Gözlerimi başımdaki ağrımayla araladığımda yabancı bir yerde olduğumu fark ettim. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Olduğum koltukta doğrulduğum sırada buradaki tek kişinin ben olmadığımı fark ettim. Bulunduğum yerde benim dışımda tam 7 kişi daha vardı. Gözlerim etrafta gezinirken karşı koltukta oturan bir çocukla göz göze geldim. Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Başımı yan tarafa çevirdiğimde Gece'nin baygın bir şekilde yanımda uzandığını gördüm. Şuan bu durumun içinde sevindiğim tek şey tanıdığım birinin burada oluşuydu. Gece'yi sarstığımda korkarak uyandı ve gözü hızla etrafta gezindi.
"Burası neresi? Neredeyiz? Başım çok ağrıyor!"
Etrafa bakındım "Bilmiyorum. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yok."
Karşı koltuktaki çocuk birden ayaklandı ve bize doğru bir adım attı. "Siz diğerlerini uyandırın. Az önce biri geldi ve herkes uyanınca kapıya vurmamı söyledi." Başımı sallayıp diğerlerine baktım. Herkes baygın bir haldeydi. Gece'ye dönüp herkesi uyandırmamızı söyledim ve kısa süre içerisinde herkes uyandı. Sanırım baş ağrımızdan dolayı bu olaya fazla tepki veremiyorduk. Normal şartlarda eminim ki ortalığı ayağa kaldırırdım. Olanları hatırlamaya çalıştığım sırada birden evin kapısı açıldı ve içeriye orta yaşlarda iki adam girdi. Hepimiz oturuşumuzu dikleştirdiğimiz sırada ikisinin de gözleri üzerimizde geziniyordu. Biri cebinden telsiz çıkarıp konuşmaya başladı.
"3A'dan 1 kişi eksik. Evde tam 8 kişi var."
Olaya anlam vermeye çalıştığım sırada telsizle konuşan adam yanındakine döndü "4A'dan bir kişiyi buraya getirecekmişiz. Buradaki eksik kişinin de yerini tespit etmemiz gerekiyormuş." Yanındaki adam başını salladı "Tamam, sen uyanık olan biri varsa onu getir. Direk konuşmaya başlayalım."
Birkaç dakikanın ardından bulunduğumuz yere yeni bir kişi daha getirildi. Gözüm yeni gelen kişinin üzerinde gezinirken adamlardan biri konuşmaya başladı.
"Burası beyaz çember. Bulunduğumuz yerde birçok ev var. Ne kadar diye soracak olursanız; mesela toplam 10 tane A evi var. Bu şekilde ev sayısını Z harfine kadar düşünün. Her evde toplam 9 kişi var. Buradan biri eksikti o ayrı bir mevzu. Her neyse biliyorsunuz ki son zamanlarda insanlar teker teker hayatını kaybetmeye başlamıştı. Uzmanlar bunun doğada yaşanan bir olaydan kaynaklı olduğunu düşünüyor. Yani bir süre burada karantina altında falan olacaksınız o şekilde düşünün. Dışarı çıkmanıza izin verilecek ama sadece belli günlerde. Evde tam 4 oda ve 3 banyo var. İhtiyacınız olan her şey odalarınızda mevcut. Mutfakta gerekli erzaklarını dolaplarda dizilmiş vaziyette. Herhangi bir sorun oluştuğunda ev telefonundan 0 tuşuna basmanız yeterli olacaktır. Başka bir sorusu olan var mı?"
Ben olayın saçmalığını ve garipliğini düşünürken uyandığımda göz göze geldiğim çocuk söze girdi. "Burada ne kadar tutulacağız?"
"Maalesef bunu bizde bilmiyoruz. Şu süreci atlatırsak hepinizi serbest bırakacağız."
Gözlerimi elime çevirdiğimde aklıma Masal geldi. Başımı hızlıca kaldırdım "Peki ya ailelerimiz? Benim kardeşim nerede?"
Adam ensesini kaşıdı "Çocukları farklı bloklarda bir arada tutuyoruz. Aileleriniz buradaki her hangi evlerden birinde olabilir. Bu süreçte onları bulamayabilirsiniz ama yapacak bir şey yok. Sağlığınız için bunu yapmak zorundayız. Eğer başka sorunuz yoksa bizim gitmemiz lazım."
Hızıca yerimden fırladım "Hayır benim onu bulmam lazım! Daha çok küçük. Kendi başının çaresine bakamaz. Lütfen yardımcı olun. Lütfen..."
"İnanın elimizden hiçbir şey gelmiyor. Kardeşiniz burada olmayadabilir. Henüz sadece A,B,C,Ç,D,E blokları dolu. Çocukların olduğu yerde sadece 2 erkek çocuğu var. İlerleyen zamanlarda bloklar dolduğunda sizin için kardeşinize bakacağım. Şimdi gerçekten gitmemiz lazım. Buradan kaçmaya da sakın kalkışmayın. Belirli kurallarımız var ve bunları yasakları ne zaman çiğnerseniz o zaman öğrenirsiniz."
Adamlar evden çıkıp kapıyı kilitlerken gözümden birkaç damla yaş aktı. Burnumu çekip gözümdeki yaşları sildiğimde Gece elini omzuma koydu. Ona dönüp derin bir nefes aldım ve koltuğa oturdum. Yeni gelen çocuk ve bir kız beni izliyordu. Gözlerimi onlardan kaçırıp diğerlerinin yüzüne baktım. Buradakilerle ortalama olarak aynı yaşlardaydık. Düşünceli bir ifadeyle herkesin yüzünü izlerken biri söze girdi.
"Ben Rüzgâr. Madem bir süre aynı ortamda yaşayacağız tanışmalıyız öyle değil mi?"
Şuan tanışmanın sırası mı bilmiyorum ama doğru söylüyordu. Tanışmalıydık.
"Ben Eylül. Rüzgâr'la kardeşiz. Kendisi bizzat abim olur. 17 yaşındayım. Abimde 18 yaşında."
"Ben Yağmur" dedi beni sürekli izleyen kız "17 yaşındayım. Buradan tek Rüzgâr, Eylül ve Murat'ı tanıyorum."
"Adım Yiğit, 19 yaşındayım"
"Ben Murat. 18 yaşındayım. Rüzgâr'la yakın arkadaşız. Aynı okulda hatta aynı sınıfta sıra arkadaşıyız."
"Ben Öykü. Buradan tek Gece'yi tanıyorum. 18 yaşındayım."
"Ben Gece, 18 yaşındayım."
"İsmim Deniz, 20 yaşındayım."
"Adım Ayaz. 19 yaşındayım."
Herkes kendini tanıtmıştı. Daha doğrusu tek isimlerini ve yaşlarını söylemişlerdi ama olsun. İleride belki kendimizi birbirimize açardık. Yeni gelen çocuğun adı Ayaz'dı. Acaba ona dışarıdaki ortamı sormalı mıydım? Sorsam da pek bir şey değişmeyecekti ama merak ediyordum. Olduğum yerden ayağa kalktım ve evin içinde yürümeye başladım. Bir odanın kapısını açtığımda oda da iki yatağın, iki dolabın ve iki masanın olduğunu gördüm. Her şeyden iki tane vardı. Sanırım bir odayı birkaç kişi paylaşacaktık. Büyük ihtimalle ben Gece'yle aynı odada kalırdım. Arkamı döndüğümde Deniz, Ayaz ve Yiğit hariç herkesin ayaklandığını gördüm. Gece'ye baktım "Gece biz seninle aynı oda a kalalım." Gece başını sallayıp odamıza girdi. Diğerleri odaları inceleyip kendi aralarında konuşuyorlardı.
"Ben kardeşimle aynı odada kalmak istiyorum."
"Abi sen Murat'la kal. Ben Yağmur'la kalırım."
"Sen niye benimle kalmak istemiyorsun ki?"
"Abi niye istemeyeyim? Kız tek başına kalacak. Hem en yakın arkadaşınla kalacaksın zaten."
"Murat gece rahat durmaz ki. Eminim horlar. Horluyorsun değil mi Murat?"
"Oğlum ne horlaması? Anırıyorum! Her neyse yürü işte beraber kalalım. Hadi kızlar sizde diğer odaya geçin."
Kendi aralarında tartışırlarken gözlerimi devirip odamıza geçtim. Kapıyı kapatıp yatağa oturdum ve Gece'ye döndüm. Yatak başlığına yaslanmış öylece oturuyordu. Esnedi "Burada kalmayı sorun etmiyorum ama aynı evde yaşayacağımız kişilere bir bakar mısın? Onlara zor alışacağım büyük ihtimal."
Başımı salladım "Evet zor alışacağız gibi duruyor. Ama aklım Masal'da kaldı. Daha çok küçük ve kendi başının çaresine bakamaz. Kim bilir şuan nerede, nasıl, ne yapıyor?"
"Eminim bir şey olmamıştır ve yakında kavuşursunuz. Hadi artık uyuyalım."
"Tamam, ama önce üstümüzü değişelim. Benim pantolonla uyumam imkansız."
Ben ayağa kalkarken Gece'de ayağa kalktı ve dolaplarımızı açtık. Henüz içi boştu. Şimdi bu pantolonla uyuyacağım mı demekti? Her an sinirden ağlayabilirdim. Kardeşim nerede bilmiyordum. Ben neredeyim henüz onu da bilmiyordum. Tanımadığım insanlarla aynı evdeydim ve uyumaya niyet ettiğimde kıyafetlerimi değişemiyordum. Sinirlerim zıplamak üzereydi. Dolabı sertçe kapatıp yatağıma uzandım. Gece ışığı kapatıp kendi yatağına yattığında ağlamamak için zor duruyordum. Bugünü böyle geçirmemiz gerekiyordu. Yarın gerekli şeyleri görevlilerden isterdik. Of şu düşündüğüme bakın! Sanki başka dertlerim yokmuş gibi hissediyorum.
**Bu bölümde esas karakterlerimizi tanıdık. İlerleyen bölümlerde görüşmek üzere. Seviliyorsunuz <3**
İnstagram:
zeynephafsacann
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Çember
Mystery / ThrillerSize yaşamınız için bazı tehditlerin olduğunu söyleseler ve Beyaz bir çemberin içindeki evlerde 9-10 kişiyle yaşamanızı söyleseler ne yapardınız? 18 yaşında olan Öykü bu yılını sakin bir şekilde geçirmeyi planlarken durum aksi haline dönmüştür. Hiç...