𝟒.𝐛ö𝐥ü𝐦

62 4 0
                                    



𝑳𝒆𝒚𝒍𝒂'𝒅𝒂𝒏

🌼🌼🌼🌼

Üçümüz arasında en duygusal ben olmasam da en çok hissettiklerini gizleyemeyen kişi her daim bendim. Her duyguyu doruklarda yaşadığım gibi şimdi de duygu roller costerının en yukarısından tüm sevdiklerime el sallıyorum. Hüngür hüngür ağlama isteğimi insan içinde olmamız gerekçesinden içli içli ağlamaya çevirmiştim.

Alpaslan ve Yılmaz Abi'nin dükkanında toplanmıştık. Mihrimah, güzel kardeşim uyuyordu. Biz de Adem'i öldürme planı yapıyoruz. Şaka. Eylül'le ben yapıyoruz sadece. Bu da şaka.

''Şimdi ne yapıcaz? Mihri'yi bir daha o eve gönderemeyiz.'' Katılıyorum, gönderemeyiz. Bir daha hayatta onu yalnız bırakamazdım, bırakamazdık.

''Adem'in kıza rahat nefes aldıracağını sanmam.'' Buna da katılıyorum.

''Kaçırsak mı Mihri'yi?''

Kimseden ses gelmedi. Yüzüme bakmaya devam ettiler. Halbuki ben herkesin fikrine katılmıştım. Canım arkadaşım Eylül hariç fikrimi ciddiye alan yoktu anlaşılan.

''İzmir'e götürebiliriz.''

''Evet, Mihri soğuk havaları çok sevmez. Ege, Akdeniz daha uygun olur.'' Gayet mantıklı bir beyin fırtınası yapıyorduk bence. Ta ki Yılmaz Abi bizi bölene dek.

''Kızlar saçmalamayın. Önce gideceğiz Mihrimah'a bir darp raporu alacağız. Sonra da o adem itini hapise postalayacağız.'' Evet, bu fikir daha yasaldı. Peki Musa'yı nasıl durduracaktık? Sorumu dile getirdim.

''Abi, Musa nolacak? Adem hapise girse bile Musa kızın peşini bırakmaz. Sen de biliyorsun bunu.''

Yadsınamaz bir gerçek vardı ki Musa oldukça şerefsiz ve haysiyetsiz bir insandır. Borcu ödemeyi teklif etsek bile evlenme fikrinin ona daha cazip geldiği kabul edişinden belliydi.

Eylül'le göz göze geldik o an. Kız kardeşimizi o herifle evlendiremezdik. Bence kaçırma planını tekrar düşünebilirdik.

Sonra bir fikir attı ortaya Yılmaz Abi. Hepimiz dumura uğratacak bir fikir.

''Evleneceğiz. Mihrimah'la ben evleneceğiz.'' Ne?!

𝑴𝒊𝒉𝒓𝒊𝒎𝒂𝒉'𝒅𝒂𝒏

🌼🌼🌼🌼🌼

Hastanede doktorun odaya girmesini bekliyorum şu an. Babamdan şikayetçi olmaya ikna etmişlerdi beni. Sonum ne olacak bir fikrim yoktu ama artık susmayacaktım. Gerekirse çalışacak, Menekşe'yi yanıma alacaktım. Artık annem için sessiz kalma devri sona ermişti.

''Merhaba Mihrimah Hanım, sizi muayene odasına alabilirim.'' Gergindim, hem de oldukça. Bu zamana kadar kızlardan başka vücudumdaki izleri gören olmamıştı. Annemin bile görüp görmediğinden şüpheliyim.

Muayene masasına çıkıp üzerimdeki tişörtü yukarı kaldırdım. Ne kadar çabuk biterse o kadar iyiydi benim için.

Birkaç soru sordu doktor, olayların nasıl yaşandığına dair. Üzerimi düzeltirken bir cümle kurdu bana. Belki de hayatım boyunca hiç unutmayacağım, hırsımı diri tutacak bir cümle.

''Siz çok güçlü bir kadınsınız Mihrimah Hanım. Sakın yalnız olduğunuzu düşünmeyin. Sizinle aynı şeyleri yaşayan o kadar çok kadın var ki bu ülkede. Hayallerinizden vazgeçmeyin, hiçkimsenin geleceğinizi elinizden almasına izin vermeyin.Unutmayın ki biz kadınların isteyip de yapamayacağı hiçbir şey yok bu dünyada. ''

Odadan çıktığımda Yılmaz Abi beni bekliyordu. Yaralarımın izin verdiği ölçüde tebessüm ederek yanına yaklaştım. O da beni fark eder etmez ayağa kalkıp yanıma geldi.

''İyisin değil mi güzelim? Bir sıkıntı yok?'' Kafa sallamakla yetindim. 

Arabaya bindiğimizde ikimiz de sessizdik. Belki de düşüncelerimle arama girmek istemiyordu. Kızların yanına varana dek düşündüm. Bunca yıl bana neyi uygun gördülerse ona göre yaşamıştım. Artık kendim için yaşayacaktım. Bir ihtimal gidecektim bu şehirden, Menekşe'yi de alıp kimsenin huzurumuzu kaçıramayacağı bir yere taşınacaktım. Tabi bunun için babam olacak adamın tutuklanması gerekiyordu. Yılmaz Abi avukat bir arkadaşının yardımıyla bu işi kendi halledeceğini söylemişti. Ona o kadar minnettardım ki. Beni evden çıkarıp almasa şu an belki de isteme hazırlıkları yapıyor olacaktım. Musa'ya ne olacaktı peki? Babam hapise girse de bırakacak mıydı peşimi? Hiç zannetmiyorum. Onun için suç duyurusunda bulunabileceğimizi de düşünmüyorum sonuçta reşit bir kızdım. Ne diye şikayet edecektik ki? 

''Mihrimah, çocukların yanına gitmeden seninle konuşmak istediğim bir mevzu var.''

Stresli gibiydi. Ona doğru dönüp dinlediğimi belirttim.

''Bak, Adem için elimden ne geliyorsa fazlasını yapacağım. Bundan hiç şüphen olmasın. Sen ve Menekşe için güzel bir hayat kuracağız ama minik bir pürüz var.'' Pürüz? 

''Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Beni yanlış anlama olur mu güzelim?'' Ne oluyordu, neyi yanlış anlayacaktım. Benim için bu kadar zahmete girmişken neyi yanlış anlayabilirdim ki?

''Biliyorsun ki Musa için elimizden hiçbir şey gelmez. Ben borcu ödemeyi teklif ettim ama kabul etmedi. Adi şerefsiz seninle evlenmeyi takmış kafasına. Ulan kırk küsür yaş var aranızda!'' 

Öfkesini yatıştırmak amacıyla biraz soluklandı ardından devam etti.

''Sen uyuyorken bizim aklımıza bir fikir geldi. Daha doğrusu ben düşündüm. Benim aklıma yattı yani benim için hiçbir sorun yok önce bunu belirteyim. Sen de kabul edersen yani şey sen de istersen diyorum ki evlenelim.'' 

Hisar MahallesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin