Parti Günü
Nihayet partinin yapılacağı gün gelmişti. Yağmur, Eylül, Gece ve Yiğit çok heyecanlılardı. Görevlilerin bizi bilgilendirmesini bekliyorduk. Az sonra kapı çalınca Deniz kapıyı açtı ve görevlilerden biri bize partinin davetiyesini verdi. Hep beraber davetiyeye bakmaya başladık. Kafalarımız sürekli birbirine çarpmaya başlayınca Rüzgâr davetiyeyi Deniz'in elinden alıp okumaya başladı.
"Çok sevgili Beyaz Çember halkı, bu akşam saat 20:00'da yapılacak açılış partimize herkesin katılımı zorunlu. Birden fazla yerde partimiz olacak. Sizleri görevliler parti alanlarına götürecek. Her parti alanı 4 bloktan oluşacak. Sizlere verilen kıyafetleri giyeceksiniz. İyi günler."
Murat lafa atıldı. "Çok iyi anlatmamış mı ama?"
Güldüm. "Evet! Saat şuan kaç bu arada?"
"Şuan 16:47"
Yağmur "Daha çok var." diye söylenmeye başlayınca Ayaz fikir üretti.
"Zaman geçirecek şeyler yapalım. Film, kutu oyunu, gezinme falan."
Yiğit hızla cevapladı. "Kutu oyunu oynayıp galibi belirleyelim. Çok çekişmeli olur."
"Satranç oynuyoruz o zaman."
"Evet. Hadi ilk kimler yarışacak?"
Rüzgâr, Murat'ın kolunu tutup çekiştirdi. "Ben bu şahısla kapışacağım."
Murat güldü. "Yenileceksin ama."
"Ben zaten sana yenildim. Gerisinin önemi ne?"
Hepimiz kahkaha atmaya başladık. Rüzgâr ve Murat satrancı oynamaya başladı. Murat oldukça iyi oynuyordu fakat Rüzgâr'ın ona uzun uzun bakması dikkatini dağıtıyordu. Elini piyona uzatırken son an durdu ve Rüzgâr'a baktı.
"Rüzgâr bana şöyle bakmayı bırakır mısın?"
"Ama çok göz alıcısın. Gözlerimi senden alamıyorum."
"Dikkatim dağılıyor. Şu tur bitsin ne yapıyorsan yap."
"Tamam o zaman. Hemen bitirelim seninle işimiz var."
"Ne diyorsun Rüzo?"
"Birazdan anlarsın bebeğim."
Hepimiz satranç maçından çok dikkatimizi Rüzgâr ve Murat'a veriyorduk. O kadar komiklerdi ki gülmeden edemiyorduk. Murat oyunu kazanmaya çalışırken, Rüzgâr'da tam tersine kaybetmeye çalışıyordu. En sonunda oyunu Murat kazanınca Rüzgâr gülümsedi.
"Yine sana yenildim işte gördün mü?"
"Gördüm Rüzgâr!"
"Ah benim zekâ küpüm."
Rüzgâr Murat'a öpücük atarken Yiğit ve Gece ayağa kalktı. Beraber satrancın önüne oturup oynamaya başladılar. İkisi de gayet iyi oynuyordu. Yiğit hangi taşıyla oynayacağını düşünürken başını yavaşça kaldırıp Gece'ye baktı. O sırada neden yaptığını anlamadığımız bir hamle yaptı. Gece kalesiyle Yiğit'in vezirini devirip gülmeye başladı. Yiğit Gece'ye gözlerini devirirken dayanamayıp o da gülümsedi. Aslında birbirlerine hislerinin olduğu apaçık belliydi. Kısa bir süre sonra oyunu Gece kazandı. Gülerek ayağa kalktı ve eski yerine oturdu. Eylül ayağa kalkıp Yağmur'a baktı.
"Hadi gel."
"Hayır, ben oynamak istemiyorum. Sadece izleyeceğim."
"Emin misin?"
"Evet."
Eylül bize bakarken aklıma gelen bir düşünceyle ayağa kalktım. Eğer Deniz'le oynarsa Ayaz'la oynamam gerekecekti. Ayaz'la aramızda kötü bir şey yoktu ama onunla oynamak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Çember
Mistério / SuspenseSize yaşamınız için bazı tehditlerin olduğunu söyleseler ve Beyaz bir çemberin içindeki evlerde 9-10 kişiyle yaşamanızı söyleseler ne yapardınız? 18 yaşında olan Öykü bu yılını sakin bir şekilde geçirmeyi planlarken durum aksi haline dönmüştür. Hiç...