İnhisar: Yalnız bir şeye veya kimseye ait olma, başkası ile alakası olmayıp bir yere birine has olma, ona mahsus bulunma...
Ne bekliyordum o kapının arkasında beni korkutacak bir şey mi. Belki de. Ama o kapıdan bu kadar güvende hissederek girmek bana da sürpriz olmuştu. Kalbim ağzımda atarken kapıyı açıp girdim. Kapıdan içeri bakınca ilk gözüme çarpan şey yerde serili güller ve yanan mumlar oldu. Karanlık dağ evini aydınlatan tek şey ay ışığı ve bu mumlardı. İlerde camın önünde arkası dönük dikilen adama çarptı gözüm. Nefes alışından bile tanıyacağım adamı arkası dönükken tanımak sürpriz değildi. Gelsin diye dua ettiğim sevgilim tam olarak orada dikiliyordu... Alaeddin...
Arkasını yavaşça döndüğünde bana bakıp gülümsedi "Korkuttuğum için özür dilerim sevgilim. Hoşgeldin." dedi. Kapının ağzında öylece dikilmiş ona bakıyordum. Sinirle mumlarla dizili yolu hızlıca ilerledim. Alaeddin hala gülümseyerek beni izliyordu. Yanına geldiğimde kollarını açtı hafifçe sarılmam için ama içimdeki öfke ile elimi kaldırıp yanağına bir tokat attım.
Fazla sert vurmuş olmalıyım ki kafası hafifçe yana doğru eğildi ama yüzündeki gülümseme silinmedi. Ellerimi kaldırıp göğsüne vurmaya başladım. "Aptal herif böyle şaka mı yapılır sen salak mısın aklım çıktı." diye vurmaya devam etti. Bedeni geriye doğru giderek cama yaslandı. En son ellerimi tek seferde kavrayıp beni durdurdu. "Sakin ol özür dilerim sürpriz yapmak istedim." dediğinde alaylı bir gülümseme ile uzaklaştım. Arkamı dönüp "Ben gidiyorum." deyip kapıya yürüdüğüm sırada kolumdan tutup beni durdurdu.
Arkama döndüm sinirle kolumu çekiştirip "Bırak." dedim. Bana masum bir tavırla bakıp başını hafifçe sola eğdi. "Sana birşey sormam gerek sonra istersen git." dediğinde sinirle "Ne var" dedim. Loş ışıkta yanımızdaki koltuğa eğilip bir kutu aldı eline kolumu bırakıp önümde eğilirken kalbim hızla çarpmaya başladı. Kesinlikle beklemediğim birşeydi bu...
Sağ dizini kırıp bir dizinin üstünde önümde durdu. Kutuyu açıp içinde parlayan tektaşı kaldırıp bana baktı. "Gonca Karasu benim güzel sevgilim biricik aşkım birlikte başladığımız bu yolda benimle sonsuza kadar devam eder misin? Benim inhisarım olur musun? Bana bu dünyada cenneti verip karım olur musun? Bir ömür boyu benimle yaşlanır mısın? Gonca Akın olur musun?" dediğinde gözlerim dolmuş ona bakıyordum. Yaşlar gözlerimden süzülürken yüzümde kocaman bir gülümseme vardı.
"Ömrüm ne kadar inan bilmiyorum ama son gününde bile aşkınla ve seninle olmak istiyorum. Benimle evlenir misin güzel sevgilim?" dediğinde artık yaşlar sicim gibi akıyordu gözümden kafamı salladım. "Ömrümün son gününe kadar senin aşkınla yaşamak istiyorum sevgilim." dedim. Sonra içimdeki heyecana engel olamayıp "EVET. EVLENİRİM. EVET." diye bağırdım. Alaeddin gülümseyerek beni izlerken sağ elimi nazikçe kavrayıp yüzüğü kutudan çıkarıp taktı. Kutuyu rastgele yere bırakıp ayağa kalktı.
Alaeddin ayağa kalkınca hızlıca ellerimi ensesine koyup dudaklarımızı birleştirdim. Zevkle öpmeye başladığım dudakları şimdi benim için son derece yavaş ve duyguluydu. Nefesimiz tükenip ayrılınca alnıma bir öpücük kondurdu. "Artık benden kaçışın yok ömrünün son gününe kadar başına bela olucam Alaeddin Bey." dediğimde güldü. Ellerinin arasına yüzümü alıp "Başımla beraber inhisar." dediğinde gülümsedim. Beni göğsüne çekip sarıldı.
Bir süre sarılı ayakta dikildik. Sarılmamızı bölen şey bir anda açılan ışıklar ve tepemizden dökülen konfeti oldu. Bilgenin heyecanlı sesini duydum arkadan "Ayy evet demiş." dedi. Arkadan abimin şok içindeki sesi geldi "EVET Mİ DEMİŞ?" diyince güldüm. Orhanın sesini duydum sonra "Tabi evet diyecek başka ne olmasını bekliyordun?" dedi. Aslı "AYYYY DÜĞÜNÜMÜZ VAR A DOSTLAR KALKIN." dedi. Nilüfer "Kız bi dur daha nişan var kına var hemen düğün kurdu." deyip güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mağlup
Fiksi RemajaGenellikle sinirli gergin korkulan Yüzbaşı Alaeddin Ali Akın , cıvıl cıvıl neşeli güleryüzlü sakin Doçent Doktor Gonca Karasu. Abisi ile gittiği cenazede gördüğü askerin herşeyi olacağından habersiz genç doktor...