11. Bölüm: Ayaz

35 7 2
                                    

Yıllar önce
Yazarın Anlatımıyla

Küçük Ayaz, yine o evde uyandı. Henüz hiçbir şeyi anlayabilecek yaşta değildi. Birkaç gün öncesinde ailesi tarafından terk edilmişti. Büyüyünce belki de onlardan nefret edecekti. Belki de onları hiç hatırlamayacaktı bile.

Ona günler önce kollarını açan kadının yanındaydı. İlk "anne" kelimesini belki de onu doğurmayan kişiye söyleyecekti. Bulunduğu ailenin maddi durumu pek iyi değildi, fakat geçinmeye çalışıyorlardı işte. Seda ailesinin zoruyla genç yaşta evlenmişti. Bir kızı vardı. Dışarıda yürürken şans eseri ağlayan bir çocuk sesi duydu ve onu gördü. Ayaz'ı... Onunla ilgilenip, ona sahip çıkmak istedi. Kış ayındaydılar ve bu küçük çocuk tek başına dışarıda kimsesiz kalmalıydı. Ayaz'ı kucağına alıp evine götürdü. Kocasıyla çok kavga etti fakat en sonunda onu ikna etmeyi başardı.

Aradan 2 yıl geçti. Ayaz artık 6 yaşındaydı. Gerçek ailesinin onu bıraktığını biliyordu. Ona sahip çıkan ailesini fazlasıyla seviyordu. Ara sıra onlardan şiddet görüyordu fakat bunu dert etmiyordu. Çünkü o kimsesizdi. Bir gün annesi Seda ve kız kardeşi Belinay ile parka gittiler. Ayaz, çimlerde koşarken bir kızla karşılaştı. Kendisinden yaşça büyüktü. Parkta ki çocuklara şeker dağıtıyordu. Sonra Ayaz'ın yanına gelip onun yanağını sıktı.

"Merhaba, küçük adam." Ayaz hiçbir cevap vermeyince devam etti. "Ben Yeşim. Yeşim Atalar. Senin adın ne?"

Ayaz biraz durdu. İsmini biliyordu fakat soyadı yoktu... "A-Ayaz... Ayaz Atalar."

Ayaz o gün Ayaz Atalar olmuştu. Kendi soyadını kendisi koymuştu. Ona bakan ailesinin soyadını almamıştı. Ailesinden sonra ona tek iyi davranan kişinin soyadını kendi soyadı gibi bilmişti.

Günümüz
Ayaz'ın anlatımıyla

Sabah uyanır uyanmaz salona geçmiştim. Bugünün benim için pek bir esprisi yoktu fakat Öykü için önemli bir gündü. Bugün Masal'ı görecekti. Kardeşi onun için çok önemliydi. Onu fazlasıyla seviyordu. İlk uyanan kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Ta ki mutfaktan gelen sesleri duyana kadar.

"Kolay gelsin Öcü Hanım."

Öykü hızlıca kahvaltı hazırlıyordu. Doğradığı domatesten başını kaldırıp bana baktı. "Günaydın Canavar Bey."

Büyük ihtimalle bir an önce kardeşinin yanına gidebilmek için kahvaltıyı hızlıca hazırlıyordu. Yanına gidip elindeki bıçağı elime aldım. "Ben bunları doğrarım. Her şey hazırsa sen diğerlerini uyandır."

Başını sallayıp mutfaktan çıktı. Gülümseyerek domatesleri doğramaya başladım. Bildiğiniz sırıtıyordum. Birden yüzümün şeklini fark edince gülümsememi yüzümden sildim. "Bana ne oluyor?" diye düşünmeden edemedim.

Öykü'ye karşı olan samimiliğimi inkar edemezdim. Onu diğerleri gibi görmüyordum. Benim için apayrı biriydi. Onu ilk gördüğüm zamanlar sürekli yardım etmek istemiştim. Çünkü bende birilerinin kahramanı olmak istiyordum. Geçmişim güzel değildi. Kendi annem gibi bildiğim kişi hastalıkları yüzünden vefat etmişti. Küçük kardeşim Belinay'dan iz yoktu.

Hep beraber sofraya oturduğumuzda Öykü'ye baktım. Kahvaltısını oldukça hızlı yapıyordu. Onun hızına ayak Uydurmaya çalışıyordum fakat pek başarılı olduğum söylenemezdi. Kahvaltısını yapıp tabağını mutfağa götürdü. Kendi tabağımdakileri hızlıca ağzıma atıp mutfağa gittim.

"Fazla heyecanlıyız sanki."

Öykü başını hızlıca bana doğru çevirdi. Hayır öyle bakma, çok güzel bakıyorsun. "Evet, baya heyecan yaptım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Beyaz ÇemberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin