GONCADAN
Cenazenin üstünden 2 hafta geçmişti. Abim 1 hafta önce göreve gitmiş hala gelmemişti. Abimi merak ediyordum. Hazırlanıp askeriyeye gitmeye karar verdim. Kahvaltı edip hazırlandım bugün işim yoktu o yüzden rahattım acele etmedim. Üstüme siyah uzun yırtmaçlı bir elbise giyip siyah kabanımı giydim siyah botlarımıda giyip evden çıktım. Arabama binip askeriyeye sürdüm. 20 dakika sonra askeriyeye varıp arabamı park ettim. Girişte kimliğimi gösterip içeri girdim. Yanımda bana eşlik eden bir asker vardı. Arkamdan gür bir ses duydum.
"Asker" yanımdaki er selam durup "Emredin komutanım." dedi. Arkamı dönünce onu gördüm Yüzbaşı Alaeddin. Gözgöze geldik benim gözüme bakarken askere "Sen git hanımefendiye ben eşlik ederim." diyince asker selam verip gitti. Yanıma yürüdü üstten bana bakarken aramızda 2-3 adım mesafe vardı. "Hayırdır doktor hanım burda ne işiniz var." dedi . Gülümseyip "Sağolun iyiyim yüzbaşım siz nasılsınız iyisinizdir umarım." dedim. Yine sert olan bakışları yumuşarken "İyiyim seninde iyi olmana sevindim." dedi bunu söylerken tebessüm etmedi ya da gülmedi ama sert ifadesi yoktu.
"Abim 1 haftadır görevde onu merak edip geldim bir haber var mı diye soracaktım." onun gözlerinin içine bakıp durumu anlattım. "Gel benle." diyip ilerlemeye başladı. Uzun bacakları ile tempolu yürürken ona yetişmekte zorlandım. "Biraz yavaş olur musunuz yüzbaşım benim sizin kadar uzun bacaklarım yok." dedim bana döndü yüzünü ilk kez yüzünde bir tebessüm gördüm. Anlıktı ama tebessüm silinirken eğlenir ifadesi yüzündeydi. "Haklısın kusura bakma senin o küçük bacaklarla bana yetişmen zor." dedi . Sesli bir şekilde güldüm "Çok sağolun anlayışınız için." bunu söylerken gülüyordum. Gözleri dudaklarımdaki tebessüme takıldı.
Yeniden önüne dönüp yavaşca ilerledi. Bende peşinden gittim. Bir kapının önünde durup içeri girdi. Odanın önünde adı yazıyordu. Onun odasıydı içeri girdim . Kapıyı kapattım. "Sorup öğrenelim abini otur." diyip masanın arkasında onun olan koltuğa ilerdedi. Bende masanın önündeki koltuklardan birine oturdum. Telefona uzanıp "Bişey içer misin" diye sordu. Başımı hayır anlamında salladım. Telefonun kulağına tutup ucundaki kişiye "Üsteğmen Mehmet Karasu nerdeymiş öğren bana haber ver." diyip telefonu kapattı. Bakışları bana döndü. Ne yapacağımı bilemedim ne diyeceğimide kestiremedim.
Kafa karışıklığımı görmüş gibi konuşan o oldu. "İşin yok mu bugün Doktor Hanım arasaydın beni buraya kadar uğraşmazdın." dedi. İşim yoktu ama numarasıda bende yoktu. Bir an boş bulunup "Bende numaran yok ki." dedim. Güldü ilk kez net bir şekilde gördüğüm şekilde güldü. Bir an yakışıklılığı içimi titretti. Bende güldüm. Bir kağıt kalem alıp eline bişeyler yazdı bana uzattı. Numarası yazılıydı. "istediğinde ara ulaşamazsan yaz bana sana dönerim." dedi. "Teşekkür ederim ama sana yük oluyorum kusura bakma lütfen." dedim mahcup bir ifadeyle gözlerimi kaçırdım.
Uzunca mahcup ifademi inceledi. "Senin için yaptığım şeyler bana yük ya da zahmet olmaz." dedi yüzüne baktığımda bir an yanlış bir şey söylemiş gibi kendini düzeltti "Yani abin benim askerim silah arkadaşım onun için söyledim." diyip gözlerini kaçırdı. tam bende ona cevap vermek üzereyken odayı telefon sesi doldurdu. Uzanıp telefonu kulağına yasladı. Bir süre karşı tarafı dinleyip "Tamam." diyip kapattı. Bakışlara bana döndü. Gözgöze kaldık yeniden. "Abin iyiymiş bir sıkıntı yokmuş iz peşindelermiş 2-3 güne döner muhtemelen." dedi. İçime su serpildi. Yüzüme yeniden tebessüm ifademi takınıp "Çok teşekkür ederim. İçim rahatladı." diyip minnetimi dile getirdim.
"Rica ederim." dedi gözümün en içine bakarak. "Ben gidiyim." diyerek çantama uzandım. "Kalsaydın yani bişeyler ikram ederdim." dedi. Gülümsedim. "Sözünüz olsun gitmem gerek şimdi." diyip kalktım. Benimle birlikte ayağa kalktı. Elimi uzattım. Büyük eli uzanıp elimi kavradığında içimde eksik parçalar yerine oturdu gibi hissettim. Gülümsedim ona elini bırakmak istemedim ama yinede çektim. "Görüşmek üzere." dedim. Yine o bakışları en içime işlerken "Umarım- yani görüşürüz." dedi elini ensesine atıp sertçe sıkarken. Yine güldüm.
Arabamın yanına kadar bana eşlik etti sessizce. Arabama binmek üzereyken dönüp "Yeniden teşekkür ederim. Zahmet verdim kusura bakmayın." dedim. "Sorun değil her zaman." dedi. Arkamı dönüp arabama bindim hala bekliyordu. Arabamı çalıştırdım ama çalışmadı. Yeniden denedim yeniden ve yeniden "Hay sikiyim." diye bir küfür savurdum. Camın kenarından üzerime düşen gölgeye baktım. Alaeddin. Kapımı açıp bana baktı. "İn hadi ben seni bırakırım. Arabanı da baktırır yollatırım." dedi. itiraz edecek halim yoktu zaten "Tamam." deyip indim. Arabayı kitleyip anahtarı Alaeddine verdim.
Peşinden onun olduğunu düşündüğüm siyah jipe bindim. "Başına bela olmaya devam ediyorum." dedim bu sefer bariz bir utangaçlıkla ellerime baktım çok utanmıştım onu uğraştırmaktan. "Sen sürekli böyle misin." diye bir soru döküldü dudaklarından yüzüne baktım yeniden "Nasıl yani anlamadım." dedim. Uzunca yüzüme baktı dudaklarımı dişlerime geçirince bakışları dudaklarıma kaydı. Bir süre orda takılı kaldı bakışları bende dayanamayıp bakışlarımı dudaklarına çevirdim. Onu derince öptüğümü düşündüm dudaklarının tadını hayal ettim. Sorusu havada kalmıştı .Sonra hemen gözlerimi kaçırıp yüzüne baktım. O da aynısını yaptı. Evimi tarif ettim.
Eve gelene kadar sessizlik hakimdi arabada. Evin önüne geldiğimde hava kararmıştı. "Teşekkür ederim yeniden vaktin varsa yukarı gel yemek yapayım ya da kahve ya da çay ya da-" lafımı yarıda kesen onun sesi oldu. "Tamam bu kadar şey saymana gerek yoktu." dedi gülerek bende güldüm. Birlikte eve çıktık. Anahtarı kapıya takıp açtım. İçeri hızlıca geçip ışıkları açtım. Kapıda duruyordu. Elimle içeriyi gösterdim. İçeri girdi. Salona geçip koltuğa oturduk ikimizde. "Açsan yemek yapayım ne istersin söyle elim lezzetlidir." dedim güldü sakince "Yok aç değilim ama bi kahve içerim." dedi bana bakarak "Dur tahmin edeyim sade zift gibi bir kahve seviyorsun." dedim gülerek o da güldü kafasını aşağı yukarı sallayıp beni onayladı. "Hmm sende sütlü şekerli tatlı kahveler seversin kesin." dediğinde koca bir kahkaha attım. "Doğru bildiniz yüzbaşım tebrikler. Ben hem kahve yapayım hemde bi üzerimi değiştireyim sende otur istersen." dedim. Kafasını sallayıp beni onayladı.
Hızlıca odama gidip bir tayt giydim üstümede crop giyip beyaz hırkamı alıp mutfağa geçtim. İkimizede kahve yapıp içeri götürdüm. Oturduğu koltuğa geçip oturdum. Kupayı uzattım elimden alırken elinin dokunuşu içime güzel duygular doldurdu. Gözlerine baktığımda fazla yakın olduğumuzu fark ettim. Çift kişilik koltukta oturuyorduk ve onun benden fazlaca iri oluşu bizi dipdibe olmaya mahkum etmişti. "Teşekkür ederim." dedi. Güldüm "İlk kez ben değil sen teşekkür ediyorsun. Rica ederim." dedim. Güldü. "İşler tersine dönüyordur belki Gonca." dedi. Adımı onun sesinden dudaklarından duymak beni mutlu etmişti. " Belkide Alaeddin." dediğimde bana baktı.
Kupayı sehpaya koymuştu bende koydum. Üzerime doğru eğildi gözleri dudaklarıma inmişti. "Tekrar söyle." diye nefesini dudaklarıma doğru bıraktı. Ne dediğini anladım ismini söylememi istedi ama bunu ondan duymak istedim. "Anlamadım neyi söyleyeyim" diye sordum. Dahada üzerime eğildi. "Anladın Gonca." dedi ismimi bastırarak söyleyip inatla gözleri dudaklarımdaydı. "Ama madem benden duymak istiyorsun adımı yeniden söyle." dedi baskın bir sesle. Adını söylemek ve onu öpmek istiyordum. "Alaeddin." dediğim anda adını söyler söylemez dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Dudaklarımı sertçe öpüyordu. Şokumu hızlıca atlatıp ona karşılık verdim. Artık üzerime eğilmemişti resmen üzerime çıkmıştı. Kafam koltuğun başına yaslıydı. o da üzerime baskısını vererek öpüyordu. Alaeddin Goncayı öpüyordu. Goncada Alaeddini öpüyordu. Biz öpüşüyorduk.
Ne kadar öpüştük bilmiyorum ama fazlası ile serttik. Dudaklarımın yandığını hissettim. Şişmişlerdi muhtemelen ama durmadım nefessiz kalana kadar onu öptüm. Ayrıldığımızda gözlerini döndürmesini bekledim ama öyle olmadı gözleri kapalıydı ve onun yüzüne uzanıp sakallarını okşamak için hamle yapmıştım ki hızlıca üstümden kalktı. Ne yaptığını anlamadan sertçe dış kapı çarptı. Beni öpüşünün izini bile atlatamadan çekip gitmişti. Koltukta beni öptüğü yerden kımıldamadan durdum...
EVETT geceye bir bölüm bırakmak istedim tamı tamına 1134 kelimelik bir bölümle karşınızdayımmm. Oylamayı unutmayın. Sizi Seviyorummm. AlGonlu gecelerrr herkese

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mağlup
Ficção AdolescenteGenellikle sinirli gergin korkulan Yüzbaşı Alaeddin Ali Akın , cıvıl cıvıl neşeli güleryüzlü sakin Doçent Doktor Gonca Karasu. Abisi ile gittiği cenazede gördüğü askerin herşeyi olacağından habersiz genç doktor...