GEÇMİŞİN İZLERİ

892 33 18
                                    

GONCADAN

Sabah Alaeddinin yanında uyanmayı beklerken yanımda bulamadım. Anlık bir telaşla yataktan çıktım ve salona gittim. Mutfaktan gelen seslerle oraya gittim. Mutfakta bir çok şey bekliyor olabilirdim ama beklemediğim bir manzara ile karşılaştım. Üstü çıplak altında eşofman ile ocağın başında bir Alaeddin vardı karşımda sırtı bana dönüktü elleri hareket ediyor kasları gözlerimin önüne seriliyordu. Arkadan yaklaşıp kollarımı beline sardım varlığımdan haberi var gibiydi zerre ürkmedi. Adam koskoca yüzbaşı senin gelişini anlamayacak mı gonca diye kendi kendime içimden söylendim. 

"Günaydın sevgilim." dedi. Cevap vermeden daha sıkı sarıldım. Sırtına bir öpücük bıraktım. "Yavrum." dediğinde cevap vermedim. Bana söylediği her söz hoşuma gidiyordu daha çok söylemesi için sessiz kaldım. Bunu anlamıştı ki "Goncam, canım, yavrum, gül goncam, sevdiğim." dediğinde memnuniyetle gülümserken ağzımdan "Hmm" diye bir mırıltı çıktı. Söylediklerinin hepsi bendim. Yine bir öpücük bıraktım sırtına "Günaydın Alaeddin." dedim. 

Bana doğru dönüp ne diyorsun der gibi bir bakış attı. "Ne bakıyorsun öyle" diye sorduğunda "Alaeddin mi noldu sevgilime." dediğinde güldüm hatta durduramayıp kahkaha attım. Uzanıp kısa bir öpücük bıraktım dudaklarına "Günaydın Alaeddin Alim, sevgilim, canım, aşkım" dediğimde kahkaha attı. "Şimdi oldu işte." deyip beni omuzlarımdan kavrayıp masaya doğru döndürdü. "Otur bakalım sen kadar olmasa da beğenirsin belki." dediğinde güldüm. "Eee bir gonca kolay olunmuyor." dedim sandalyeyi çekerken. 

Önüme son derece iyi görünen bir kahvaltı koymuştu. Heyecanla çatalımı alıp tabağıma bişeyler koydum. Alaeddinde karşıma oturdu. Lezzetli bir kahvaltı ederken "Ne yapacaksın" bugün diye sordu. Ağzımdaki lokmayı yutup "Hastaneye gidecem ama eve gidip duş alıp üstümü değişmem lazım." dedim kafasını salladı "Sen ne yapacaksın" diye sordum. Çayından bir yudum alıp "Askeriye gidecem akşam üzeri şuan bir işim yok ben seni götürürüm hastaneye de eve de." dedi Alaeddin kafamı salladım. Çayımdan son yudumumu içip kalktım masadan Alaeddinin arkasına geçip kollarımı boynuna dolayıp yanağına bir öpücük bıraktım "Teşekkür ederim sevgilim ellerine sağlık." dedim boynuna doladığım koluma öpücük bırakıp "Afiyet olsun bitanem." dedi

Mutfaktan çıkıp yatak odasına geçtim giyinme odasında elbisemi alıp Alaeddinin gömleğinin düğmelerini çözmeye başladım. Arkamdaki adım seslerini duydum ama duymazdan geldim. Gömleği yavaşça üstümden çıkardım. Kenardaki aynadan kapıya yaslanmış beni izleyen Alaeddine baktığımda sertçe yutkundu. Yavaşça eğilip yerdeki elbiseyi alıp yavaşça giymeye başladım dikkatle beni izliyordu. Elbiseyi giyince kolayca çekebildiğim fermuar için Alaeddine dönüp "Çekemiyorum fermuarı yardım eder misin" diye sordum. Yavaşça yanıma gelip fermuarı çekmeye başladı. Fazlasıyla tutkulu olan bakışlarını aynadan takip ederken kaşları sertçe çatıldı.

Neye baktığını biliyordum. Sırtımın orta yerinde duran ize bakıyordu. Elleri yara izime gidip sürtündü oraya "Nasıl oldu bu iz" diye sorduğunda kaşları çatık yara izime bakıyordu dikkatle elleri izi okşuyordu. Alaeddin profesyonel bir askerdi kurşun izi olduğunu anlamıştı zaten. "Doğuda görev yaparken bir sınır köyündeyken bir terör saldırısı oldu. Örgüt başkanı olan adamı tedavi etmem için kaçırdılar." dediğimde boğazım düğüm düğüm olmuş o güne geri gitmiş gibiydim kolay kolay korkan biri değildim ama o gün fazlasıyla korkmuştum. Abime bir acı daha yaşatacağım diye ölmekten değil abimi bırakmaktan korkmuştum.

Derin bir nefes alıp devam etmeden önce bakışlarım Alaeddini kontrol ettiğinde dikkatle beni izliyordu. "Adamı tedavi ettim kafama dayalı bir silahla ama abimler gelip yetişince örgüt liderini kaçırmak için beni vurdular." dediğimde dudakları yara izime gitti bir öpücük kondurdu sırtıma "Biliyorum seni hastaneye kucağında taşıyan bendim." dediğinde büyük bir şok ifadesi yüzüme yerleşti. "Ne anlamadım nasıl yani" diye sordum. Kafası boynuma gömüldü kokumu içine çekerken "O gün ordaydım." dediğinde zihnimi zorladım. Bilincim kapanmadan önce gördüğüm gözler geldi aklıma yüzü maskeli sadece gözleri görünen bir adam beni kucağına almıştı. Şimdi anlamıştım ki o Alaeddindi. 


GEÇMİŞ ZAMAN

GÜNÜMÜZDEN 2 YIL ÖNCE

Gonca fazlasıyla korkmuştu. Elleri kan içindeydi. Bir teröristin kanıydı elindeki yarasını diktiği bir teröristin. Kendinden utanıyordu şuan fazlasıyla hem de. Hayatta kalmak için masumlara kıyan ülkesine saldıran adamların başında olan adamı iyileştiriyordu. Uzun süre bunu atlatamayacaktı ve evden bile çıkmayacaktı. Adam gözlerini açmaya başlamıştı. Gonca adamı tanımıyordu ama adı Hasan Ali olan Samuel lakaplı adamdan uzun süre kurtulamayacaktı. Uyanır uyanmaz başındaki Goncayı gören Samuel kızı fazlasıyla beğenmişti öyle bir bela olacaktı ki kıza Goncanın haberi bile olmadan.

Dışarda bir gümbürtü koptuğunda kim olduklarını biliyordu. Türk askeri buradaydı. Bir an önce kaçması lazımdı. Yanındaki adamlar ona destek olarak kaldırdı Samueli. Samuel elini yanındaki adamın beline atıp korkusuz ama nefretle bakan kıza doğrulttu silahı. Gonca kaçmak için arkasını döndüğünde bir silah patladı sırtında ki derin acıyla yere yığıldı. Acı bedenini ele geçirirken bilinci çekiliyordu. Ölüme gideceğini düşünüyordu. Gözleri kapanmak üzereyken bir beden onu kucağına aldı. Askeri üniforması vardı ve yüzünü çevreleyen maskesi sadece gözlerini açıkta bırakırken o acı ile onu kavrayamamıştı onu kucağına alan Alaeddinin sevdiği sevgilisi olacağını ve onun için ölümü bile göze alacağını henüz bilmiyordu.

Alaeddin kucağındaki 4 yıl önce gördüğü, gördüğü andan beri aklından çıkmayan ama yanlış olduğuna inanıyordu çünkü arkasında "GONCA" diye haykıran Mehmetin sevgilisi sanıyordu 2 yıldır. Bu yanılgı arabaya bıraktığı bedene sarılan ve "KARDEŞİM UYAN" diye haykıran Mehmetle anlamıştı. Araba hastane önünde durunca titreyen Mehmete müsade etmeden Goncayı kucağına aldı ve acile götürüp sedyeye bıraktı. Onu bırakmayacaktı bunu düşünüyordu.

Düşündüğü gibi olmadı ama Gonca uyanınca sinir krizleri geçirip kendinden geçti. Aylarca tedavi görüp sonra kaçar gibi Ankaraya tayin isteyip kendini eve kapatan Goncaya kimse bir çare bulamadı. Uzun süreli gizli göreve çıkan Alaeddin anca o cenaze günü geri gelip Goncayı bulacaktı.

İlk karşılaşmalarından 4 yıl sonra o cenaze gününe denk geliyordu. İkinci kez karşılaşmalarından 2 yıl sonra cenaze günüydü yine. Kader ağlarını örmüştü kimse karşı gelemeyecek kaderini yaşayacaktı...




Kısa bir bölümle geldim size yeni bir kurgu yazmak istiyorum. Bu defa kuruluş evreninden devam etmeyi düşünüyorum. Yorum yapmayı oylamayı unutmayın. Uzun bir bölüm yazacam telafi için şimdilik geçmiş zaman ağırlıklı. Kaos dolu bir maceraya giriş yapmak üzereyiz umarım aklımdakileri yazıya dökebilirim.


MağlupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin