANAMIYORUM!! Sanırım dilim uzamaya başladı.

KALBİMDE SÜZÜLEREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin