Bölüm 15

102 21 7
                                    

Arabadaydık. Kafamı cama yaslamış, ağlamaktan morarmış gözlerimi dışarı dikmiştim. Baranın sinirli nefes alış-verişlerini dinliyordum. Arabaya bindiğimizden belli tek kelime etmemiştik. Ben ona arada sırada bakış atsam bile o gözlerini yoldan ayırmıyordu. Muratın bana dokunuşları aklıma geldikçe kendimden nefret ediyordum. Nasıl böyle bir canavara dönüşmüştü. Alışıktım zaten her zor zamanımda kazık yemeye. Başımı yasladığım camdan kaldırdım. Bedenimi doğrulttum. Barana çevirdim bakışlarımı.

"B-bişey demiyecekmisin"

Kısa bir süre durdu sonra arabadan indi kapımı açtı o soğuk ve tüyler ürpertici sesiyle benimle göz teması kurmadan

"İn" dedi. Arabadan indim. Tam karşısında durdum. Kolumu tutu konağa doğru yürümeye başladık. Kaç defa sürüklenmiştim acaba bu konağa  doğru ya da kaç defa bu kolum sertçe tutulup hırpalanmıştım. Konağa geldiğimizde Hızır baba ile karşılaştık. Gözleri bitkin bedenime döndü.

"Oğlum hayırdır bir sıkıntı mı var"

"Yukarı kimse çıkmasın" Baran soğukkanlılıkla cevabını verdikten sonra merdivenlere doğru yöneldik. Odaya geldiğimizde. Kapıyı açıp Teresa çıktım. O kadar zor ayakta duruyordum ki korkuluklara sımsıkı tutundum. Esen rüzgar bedenimi serinletsede akan gözyaşlarım beni yakmaya yetiyordu. Baran arkamda üstünü değiştiriyordu. Bu kadar sakin olması beni şaşırtmıştı. Baran kapıyı açıp terasa geldiğinde nefesimi tuttum. Sorgum başlıyordu.

"Neden" sorusuyla daha çok akıttım gözyaşlarımı. Tuttuğum nefesimi bıraktım. Cevap vermedim gözlerimi kapattım ona bakmaya cesaretim yoktu. Derin bir nefes alarak bu sefer sert bir şekilde tekrar yöneltti sorusunu

"Neden onu seçtin, neden hâlâ benden kaçıyorsun, neden benim olduğunu o kafana bir türlü sokmuyorsun!"  Bağırışı titrememe sebep oluyordu. Verecek bir cevabım yoktu. Murat'ı neden seçtiğimi bilmiyordum beni koruması için seçmiştim onu ya da samimiyetine inanmıştım.

"B-ben..... B-" sözümü keserek araya atıldı.

"Sen ne Mercan konuş!" Artık hakim olamadım kendime kustum tüm nefretimi.

"Ben korkuyorum anladınmı. Sana bağlı yaşamak istemiyorum hayatımın bok gibi olmasından korkuyorum. Seni istemiyorum senden nefret ediyorum her sabah uyandığımda senin o nefret dolu bakışlarını görmek istemiyorum. Seninle aynı odada kalmak seninle aynı konakta yaşamak istemiyorum. Ailemi istiyorum ben eski hayatımı istiyorum." Ağlamam hızlanmıştı. Nefes alıp devam ettim.

"En baştada ne istiyorum biliyormusun özgürlüğümü ya özgürlüğümü istiyorum. İstediğimi yemek, istediğimi giymek, istediğim yere gidebilmek istiyorum. Bu odaya hapis olmak istemiyorum!"

Bütün nefretimi kusmuştum. Biraz olsa rahatlamıştım. Baran çenesini sıkıyordu.

"Ben çok mu meraklıyım sana aynı şeyler benim içimde geçerli. Seni soyadım da taşıyorum ya bundan daha kötü bişey olabilirmi. Burnumuzdan getirdin lan bu konağa geldiğinden belli rahat nefes aldırtmadın. Yerinde sabit dur artık. Sen istesende istemesende benim Karımsın. Yaptığın herşeyi eline yüzüne bulaştırıyorsun. Ya yetişmeseydim murat sana ne yapardı biliyormusun sen" Sustum haklıydı eğer o yetişmeseydi.....
Sakin bir şekilde nefes aldı.

"Yeter ben yoruldum  anladınmı. Kafana sok artık Karım olduğunu. Babanın yediği bokları sen  temizlemek zorundasın artık anla." Gözü boynumdaki morluğa ilişti elini uzattı boynuma. Bir süre durdu sıktı sert bir şekilde boynumu.

"Baran" dediğimde bıraktı boynumu duvara sert bı tekme atıp küfür savurdu. Sonra da çıkıp gitti. Durdum artık ağlamaktan gözlerim ağlıyordu. Kendimi banyoya attım. Aynadan boynumda ki morluğu gördüm. Aynaya sert bir yumruk geçirdim. Kanayan elimi umursamadan Kremleri, şampuanları, sabunları her şeyi darmadağın ettim. Sonra banyoya girdim. Derimi yüzercesine yıkıyordum. Muratın yaptıkları aklıma geldikçe daha sert yıkıyordum bedenimi. Elim ne kadar acısada umursamıyordum. Bir süre küvette kaldım. Sonrada banyodan çıktım.

                            *

Sabah olmuştu. Dün banyodan sonra kendimi yatağa atmıştım. Baran odaya hiç uğramamıştı. Sabaha kadar düşünmüştüm. Sabaha karşı artık göz kapaklarıma engel olamayıp uykunun esiri olmuştum. Uyandığımda saat on civarıydı. Yataktan kalktım banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkadım. Çekmeceden sargı bezini çıkarıp yarama pansuman yapamaya çalıştım. Banyodan çıktıktan sonra odaya geldim. Baran odaya gelmişti. Aynanın önünde durmuş kravatını düzeltiyordu. Beni görünce boğazını temizledi

"Misafirlerimiz var hazırlanıp aşağı inersin" dedikten sonra gitti. Bende dolaptan krem renk bir elbise geçirdim üzerime. Makyaj masasına geçtim. Yüzüm berbat bir haldeydi gözlerim çok fazla şişmiş ve kızarmıştı. Boynumdaki izi nefret edercesine kapattıktan sonra makyaj yaptım kendime ayakkabılarımıda ayağıma geçirdikten sonra aşağıya indim.

"Merhaba hoş geldiniz" meraklı gözler beni bulunca Baran açıklama yapmak durumunda kaldı.

"Eşim mercan" Benim yaşlarda bir çift vardı karşımda kadın oldukça güzeldi. Eşi ise fazla sıcakkanlıydı gülümsemesiyle ortalığa fazla neşe katıyordu.

"Aa merhaba mercan ben yeşim baranın şirketten arkadaşlarıyız" kocasına dönerek gülümsedi.

"Yanımda ki de sevgili eşim Ahmet"

Ufak bir gülümsemeyle

" Memnun oldum tekrardan hoşgeldiniz" dedim ve Baranın yanına oturdum. Sofrada full iş hakkında konuştular yani anlayacağınız hiçbir şey anlamadım konuştuklarından. Kahvaltımızı yaptıktan sonra Salona geçip oturduk. Yeşim bıkkın sesiyle

"Ayy yeter ya iş konuşmaktan sıkıldım ben mercanı tanımak istiyorum. Ee baran hiç anlatmadın evliliğinden daha yeni haberimiz oluyor doğrusu"

Baran sahte bir gülümseme attı ortaya evlilik ,benim hakkımda konuşnak istemediği aşikardı.

"Biraz acele oldu ya yeşim ondan"

"Ee mercan anlat nasıl tanıştınız" of bu kadın niye bu kadar meraklıydı. Ne diyecektim ben şimdi babamın borçları yüzünden zorla evlendim şimdi de hapis hayatımı yaşıyorum diyecektim. Baran tam konuşucakken araya atıldım.

"At çiftliğinde karşılaştık Baranla"

Baran şaşkınlıkla bana bakıyordu. Baranın at sürmeyi bildiğini biliyordum bu yüzden içim rahattı. Gülümseyip tekrar devam ettim.

"Ben at sürmeyi küçüklüğümden belli severim imkanım oldukçada giderim. Yine bir gün at çiftliğindeyken onu gördüm" durup baranın tepkisine baktım sadece söylediklerime odaklanmıştı.

"Atı büyük bir ustalıkla sürüyordu. Kahverengi gözleri dağınık saçlarıyla bütün kızları etkileyecek kadar yakışıklıydı" söylediklerime inanamıyordum Baran ve yakışıklı olmak yanyana bile gelemezdi. Asla yakışlı değildi. Tamam yakışıklıydı ama abartılacak kadar değil. Off tamam pes ediyorum baran gerçekten çok yakışıklıydı. Baran bana bakarken bakışlarımı tekrar yeşime çevirdim.

"Orda tutuldum diyebilirim Barana. Bundan sonra her cumartesi günleri at çiftliğine gittim baranada her cumartesi ordaydı konuştuk tanıştık derken konu buralara geldi." Vay be ne güzel hikaye uyduruyordum kendimle gurur duyuyordum. Konuşmamın üzerine yapmacık bir gülümseme ekleyerek tepkilerine baktım.

"Yaaaa ne kadar güzel Baran hadi yine iyisin kapmışsın güzel kızı" Baran yeşimin söylediğinden sonra gerilmişti. Ben ise kendimi sorguluyordum güzelmiydim gerçekten bunu birisinden duymak gurur vericiydi. Bir iki saat daha konuştuktan sonra artık gidiyorlardı. Onları kapıda uğurladıktan sonra odaya çıktım. Üzerimi değiştireceğim sırada baran odaya girdi.

"Hazırlan çıkıyoruz etek elbise tarzı şeyler giyme aşağı da bekliyorum"

Bir Mercan HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin