𝟏.𝐛ö𝐥ü𝐦

151 4 0
                                    




𝑬𝒚𝒍ü𝒍'𝒅𝒆𝒏

🌼🌼🌼🌼

Her sabah olmazsa olmazım güne anne azarıyla başlamaktır. Hayır, anlamıyorum ki. İnsan sabah sabah nasıl homurdanmadan güne başlayabilir. Güzelim uykudan , sıcacık yatağımdan kalkmam yetmiyormuş gibi annemin söylenmeleriyle başlar benim günüm.

"Kızım, aç aç mı çıkıcaksın evden? Aç karna ayı oynar mı yavrum? Sonra beynine kan gitmez , yazamazsın haber."

Ah benim güzel annem; sabah deccal gibi kaldırır , evden çıkarken de melek olurdu. Ne vardı canım , kahvaltı yapmak yerine on dakika daha fazla uyumayı tercih ediyorsam?

''Geç kaldım sultanım, Leyla'da bekliyor zaten beni. İş yerinde yeriz bir şeyler. Hadi akşam görüşürüz''

Annemin arkamdan seslenmesine fırsat vermeden kendimi sokağa attım. Biraz daha geç kalsaydım ya Leyla'nın dırdırlarından ya da otobüsü kaçıracağımız için yürüyeceğimiz gerçeğinden bayılır kalırdım. Leyla'yla aynı şirkette çalışıyoruz. Farklı departmanlarda olsak da aynı iş yerinde olduğumuz için oldukça şanslıyız. Karakterimle uyumlu olduğunu beni tanıyan herkesten duyabileceğiniz gazetecilik mesleğini aşkla, tutkuyla yapıyorum. Düşünsenize, nerede bir atraksiyon nerede bir olay orada ben. Tabi bazen bu macera severliğimden başıma iş açmıyorum da değil. Sedef Sultan'ın az yüreğine indirmedim bugüne kadar.

Koşarak Leyla'nın yanına vardım. Biraz sinirliydi sanki.

''Nerdesin sen Eylül? Vallahi kovucaklar artık bizi. '' annem 1 Leyla 2'dir.

''Ay ne yapıyım Leyloşum anca uyandım.''

''Otobüsü kaçırırsak artık müdüre de anca uyandım dersin .'' Biriciğim biraz dakiktir. Geç kalınmasından nefret eder ama azıcık..

''Sen boşver müdürü de duydun mu ? Alihan istifa etmiş.''

''Duydum, duymaz olur muyum. Bir kız yüzünden kariyerini mahvetti.''

Alihan bizim şirketten arkadaşımızdı. İlk çalışmaya başladığımızda bize çok yardımı olmuştu. Ne nerede, kimin tersi pistir hepsini bize o öğretmişti. İşinde de oldukça başarılıydı. Birkaç ay önce şirkete yeni başlayan Selin'le hayatı bambaşka noktalara gelmişti. Aşkından mecnun olanı görmüştüm de Alihan gibi değişenini görmemiştim doğrusu. En sonunda Selin'e açılmış ve reddedilmişti. O günden sonra Merve Boluğur'a bağlamıştı anlayacağınız. Dayanamamış olacak ki istifasını vermiş, şimdilerde de şirketin tek dedikodu malzemesi olmuştu. Aşık insanın halinden aşık anlar derler ,ben de hiç aşık olmadığım için yorumda bulunmam ama yalan yok arkadaşımın bu hale gelmesine oldukça üzülmüştüm.

Biz Leyla'yla yola koyulurken mahalleli de güne yeni yeni başlıyordu. Bakkal Hüsnü Amca ekmekleri diziyor, Dolmuş şoförü Murat abi kızını-dolmuşunu- yıkıyor, öğrenciler yavaş yavaş okuluna doğru yola koyuluyordu.

İnsanların yardımlaşma içinde olduğu, birlik ve beraberliğin yüksek olduğu sıcak bir mahalledir bizimkisi. Birinin düğünü mü olacak erkek kadın demeden herkes maddi-manevi desteğini verirdi düğün sahibine. Askere mi gidilecek hemen en güzelinden kutlama yemeği hazırlanır eğlenilirdi. Esnafıyla, yaşlısıyla , genciyle herkes birbirini sevip sayar. Benim sultanım da mahallemizin esnaflarındandır. Küçükken elimize para geçsin diye dikip sattığı giysilerden şimdilerde kendine bir dükkan açmış , arkadaşlarıyla kahve içerken siparişlerini hazırlar olmuştu. Bu hayattaki en kıymetlim ve rol modelim annemdir. Baba figürü olmadan beni okutmuş, bu yaşıma kadar hiçbir şeyimi eksik etmeden getirmişti. Cennetlik bir kadındır yani kendisi.

Sevmediğiniz biri yok mudur bu mahallede derseniz tabii ki var, olmaz olur mu? Listenin başını Alpaslan çeker benim için. Küçükken ona abi demememle başlayan anlaşmazlığımız , kendisinin nefret ettiklerim listesine girmesiyle top noktaya ulaştı. Vay efendim asarım keserim , şöyle delikanlıyım. Hepsi lafta tabi.. Hiç haz etmiyorum ondan gerçekten. Ondan ne kadar haz etmiyorsam abisi Yılmaz abiyi de bir o kadar severim. Canım Yılmaz abim , iyi ki var...

''Günaydın kızlar, işe mi ?''

İti an çomağı hazırla dedikleri tam da bu olsa gerek. Sabah şekeri Alpaslan. Göz devirip Leyla'ya baktım. Biriciğim de bana sırıtarak bakıyordu. Herkesçe bilinen bir mevzuydu bizim husumetimiz.

''Günaydın abi, evet. Geç kaldık Eylül Hanım yüzünden ama olsun.'' Can Biriciğim ne güzel de laf veriyor öyle Alpaslan ayısının ağzına. Tabi o da bundan faydalanmaktan geri kalır mı ? Asla kalmaz. Düşmanım uyur ama Alpaslan uyumaz!

''Uyanamamıştır yarasa , ben bırakırım abicim sizi. 2 dakika bekleyin geliyorum.'' Gördünüz mü? Yılan dilli Alpaslan . Bir tek yatma vaktime laf etmediği kalmıştı onu da halletti sağ olsun. Onunla yolculuk yapma fikri ne kadar kötü olsa da Leyla'nın şerrinden korktuğumdan sesimi çıkarmadım. Gerçekten geç kalsaydık çiğ çiğ yerdi beni.

''Of Leyla, giderdik biz. Ne gerek vardı onunla muhattap olmaya?''

''Fena mı oldu çiçeğim? Hayır mı deseydim? Pamuk gibi adam Alpaslan abi, koca mahallede anlaşamayan tek sen olabilirsin. '' Bir tek bana öküz gibi davranıyor da ondan.

''Ya ya pamuk gibi tabi , gasilhanede olanlardan ama.'' Leyla'nın cevap vermesine fırsat kalmadan Alpaslan arabayla yanımıza getirmişti.

Yol boyu ağzımı açmadım. Ne konuşucaktım zaten ben bu dağ ayısıyla? Dikiz aynasından arada bana baktığını hissediyordum, hareketlerimi kolluyordu herhalde yılan diliyle sokmak için.

Masama oturur oturmaz , günlük rutine bağlamış aktivitemi gerçekleştirdim. Mihrimah'ıma mesaj attım. Mihri çalışmıyor, ev işlerinde annesine yardımcı oluyor. Defalarca kez dil dökmemize rağmen babası okumasına izin vermemişti. Neymiş, kız çocuğu okur muymuş? Öyle de güzel okur ki... Eski kafalı değil direkt kafasızdı Mihri'nin babası. Sarhoş eve geldiği geceler Mihrimah'a vurduğu da olurdu. Ne zaman onu şikayet etmek istesek engellemişti bizi, kardeşini ve annesini korumak istiyordu. Bazen böyle bir babam olacağına iyi ki hiç olmamış diyorum. Yinede de yaşadıklarına rağmen aramızdaki en güzel ruhlu , temiz kalpli olan Mihrimah'tır. Eminim ki siz de onu tanıdıkça çok seviceksiniz.

Güne dağ ayısı Alpslan'la başladığımdan olsa gerek hiç eğlenceli bir gün olmadı. Ne olay oldu ne de dikkat çekici bir haber yazabildim. Neyse ki sıcacık yatağıma kavuşacağım fikri moralimi yerine getiriyordu. Ne demiş kraliçemiz Şebnem Gürsoy? Uyku bütün iyiliklerin anasıdır!

𝑴𝒊𝒉𝒓𝒊𝒎𝒂𝒉'𝒅𝒂𝒏

🌼🌼🌼🌼🌼🌼

"Mihrimah, rakı getir bana"

Öğlen saatleri olmasına rağmen artık şaşırmıyorum. Kahvaltıyı içkiyle yapsa yine şaşırmazdım.

Ne yazık ki kimse ailesini seçemiyor.Bazılarının en büyük şansı babalarıyken benim en büyük şansızlığımdı.

Ne yaşıtlarım gibi okuyabilmiş ne de dilediğim gibi dışarı çıkabiliyorum. Parasız hizmetçiden farkım yoktu bu evde.

Ne çok isterdim babamın saçlarımı okşamasını , bana sevgi göstermesini . Benim babamın saçlarıma dokunduğu tek an daha rahat dövebilmek için saçlarımı çektiği zamandı.

Mutfağa girdiğimde annem bana çaresizce bakıyordu. Zaten tek yapabildiği bakmaktı. Şiddet gördüğümüzde ses çıkarmaz, ses çıkarmak isteyince de sustururdu. Babaymış çünkü o. Baba ne derse, ne yaparsa boyun eğmek gerekirmiş. Ne acı... Kahkahalarımızdan rahatsız oluyor diye kısık sesle konuşurduk biz kız kardeşimle. Böyle babalık mı olurdu?

Rakıyı doldurup önüne bıraktım. Aynı odada bulunmak istemediğim için çıkmaya yeltenmiştim ki çıkmama engel ol.

"Sen kal, Hatice gel buraya!"

Anneme seslenmesiyle o da odaya geldi. Pek hayra alamet değildi bu. Babamın keyfi yerindeydi. Belli ki söyleyeceği bizim keyfimizi kaçıracaktı. 

Rakısından bir yudum alıp sarı dişleriyle sırıtmaya başladı. Arkasına yaslandı ve konuşmaya başladı.

"Hazırlıklarınızı yapın, üç güne Mihrimah'ı istemeye geliyorlar."

Hisar MahallesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin